Hakkında ‘örgüt yöneticisi’ olmaktan tutuklama kararı verilen Türkiye’nin yetiştirdiği önemli Tefsir âlimi Prof. Dr. Suat Yıldırım, sitem dolu bir mektup kaleme aldı.

25’ye yakın kitaba imza atan tefsir uzmanı ilahiyatçı Prof. Dr. Suat Yıldırım, mektubunda “Hiç sabıkası olmayan bir insanın 75 yaşında ansızın terörist olduğuna kim inanır?” diye sordu.

Kendisini yakinen tanıyanlara seslenen Prof. Dr. Yıldırım hoca, “Tanıdığınız bu kişi hakkında, terörist, casus diye tutuklama kararı var. Kendisini 10, 20, 30, 40 veya 50 yıldan beri tanıyan binlerce arkadaşı bulunuyor. Allah, ithama maruz kalanları tanıyanların, bildiklerini adil şahit olarak beyan etmelerini farz kılmış (Nisa 135). Geçelim!” diye sitem etti.

İşte Suat Yıldırım’ın o mektubu;

Aziz Dost,

Bu arkadaşınızı yeterince tanıyorsunuz. Hiç değilse “Türk devleti ve milleti aleyhinde casusluk yapan, haksız kazanç sağlayan ve anayasal düzeni değiştirmek için silahlı terör örgütü kuran veya böyle bir örgüte üye olan” biri olmadığımı bilirsiniz.

Ama şimdi bu ithamla hakkımda tutuklama kararı var. Umarım siz demezsiniz ama birisi şöyle düşünebilir: “Nereden bilelim, bu itham herhalde sebepsiz değildir”. Bu şüpheye şöyle cevap vereyim: Bu isnada maruz kalan ben 42 yıllık devlet görevinden hiçbir ceza almadan emekli olan, 50 yıl öğretmenlik yapan, hayatının son 55 yıllık dönemi hep toplum gözetiminin büyüteci altında geçmiş 75 yaşında bir insanım. Hiç sabıkası olmayan bir insanın 75 yaşında ansızın terörist olduğuna kim inanır?

Hayatımın resmi yönü böyle. Özel hayatımda, ülkemizin dini hizmet gruplarından Risale-i Nur camiası ile irtibatım oldu. Bu eserlerin ve bu camianın da defalarca muhakeme edildikten sonra, en az otuz yıldan beridir, gerek devlet gerek toplum tarafından yasal görüldüğü aşikardır. Anayasal düzende inanç, ibadet, fikir ve sosyal faaliyet hürriyeti vardı(r). Her vatandaş sosyal çevresini seçme ve faydalı gördüğü aktiviteleri yapmada serbesttir. Mesela bir konferans, bir düğün merasimi bile, ufak bir organizasyonu gerektirir. Kim konuşacak, davetliler kimler olacak, toplantı yeri, iletişim, ulaşım vb. bir ekip çalışması gerektirir. İşte terör yaptığımıza delil bulamayınca bu kabil sosyal irtibatlar bahane edilerek örgüt ispatına çalışılıyor. Hayatım ortada. Ailem ortada. Çevrem ortada. Maddi yaşantım ve varlığım ortada. Yirmi kadar kitabım, yüzlerce yayın ve makalem, fikirlerim ortada. “Hizmet” camiası adıyla bilinen fikri, ahlaki, dini bir sosyal yapı var.

Bu yapının eğitim, kültür, barış ve diyalog çalışmaları da otuz yıldan beri meydanda. Hiçbir şiddete girmeden kendi mecrasında faaliyetine devam ediyor. Onlarca farklı hükümetler zamanında çalışmış, hükümetle toplumla çatışması olmamıştır. Yaptığı geniş eğitim ve kültür aktiviteleri, devlet adamları ve toplum tarafından 20 yıl zarfında yüzlerce defa test edildikten sonra takdir edilmiş. Ben bir nebze bu sosyal yapı ile de ilgiliyim.

Zafer Partisi Ümraniye İlçe Teşkilatı şehit olan altı askerimiz için yürüyüş.. Zafer Partisi Ümraniye İlçe Teşkilatı şehit olan altı askerimiz için yürüyüş..

Tanıdığınız bu kişi hakkında, terörist, casus diye tutuklama kararı var. Kendisini 10, 20, 30, 40 veya 50 yıldan beri tanıyan binlerce arkadaşı bulunuyor. Allah, ithama maruz kalanları tanıyanların, bildiklerini adil şahit olarak beyan etmelerini farz kılmış (Nisa 135).

Geçelim! “Suçun yoksa, kaçma,adalet önünde masumluğunu ispatla!” diyebilirsiniz. Adalet olsa da beni yargılasa! Ama tek kişilik hücrede aylarca,yıllarca mahkeme önüne çıkmadan işkence edildiği göz önünde. Zavallı toplumumuz, dünyada hukuku yerleştirecek farz şahitliği yapmayıp, cenaze merasiminde bilir bilmez, farz olmayan şahitlikle oyalanır.

Ülkemizde, bu adil şahitliği yapmadan vazgeçtim, en azından “Arkadaşım! Hakkınızda bir şey duydum, anlayamadım, geçmiş olsun” diyen de mi olmaz? Binlerce dostumdan sadece bir kişi çıktı. Dostlarımın bu iftiralara inanmadıklarını ama korktukları için böyle yaptıklarını düşünüyorum. Fakat 30 yıllık dostunun hatırını sormaktan bile korkutan bir terör altında yaşamaya hayat denir mi? Kimse “Zulmü alkışlayamam zalimi asla sevemem” okumasın. Bu zulüm altında iken bunu okuma, kişinin sadece vebalini artırır. “Nerede Müslümanlık, bizden geçmiş insanlık bile!”

Bu mektubu tarihe tanıklık görevim olduğu için yazıyorum. Gelecek nesil yüzlerce yalan ve iftira içinde bir de benim savunmamı bulsun diye. Çocuklarınız ve torunlarınız, evrakınız arasında bunu görüp “İyi ki Suat amca bunu yazmış!” diyebilsinler diye.

Terörün pek dehşetli olduğu son dönemde hükümetin, benim gibi birini hapse tıkmakla meşgul olması başka söze hacet bırakmıyor. Adalet, iz’an ve vicdan ehli için.

Sevgi ve saygılarımla,

Editör: TE Bilisim