Avrupa’nın bir gelişmişlik sırrı hikayesi Avrupa’nın bir gelişmişlik sırrı hikayesi
Eski Türk toplumlannda aile en önemli sosyal birlik olduğundan ailenin temelini teşkil eden kadın Türk destanlannda Türk efsanelerinde öyle yüce bir mertebeye konulmuştur ki kadını böylesine yüce bir varlık haline getiren töreye kültüre hayran olmamanın imkanı yoktur. Kadın erkeğin biricik yoldaşı ve çocuklarının anası olmak gibi önemli bir vazifeyle görevlendirilmiştir. Daha da önemlisi Türk ırkının tek bereket kaynağıdır Kendisine verilen bir takırn haklardan dolayı hanların hakanların cengaverlerin önünde saygı ile eğildikleri bir şeref abidesidir.
Türk destanlannda kadın ilahî bir varlık konumuna gelmiştir. Öyle ki erişilip dokunulması koklanması kısaca beş duyu ile algılanmasının imkanı yoktur. Yaratılış Destanında Tanrı’ya insanları ve dünyayı yaratması için Fıkir ve ilham veren “Ak Ana” adında bir kadındır. Oğuz Kağan’ın ilk karısı karanlığı yararak gökten inen mavi bir ışıktan ikinci karısı ise kutsal bir ağaçtan doğmuş insan üstü varlıklardır.

Yakutlarda “Ak Oğlan” ağacın içinden çıkan nurlu bir kadın tarafından emzirilmiştir. İlk Türk yazıtlarından olan Bilge Kağan Kitabesi’nde Kağan: “Sizler anam hatun. büyük annelerim ablalarım hala ve teyzelerim prenseslerim…” hitabıyla söze başlar.
En eski Türk inancına göre “han ile hatun” gök ile yerin evlatlarıdır. Kadın burada yedinci kat göktedir. Kadına böylesine bir kutsallık veren törede kadının dövülmesinin hor-anmasının itilip kakılmasının imkanı yoktur. Zaten Türk kültüründe ve deslanlannda böyle bir durum göze çarpmamaktadır. Türk destanlannda kadın erkeğin daima yanındadır. Onların güç ve ilham kaynağıdır.
Kırgızlann Manas Destanında kadın evin namusunun koruyucusudur. Kahramanlar ahlak dışı bir iş yapacakları zaman kadın onlara mani olmaktadır. Kazaklarda kadına verilen değer şu atasözüyle ne güzel anlatılmıştır. “Birinci zenginlik sağlık ikinci zenginlik kadındır.”
Tüm Türk destanlannda sarsılmaz bir saygı sevgi ve sadakat vardır. Gerdeğe girdiği gün murad alıp vermeden yalnız kalan kadın (gelin) kocası dönünceye kadar onu bekleyeceğine ve üzerine bir erkek sinek bile kondurmayacağına and içerdi.
İslamiyet öncesi Türk toplumunda kadınsız bir iş görülmezdi. Daha önce belirttiğimiz gibi kadın erkeğinin tamamlayıcısıdır. O sürekli erkeğinin yanındadır. Hanların buyrukları yalnız “Hakan buyuruyor ki ifadesiyle başlamamışsa geçerli kabul edilmezdi. Yabancı devlet elçilerinin kabülünde hatun da hakanla beraber olurdu. Törenlerde şölenlerde kadın hakanın soluna oturur siyasî ve idarî konulardaki görüşlerini beyan ederdi. Kadınların savaş meclislerine katıldığı dahi olurdu.
Türk kadını diğer toplumlarda olduğu gibi baskı altında tutulmuyor aşağılanmıyordu. Kadının yüceliği Altay dağlarının en yüksek tepesine “Kadınbaşı” ismi verilerek sanki çağlar sonrasına bir mesaj gibidir.

Osman Altay Güçsav

Editör: TE Bilisim