Dünya enflasyona karşı faiz yükselterek parasının değerini korurken, bizim sistem emirle faiz indirtti, piyasalar allak bullak…

Merkez Bankası bağımsız olsaydı bu olmayacaktı…

TL’ye bu emirle faiz indirimi darbesi yetmiyormuş gibi bir kriz daha patlak verdi: FATF adlı uluslararası kuruluş Türkiye’yi “gri liste”ye aldı; sebep kara para ve yolsuzlukla mücadele kanunlarının yıllardan beri çıkarılmamış olması… Türkiye’nin yatırım güvenliğine bir gölge daha düştü.

Bu da yetmiyormuş gibi “10 büyükelçi” sorununu çözmek yerine “istenmeyen adam” söylemiyle körüklemek…

Ve işte dolar karşısında TL 10 liraya doğru eriyor…

Bu satırlar yazılırken Dışişleri Bakanlığı yani “monşerler” ortalama bir yol bularak, “teyid” kelimesini anahtar gibi kullanarak krizin büyümesi önlemişlerdi.

Aslında yargı bağımsız olsaydı böyle bir kriz hiç olmayacaktı.

Liste o kadar uzun ki…

YANLIŞ KULVAR

Türkiye’nin üç yıldır sürekli ağırlaşan sorunlarla karşılaşmasının sebebi şu ya da bu tekil kararlar değil, gidilen yolun, kulvarın yanlış olmasıdır:

• Evvela sistem sorunu… Bütün yetkilerin tek elde toplanması yüzünden politikalar tek kişisinin psikolojisine, öfke ve tutkularına göre şekilleniyor. Avrupa Birliği’ne “Haçlı ittifakı” diyen de “kendimizi başka yerde değil, Avrupa’da görüyoruz” diyen de Sayın Erdoğan’dır.

Bu davranışlar Türkiye’nin öngörülebilirliğine zarar veriyor, yatırımları da caydırıyor.

• İkincisi siyasi değerlerin belirsizleşmesi... Reformlar döneminde temel vurgu “evrensel hukuk”tu… Ama bunun ardından “AİHM kararları bizi bağlamaz” dönemi geldi!

İşte faturası: Mahfi Eğilmez’e göre Türkiye 2016 yılında kişi başına 10.883 dolar gelire sahipti, CB sisteminde 2020 yılında 8.599 dolara düştü!.. Romanya ise aynı dönemde 9.520 dolardan 12.867 dolara çıktı!

‘Dış güçler’ masalları bu gerçeği örtmeye yetmiyor artık.

SİYASET TOPARLANMALI

Türkiye “gelişmekte olan ülkeler”in siyasi, ekonomik ve kültürel sorunlarını yaşıyor: Zayıf kurumlar, rasyonalite eksikliği, sosyolojik kuralsızlık (anomi), yetersiz eğitim ortalaması…

Siyasetin toparlandığı ve evrensel kavramlara yöneldiği dönemlerde kalkınmamız hızlandı.

Toparlanma dönemlerinden biri AK Parti’nin ilk on yılıdır. Sonra kulvar değiştirdi, şahsi yönetime ve ideolojiye yöneldi; sonuç ortada.

Türkiye’nin hem kuralları ve kurumları güçlendiren bir sistem değişikliğine hem rasyonel ekonomi, hukuk devleti, kuvvetler ayrılığı gibi modern kavramlara dönmeye ihtiyacı var.

Bunu yapacak olan siyasettir.

Bunun sorumluğu “Millet İttifakı”nın omuzlarındadır.

İYİ PARTİ TOPLANTISI

Geçen pazar günü İyi Parti’nin 4. Kuruluş yıldönümünü izledim. Salon dışında yağmur altında coşkulu kalabalık… Kadınların ve gençlerin çokluğu ve coşkusu dikkat çekiyor…

Işık ve grafik efektleri mükemmel...

Liderlik karizmasına sahip olduğu açıkça görülen Meral Akşener’in şu sözlerinin altını çizdim:

Özgür düşünceyi savunacağız, önünü açacak her türlü adımı atacağız.

Üniversiteler, liyakatli insan yetiştiren, hür ve adil kurumlar haline gelecek.

Akademisyenler, düşüncelerinden ötürü dışlanmayacak…”

Milletçilik deyin, vatanseverlik deyin, Türkiye’nin kalkınması ve gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşması için beyinleri böyle hareke geçirmesi, ülkede hukuk ve adalete güven sağlaması şarttır.

İsrail-İran geriliminde Cihat Yaycı'dan çarpıcı yorum: Bu bir cambaza bak savaşıdır' diyerek Türkiye'yi uyardı İsrail-İran geriliminde Cihat Yaycı'dan çarpıcı yorum: Bu bir cambaza bak savaşıdır' diyerek Türkiye'yi uyardı

Ömer’in adaleti” ve “mavi gözlü Bozkurt” söylemi… Bugünkü nesillerin oy verdiği liderlerden en çok alkışı Türkeş ve Atatürk almakla birlikte ‘solcu’ Ecevit’in de coşkuyla alkışlanması…

Bu tablo bir bakıma ‘eklektik’ görülebilir ama aslında bir “merkez parti” tablosudur. Farklı kesimlerden oy alabilecek kapsayıcılıkta program partisi demektir bu.

MERKEZ SAĞ VE SOL

CHP’nin eski dar ideolojik kalıplarının dışına çıkarak merkeze açılması, İYİ Parti’nin yükselen grafiği ve altı muhalefet partisinin “güçlendirilmiş parlamenter sistem” projesinde birleşmesi siyasetin toparlanması konusunda bana umut veriyor.

Zira bütün demokrasiler merkez sağ ve merkez sol güçlü olduğunda istikrarlı ve yönetebilir oluyor.

Türkiye, kendini toparlama dinamizmine sahiptir; neler atlattık, bir düşünün... Gelişmiş ülkeler bugünkü seviyeleri kolay mı ulaştılar?

Editör: TE Bilisim