Yüce Türk milleti ve asil çocuklarına Yüce Türk milleti ve asil çocuklarına
 Yeniçağ gazetesi köşe yazarı Sevet Avcı'nın TRT 1 de seçime kadar her gün saat 23..30 da yayınlanacak olan "Fetret" isimli belgesel üzerine yazdığı yazı geniş yankı buldu.

Ülkücülere yönelik yanlış algıya sebep olacak olan iftiraya varan iddalar üzerine sosyal medyada büyük yankı bulan Servet Avcı'nın yazısı TRT ye yönelik büyük tepkilere sebep oldu.

Servet Avcı'nın kaleme aldığı 29 Ekim tarihli ve "Katleden derin devlet ve iş birlikçi ülkücüler!" başlıklı yazı o gün yayınlanan tüm medyada yer alan 315 yazı arasında okunma sayısında ilk beşe girdi.

Yazının yayılması, sosyal medyada da ülkücüler arasında çığ gibi büyüyen bir tepkiye sebep oldu.

TRT yönetimi tepkiler üzerine 30 ekimde iftira dolu belgeseli yayından kaldırmak zorunda kaldı.

İşte o yazı;

Derin devlet, JİTEM aracılığıyla cinayetler işliyor!.. Mâsumlar öldürülüp kuyulara atılıyor, üzerlerine gübre dökülüyor!.. Beyaz Toros'a binen geri gelmiyor!.. Jandarma araçlarında uyuşturucu taşınıyor!.. Hemen yanı başındaki öldürülünce kendisinin de öldürüleceğini anlayan köylü, askerlere/polislere "Bari iki rekat namaz kılayım da öyle öldürün" diye yalvarıyor!.. Devletin üniformasını ve silahını taşıyan gaddar katiller, onun 1500 Markını da cebe indirip, kafasına sıkıyorlar, oracıkta canını alıyorlar!.. O câniler 90'lı yıllarda ülkücü çetelerle iş birliği yapıyorlar!..

Bu ifadeler, 'Gece Yarısı Ekspresi' türü, Türkiye düşmanlığı üzerine kurgulanmış bir filmden alınmadı... Türkiye düşmanı bir ülkenin televizyonunda gösterilmedi... PKK'nın yayın organlarında filan da değil... Doğrudan doğruya TRT 1'de yayınlandı bu hezeyanlar, Salı akşamı...

***

TRT... Devletin televizyonu... Yani milletin... Yani bizim...

Seçimlere bir hafta kala, arka arkaya her gün yayınlanmak üzere 7 bölümlük belgesel gösterime girdi... Adı 'Fetret'... 1980 sonrası çalkantılı kesitleri işleyen bir program... Adından ve zamanlamasından da anlaşılacağı üzere yine devlet televizyonu üzerinden seçim öncesi propaganda... Zaten 'Fetret' isminin zihinlere yerleştirmek istediği de Tayyip Erdoğan'ın gelip 'fetret'i bitirmesi, ülkeyi karanlıktan ve durgunluktan çıkararak yeni çağ başlatmış olması!..

Salı akşamı yayınlanan bölümün konusu 90'lı yıllar ve faili meçhullerdi... Kendisini 'JİTEM haber elemanı' olarak tanıtan birisi ve Avni Özgürel, İlnur Çevik, Gülay Göktürk, Oral Çalışlar gibi gazeteciler konuşturuldu senaryoya uygun biçimde...

Ana fikir şuydu: Türkiye'de ne zaman iyi şeyler olmaya başlasa 'devlet içinden ve dışından düşmanlar' düğmeye basıyorlar, provoke ediyorlar... Meselâ Turgut Özal, PKK'yla görüşmeleri başlattıktan sonra öldü!.. Talabani'nin tespitiyle 'öldürüldü'!.. Programı izlerken dehşete düşüyorsunuz... Bingöl'de 33 erin şehadetiyle ilgili bile PKK neredeyse masum ilân edilecekti!.. Cemil Bayık'la Abdullah Öcalan'a sormuşlar da, onlar da "Bizim haberimiz yok demiş" de vs... Sonra Lazkiye konuşmasında 'savaşçılarımızın eylemi' demiş veya sahiplenmek zorunda kalmış âdeta!.. Başbağlar bile faili meçhul!.. İfadelerine itibar edilen şahıslara bakın, bir de yayınlandığı televizyona!..

Tarafsız olması gereken devlet televizyonunda ülkücülere bu kadar ağır saldırılan bir başka program olmamıştır... Kandil seyahatlerinden tanınan gazetecilere göre 90'lı yıllarda ülkücü çetelerle işbirliği yapılmış, eski ülkücüler kullanılmış, büyüyen Kürt mafyasının pazarı 'ülkücü mafya'ya kaydırılmış!.. Derin yapılar, "Para Kürt'te olacağına ülkücülerde olsun" şeklinde pozisyon almış!.. Yine bunlara göre Behçet Cantürk gibiler 'Kürt işadamı'ymış ve bu kimlikleri dolayısıyla Sapanca civarlarında öldürülmüş!..

Her kritik dönemde 'benim ülkücü kardeşlerim' diline sarılanların mutlak hâkim oldukları devlet televizyonunda ülkücülerin bu denli ağır ithamlar altında bırakılması ilginç... Ayrıca Başbakan'ın Van'da "Biz gidersek beyaz Toros gelir" sözleriyle TRT'de yayınlanan 'Fetret' belgeselinin aynı noktaya ateş etmesi anlamlı bir bütünü oluşturuyor...

***

'Fetret'in sınırlarına bir göz gezdirir misiniz; Özal'lı ANAP ile AKP arası!.. Bunu yapan bir devlet televizyonu ve yaparken de terörle mücadeleyle görevli devlet organlarını yerin dibine sokan, adeta bir suç makinesi gibi takdim eden bir televizyon!..

Devletin askerinin polisinin 'Öldürülmeden önce iki rekat namaz kılmak isteyen masum Kürt köylünün parasını gasp eden ve sonra kafasına sıkan' şeklinde gösterildiği bir televizyon!.. Üstelik Türkiye Cumhuriyeti'nin devlet televizyonu!.. Bu kafa, terörle mücadele eden bir devlet kafası mı, yoksa "Onların yerinde olsam ben de dağa çıkardım" diyen kafanın devamı mı?

TRT'deki şu hâli görünce, iktidarın tüm medyayı 'saray tekeli'nde toplama hırsı daha da anlam kazanıyor... Milletin parasıyla ayakta duran bir televizyonda yaşanan 'resmî rezalet' karşısında bakalım ilgili 'ülkücü kuruluşlar' ne yapacak, ne zaman tavır koyacak?
Editör: TE Bilisim