Bir Bulgaristan Türkünün hikayesi! Bir Bulgaristan Türkünün hikayesi!
 Eski Ramazanlardan birinde iki molla âdet olduğu üzere Anadolu köylerine ramazan hocalığı yapmaya çıktılar Rahat birer köy bulmak için yollarına devam ederken bir akşam vakti yolları üzerindeki bir köyde misafir oldular Ev sahibi köylü irfan sahibi, umur görmüş biriydi Mollalar akşam namazı yaklaştığı için hazırlanmak istediler Biri abdest almak için dışarı çıktı Ev sahibi köylü içerde kalana sordu: 

- Arkadaşının tahsili, terbiyesi yeterli midir, Kur'an'ı iyi okur mu, tefsir ve hadis öğrenmiş midir? 

Odada kalan cevap verdi: 

- Yok canım, ne tahsil ve terbiyesi, ne ilmi? 

Eşeğin biridir, bir şeyden anlamaz Biraz şarlatandır, ona güveniyor 

Bu arada dışarı çıkan içeri girdi ve içerdeki dışarı çıktı Köylü içeri girene de arkadaşı için aynı soruyu sordu O da arkadaşı için şöyle dedi: 

- Sığırın biridir İlim ve edepten hiç nasip almamıştır İstanbul'da boşuna kaldırım çiğnemiştir 

Mollaların hazırlanması bitince birlikte akşam namazı kıldılar Namazdan sonra ev sahibi akşam yemeği getirdi ve mollaları sofraya buyur etti Sofrada ağzı kapalı üç tabak yemek vardı Ev sahibi bunlardan ikisini birer tane mollaların önüne, diğerini de kendi önüne koydu ve "Haydi buyurun" deyince herkes önündeki tabağı açtı Mollalardan birinin tabağında arpa diğerinin tabağında saman vardı Ev sahibi köylünün tabağında ise nefis bir tas kebabı bulunuyordu Mollalar şaşırdılar, kızarıp bozardılar Ev sahibi onların bir-şey söylemesine fırsat bırakmadan durumu aydınlatmaya başladı Önce önünde arpa olana dönüp şöyle dedi: 

- Arkadaşın senin için eşeğin biridir dedi Bunun için sana arpa koydurdum Çünkü bir kimseyi en iyi arkadaşı tanır Kişiyi arkadaşından sorarlar

Sonra önünde saman olana döndü ve, 

- Senin için de arkadaşın "sığırdır" dedi En iyi sığır yiyeceği saman olduğu için senin tabağına da saman koydurdum Buyurun, afiyet olsun, dedi.

Kubilay Çıldız

Editör: TE Bilisim