Asimilasyona yatkın olan Türk'ler için bunların bir önemi var mı? Asimilasyona yatkın olan Türk'ler için bunların bir önemi var mı?
Hepiniz takip ediyorsunuz, ülke gündemindeki can yakıcı meselelerimize karşın, sahibinin sesi durumundaki Başbakanımız 'Anayasa Değişikliği' adı altında, 'Başkanlık Rejimi' arayışlarını muhalefet partilerine kabul ettirme çabası içine girmiştir.


Başkanlık Rejimi arayışının gerekçesi olarak da, Parlementer Sistem'de Kuvvetler Ayrılığı prensibinin işlerliğini yitirdiği tezi işlenmektedir.


Yasama, yürütme ve yargı erkinin bir birinden ayrı ve bağımsız olarak çalışması ve birbirini denetlemesi anlamına gelen Kuvvetler Ayrılığı ilkesinin işlemesi çok arzu ediliyorsa, 317 milletvekiline sahip AKP, kimsenin desteğine ihtiyaç duymaksızın ve anayasa değişikliği gerekmeksizin, Meclis'i ve milletvekillerini vesayet altında tutan Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu'nu değiştirerek işe başlayabilirler. Bu durumda yürütmeyi de denetleyecek ve hukuka uygun yasa yapacak olan milletin gerçek meclisi ortaya çıkmış olur.


12 Eylül yasalarını olduğu gibi muhafaza eden AKP'nin bu yöndeki gerekçeleri temelsiz olduğu gibi, 'Tek Adam' yönetimini getirmek ve Özerk yapılara yol açma hedefini farklı gerekçelerle millete yutturma hesaplarına karşı herkesin uyanık olması zaruretine işaret etmek isterim. 


Meclisi kurşun askerlerle dolduracak yasaları muhafaza et, yasama organını vesayet altına al ve kuvvvetler ayrılığı işlemiyor diye başkanlık rejimi dayatmasıyla yeni bir algı operasyonuna giriş. Bu milletin aklıyla daha fazla alay etmeyin beyler. Reisimiz böyle istiyor deyin, bu gerekçe yeterlidir.


Rubil GÖKDEMİR
Editör: TE Bilisim