Gümüşhane ekibiyle 30 saat sonra gelen mutluluk Gümüşhane ekibiyle 30 saat sonra gelen mutluluk
 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, tüm partililerden oy alan Erdoğan'ın, hala AKP genel başkanı gibi davranması, siyasi ahlak ve devlet geleneklerimizle asla uyuşmuyor. Siyasi ahlaka,devlet yöneticiliğine ve o makama yakışmayan,hala her alana hükmetme, hatta muhalefeti bile dizayn etme beyanları, bu yüce makama hiç yakışmıyor. Bunu anlayışla karşılayan, sanki seçilmiş padişah olsa da fark etmez, türünden umursamaz tavır ve bakışlar,ancak bu ülkenin geleceğini karartır.

Seçimle verilen yetkilerin, sınır ve çerçevesini yasalar belirler. Bunu koltuk, ikbal hesabı ve onarılmaz hırsla sürdürmek,hiçte hayra alamet değildir. Bu ülke hiç kimsenin ne babasının mirası nede babasının çiftliğidir. Dünya böyle yaşanan çok acı tecrübe örnekleri ile doludur.Bu milletin tarihte kurduğu 16 Türk devleti Cumhurbaşkanlığı forsunda sembolize ediliyor. İşte binlerce yıllık devlet geleneklerimiz, o forsun mayasına sinmiştir.Bunu anlayamamak, özümseyememek, hiçte akıllıca ve doğru bir davranış değildir. O makamlar, dayatmalarla da olsa, seçimle millet tarafından verilmiş emanettir.

Hiç kimsenin koltuğu, makamı,ömrü ve hiç bir fani varlığı ebedi değildir.Ülkenin kamu gelenekleri,millet ve devleti kalıcı, kim olursa olsun şahıslar fanidir. Güç olmadan, iktidar olmadan,objektif biçimde bu gerçekler, bir gün anlaşılınca, tarih ve zaman herkese hükmünü verecektir. Bu kadar kraldan çok kralcı olmanın, yalakalık yapmanın,''padişahım çok yaşa'' demenin, taklacı olmanın hiç bir anlamı yoktur.

Asalet ve erdem ''padişahım senden büyük Allah var'' diyebilmektedir. AKP de daha önceki dönemlerde başbakanın yıllarca yanında görev yapıp, bugün feveran eden yığınla örneği bugün ibretle izliyoruz. Sayıları, itirafları ve beyanları bu sahifelere sığmaz.Hemde en yüksek düzeyde görev yapmış çok sayıda insanlar vardır. Ne hazindir ki görev yaparken,eksik,hata, kusur ve yanlışları söyleme, cesaretini gösteremeyen, korkanlar,yada hatırlatma yapmasını beceremeyenler veya söylemek istemeyenler, acaba koltuktan olunca niçin bülbül gibi ötüyorlar? Yakışanı ve ahlaki olanı,ikbal, koltuk ve benzeri beklentilerle susmamaktır.

Her şeyin doğru yapıldığı, tek seslilik hiçte doğru değildir.Bunun vebalini susan, hatırlatmayan, öz eleştiri yapmayan, güç, imkan içinde, servet, şöhret,iktidar nimetlerinin cazibesine kapılanlar çekeceklerdir. Her iki dünyada bu tavrın sonuçları olacaktır.Bu ülkeyi kimse kendi aklına mecbur edemez.Bu ülkeyi hiç kimse iki dudağı arasından yönetemez. Daha akıllıları Allah yaratır,hiç kimsenin buna itiraz etmeye ve engel olmaya ne hakkı vardır, nede gücü yetmez.

Ülkenin,Türk milletinin ve ümmetin geleceğini, kimse sıfatı konumu ne olursa olsun kendi aklıyla sınırlayamaz zincir vuramaz.Bu Allah'ın yaratılış gerçeğine uymaz. Erdoğan'a çok farklı toplum kesimleri,her partiden vatandaşlar, yasalarla,devlet geleneklerimiz ve siyasi ahlak kuralları ile çerçevesi çizilen cumhurbaşkanlığı makamı için oy vermiştir. Sadece AKP genel başkanı gibi davranmak, hala orayı dizayn etme arayışları, hiç şık ve ahlaki değildir, Ülkeye,o makamın ağırlık ve yüceliğine, asla yakışmıyor.Kimse ile kişisel bir husumetimiz yoktur. O makama uygun davranışlar beklemek, hatırlatmak vatandaşlık görevimizdir.
Editör: TE Bilisim