“Su felsefesi” Su gibi aziz ol! “Su felsefesi” Su gibi aziz ol!
 
Geleneksel olarak konargöçer olan Türk toplumu geçimini genellikle hayvancılıkla sağlardı. Binlerce yıl devam eden bu kültür sayesinde
Hayvan yetiştirmede ve hayvansal ürünlerde kendine özgü bir kültür yaratmıştır.
Türk insanı bilhassa da Karadeniz insanı hayvanını çok sever. Ona kendi çocuğu gibi bakar. Bazen sırtında, sepetinde taşır bazen de pişirdiği yemeklerle elleri ile besler.
Çocukluğumdan hatırlarım köyde veya yaylalarda analarımızın yaptığı o tereyağlarını. Yayık(tuluh) dediğimiz alet ve tavana veya ağaç dalına asılan ip ile yayığın iki tarafında bulunan yerlere geçirilerek yayık yatay bir konuma getirilir. Yayığın bir tarafı dar diğer tarafı genişçedir. Tam ortasında bir kapağı vardır. Bu kapaktan kaynatılmış süt yayığının içine boşaltılar. Kapak kapatılır ve yayık geniş tarafından tutularak sertçe çekilir ve itilir.
Yayık içinde ki süt bir öte başa bir beri başa çarpar. Çıkarttığı ses hala kulaklarımdadır.
Ara sıra kapak açılarak içine bakılır yağ toplanıyor mu diye. Bir süre sonra tahta kaşık ile yağ toplanır suguk su ile iyice yikanir ve bir yağ küleğinin içine konur kaşık ile sıkıştırılır. Artık ayran haline gelmiş süt kazana veya tahta küleklere aktarılır.
Yayıktan çıkarılan tereyağına isteğe göre tuz eklenir. Ocak ateşi üzerinde saç üzerinde veya altında pişirilmiş sıcak mısır ekmeği üzerine sürülmeye hazırdır artık. Ya da sıcak mısır ekmeğini bir sağanın içinde ezerek “ZUMUR” tere yağ ile karıştırılır ve taze ayran ile yenir.
Çocukluğumuzun en önemli yemeği idi.
Karadeniz bölgesinde kullanılan yayık.
Karadeniz bölgesinde içine yağ veya yoğurt konulan küçük külekler. Kufa adı ile de anılır.

Editör: TE Bilisim