Sağcısı, solcusu, siyasal islâmcısı, Atatürkçüsü, dindarı veya seküleriyle birlikte...
Lütfen herkes etrafına baksın; siyasal kimlik veya aidiyetlerimiz ne olduğu hiç fark etmiyor...
Karşılaştığımız olayları değerlendirme biçimimize bakın, büyük bir çoğunlukta bilimsel veriler ve akli ölçülerle analiz yapmak yerine; esfânelere, "mit"lere veya sözde akıl yürütmek adına "komplo teorileri"ne başvurmak şeklinde oluyor.
Emin olun ki, bu tür bir düşünce hastalığına, diğerleriyle birlikte sözde "aydınlanma" felsefesini, yani akıl ve bilimi savunanlar bile yakalanmış durumdayız...
Çoğunlukla hepimiz, zamana ve hayata karşı mağlup olmuş ideolojilerin ve kutsalların referans olarak kabul ettiği metinlerin "nakillerine" koşuyor ve meşrebimize uygun olarak eski ezberlere başvuruyor veya bu türden başka kolay yolları arıyoruz.
Araştırmak, incelemek ve sorgulamak yerine, bir türlü terk edemediğimiz eski sloganlarımıza sığınıyor ve bu şekilde ulaştığımız kolay izâhların sahte konforunu yaşamaya devam ediyoruz.
Akıl yerine kolay olanı; inanç, ideoloji veya her şeyi zahmetsizce açıklayan komplo teorilerini tercih ediyoruz.
Akıl yolu; düşünmeyi, tahlili, ölçmeyi ve değerlendirmeyi gerektirir. Tabi ki, zihnimizde bunların olması kafa karıştırıyor, uykularımızı kaçırıyor !
İnanç, ideoloji, komplo teorileri veya sadakâtle bağlandığımız "yarı tanrı" önderlerimizin telkin ve isteklerine uygun olarak kolay karar vermek, mışıl mışıl uyumak, gülmek oynamak, keyif yapmak var iken ne diye araştırmak, sorgulamak gibi zor ve karmaşık yollarını seçelim ki ?
Oysa hepimiz de biliriz ki, zor sorulara verilen kolay cevaplar daima aldatıcı ve uyutucudur...
DEMOKRATİK DEĞİŞİM HAREKETİ
Editör: TE Bilisim
