Bir Bulgaristan Türkünün hikayesi! Bir Bulgaristan Türkünün hikayesi!
Cami önlerindeki namaz sonrası manzaralar yürek yakıp insanı hüzne boğuyor.
Bu gün öğlen namazını müteakip el açıp yardım dilenen çocuklar ve özellikle bir kadınının kucağındaki çocuğun feryadı adeta duyan fakat sağır kulaklara gören kör gözlere konuşan lallara çok şey anlatmaya yetiyor.
Bu camiler ümmetin sınırdaki Camileri... Türkiye, eğer Irak ve Suriye olursa, gidilecek minarelerinden ezan yükselen, namaz kılınan merdivenlerinde ihtiyaç sahiplerinin el kaldırıp dileneceği camisi olan civar ülke var mıdır? Olsa da ya ahır ya kumarhane içkihane gibi gayri meşru kullanılan mekanlar olmuştur.
Allah millet, ümmet ve Müslümanca insanca baba devlet şuuruyla çaresize sahip olabilmeyi nasip eylesin.
Bu çaresizleri yerinden yurdundan koparıp katleden göç ettiren vebali olan herkes hesap verecektir.
Merdivenleri bitirince hemen ön tarafta bebek arabasında mışıl mışıl uyuyan, adeta keyif çatan gezi veya alışverişe çıkan bir ülke insanı bir aile hanımefendinin elinde akıllı bir cep telefonu onunla meşgul... acaba ağlayan diğer Suriyeli bebeğin ne kadar farkında şuurunda ve idrakindedir?
Küçük de olsa ülke millet olarak biraz daha imkan ve huzurumuz varsa; bizim için bedel ödeyen, feda olan, şehit olan kahramanlar sayesinde değil midir? O zaman bu kahramanların sessiz sedasız şehit olması bizde bir ürperti ya da sessiz çığlık olmuyorsa; bu şehadet kan göz yaşı ve göç haberlerini vicdanımızda iliklerimizde hissetmiyorsak, ne kamil anlamda insanız, ne gerçek mümin, ne de adam olamayız.
Bir milletsek, Hz.Muhammedin ümmetiysek, dahası adamsak; sesimiz, feryadımız, tepkimiz, sağır sultanları saraylarında zalimi tahtında titretmelidir.



Editör: TE Bilisim