TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR               

                                                 (2.bölüm)

 

                    Türkiye'nin nereye götürüldüğünü anlamak için;  08.01.2013 tarihinde hükümet ile PKK arasında gerçekleştirilen '' İMRALI MUTABAKATI'' NA yeniden bakarak hafızalarımızı tazelemekte  yarar var.Mutabakat metni hükümet tarafından ısrarla inkar edilmesine rağmen,hakem devletin ve basının açıklaması ile deşifre edilmiştir.

 

                    30.Ekim 1918 tarihli MONDROS ATEŞKES ANLAŞMASI,Limni Adası'nın,Mondros  Limanı'nda dört gün süren görüşmeler sonucunda yapıldığı bilinmektedir. Teferruata girmeyeceğiz ama anlaşma; başlı başına Osmanlı Devleti'nin egemenlik haklarını kısıtlayan maddelerle doludur.En ağır maddesi de; Vilayeti Sitte'de yani altı ilde, Erzurum-Van- Harput-Diyarbakır-Sivas- Bitlis 'de bir karışıklık çıktığında, anlaşma devletleri buraları işgal edebileceklerdir...

 

                                        II.MONDROS MÜTAREKESİ Mİ?

 

                     PKK ile hükümet yetkilileri arasında yapılan, 8.Ocak.2013 tarihli ''İmralı Mutabakatı'' ile tarihte ki Mondros Anlaşması arasında; hükümran bir devletin egemenlik haklarını kısıtlayıcı olması açısından benzerlikler mevcuttur.Elbette konuyu tarihçilere bırakmakla birlikte, mutabakat metninin maddelerini yeniden gözden geçirmekte yarar var.

 

                    Başbakan Tayyip Erdoğan hükümetinin önce inkar ettiği,sonra da Kandilde ki terörist başının ifşa ettiği maddeler:

 

                    1-Her iki taraf ÇATIŞMAZLIK ilan edecektir. Böylece koskoca TC Devleti,terör örgütünü muhatap alarak meşrulaştırmıştır.Yani,terör örgütü eylemlerini durduracak,buna karşılık devlet, yasa  dışı PKK'ya karşı operasyon yapmayacaktır.....

 

                    2-Terör örgütü mensupları SINIR DIŞINA ÇIKACAKTIR... Çıktı mı? Tam tersi çatışmazlıktan yararlanarak potansiyel gücünü daha da artırarak bölgeye iyice yerleşmesi sağlandı.Örgüt göstermelik olarak çok cüzi yaşlı ve hastaları çıkardı. Teröristlerin elini kolunu sallayarak çıkmasına müsade edilmesinin; Anayasa'ya aykırı olduğunu ve 5237 sayılı Türk ceza Kan. 24,25 ve 26.mad.göre suç olduğunu, 01.05.2013 tarihli ''KANUNSUZ EMİR DİNLENMEZ'' başlıklı yazımızda geniş ve teferrutlı olarak açıklamıştık.

                      3-Silah Bırakma. Ne demektir bu? Terör örgütüne karşı, bin yıllık vatan topraklarının bölünmez bütünlüğünün silahlı savunulmasından feragat etmek ve akabinde egemenlik haklarının PKK ile paylaşılması demektir!...

 

                     4-Silahsızlanma ve AF konusu....

 

                       Tayyip Erdoğan hükümeti tarafından adı çözüm süreci denilen bize göre ise; ÇÖZÜLME SÜRECİ olan sürecin devamı olarak,geçtiğimiz hafta Diyarbakır'da ''YENİ TÜRKİYE'NİN AÇILAN KİLİDİ VE  ÇÖZÜM SÜRECİ ÇALIŞTAYI'' düzenlenerek,aynı MONDROS anlaşmasında ki gibi, Türk Milleti'nin egemenlik haklarının bir kısmı açıkça terör örgütüne devredilmiştir...Çalıştay'da konuşan Beşir Atalay: ''Sessiz devrimi 11 yılda gerçekleştirdik.Bu dönem tam bir SESSİZ DEVRİMDİR'' demiştir.

 

                     Sessiz devrim kendi ifşaatları ile, '' hazmettire hazmettire'', derinden derine, sezdirilmeden alıştıra alıştıra yapılmıştır.Tıpkı suya atılan, daha sonra da yavaş yavaş ısıtılarak ölümünü anlamayan HAŞLANMIŞ KURBAĞA misali gerçekleştirilmektedir!...Toplum mühendisliği projecileri üzerlerine düşen vazifeyi ifa etmişlerdir!.

 

                       Çözüm adı altında verilen her tavizden sonra yeni tavizler verilmiş; verilen tavizler sorunu azaltmamış aksine artırmıştır.Çözüm diye 1000 yıllık vatan topraklarımız Güney Doğu fiilen ve sessizce PKK'ya devredildiği görülmektedir...

 

                       Devlet aciziyet içerisinde, olanı biteni seyreden  durumundadır. Asker bölgede,kışlasına hapsedilerek PKK'ya müdahale edemez durumdadır. İdari makam yetkilileri başta Valiler olmak üzere; asker, jandarma,kolluk kuvvetleri yetkilerini sırf çözüm süreci zarar görmesin diye kullanamaktadırlar ya da yetkileri kısıtlanmıştır. Devlet haftalarca karayolunu kesen teröristlere karşı bir şey yapamayarak adeta yolu açmaları, kaçırılan, asker,polis,memur, öğretmenleri bırakmaları için terör örgütüne yalvaracak hale gelmiştir.

 

                        Hatta basında çıkan haberlerde,Kandilde ki terör örgütü yöneticisi,hükümetin kendilerine  yalvardıklarını ve yardım istediklerini beyan etmiştir.Bu güne kadar da aksi yönde yetkililerden bir açıklama geldiği duyulmamıştır...

 

                          Süreç sonrasında bölgeden gelen haberler tüyler ürperticidir.Terör örgütü,kurduğu yerleşik düzende devletin yerine ASAYİŞİ kendisi sağlamaktadır.Yaptığı her türlü kaçakçılıkla,korkunç zenginleşerek,bölge halkından vergi toplamayı da bırakmıştır.Halk artık devletin yanında değil,terör örgütünün yanında yer aldığı,bölge Valilerinin açıklamaları ile sabittir...

 

                           Son olarak LİCE'DE bir PKK'lının 2. Hava Kuvvetleri Komutanlığının astığı TÜRK BAYRAĞINI indirmesi gelinen boyutu bütün çıplaklığı ile ortaya koymaktadır.  650.000 kişilik ordumuzun, namusumuz olan bayrağımızı koruyamayacak duruma getirilmesi halkımız ve Türk Milliyetçilerinde büyük bir infial meydana getirmiştir.

 

                          Bayrağa,namusa uzanan eli uyarmak,anlamazsa kırmak için yurt çapında on binlerce ÜLKÜCÜ SESSİZ ama o derece de vakarlı yürüyüşler yapmıştır. Yeniden KUVAY'I MİLLİYE RUHUNUN yaşadığı                               gösterilmiştir...

 

                           İnfiale sebep, Güney Doğu'nun sessizce fiilen PKK'ya teslim edildiği anlayışıdır.Yaşananlar bir sessiz devrim değil,bölgenin BOP projesi çerçevesinde ANAHTAR TESLİMİDİR...Artık ''ya devlet başa ya kuzgun leşe'' vatandaşlarda birleşen fikir halindedir.

 

                                2002-2003 yılları arasında bitme noktasına gelen terör örgütü, okşanarak, sıvazlanarak, verilen tavizlerle Türkiye bu hale getirilmiş; AKP iktidarı terör örgütü karşısında DİZ ÇÖKMÜŞTÜR.

 

                                   Demokrasi efsunuyla, ''analar ağlamasın,şehit haberleri gelmesin...'' yaldızlı laflar ile hükümranlık haklarımızdan vaz geçmemiz istenmektedir. Gelinen noktayı,particilik taassubu ile görmek istemeyenlere  sözümüz ''İYİ SEYİRLER TÜRKİYE...'' dir...

 

                                  Tabutuna çakılan son çiviyi görmeyen TÜRKİYE özlemi bazılarının hayallerini süslemiş de olabilir.Ama unutulmasın ki bu millet her zaman tarihte olduğu gibi yeniden ve tekrar küllerinden doğmasını bilen bir millettir.

                                   Dost düşman ve herkes şunu bir daha iyi düşünmelidir.Türk Milleti,bu toprakları MÜZAKEREYLE FETHETMEMİŞTİR.Kaybettikleri toprakları da canları pahasına SAVUNMADAN DA TERK ETMEYECEKTİR. BÖYLE BİLİNE...10.06.2014

 

                                                                                    Türk Ocakları

                                                                               Ümraniye Şube Başkanı

                                                                                      AV.Faruk Ülker