Türkiye’de son dönemde dış politikada en fazla konuşulan gündem maddelerinin başında gelenlerden biri Rusya ile S - 400 savunma sistemi üzerine yapılan müzakerelerdir. Türkiye’den ve Rusya’dan birçok üst düzey yetkili iki ülkenin anlaşmaya son derece yakın olduğunu vurgulayarak anlaşmanın kısa süre içerisinde gerçekleşebileceğinin sinyallerini vermiştir. 2,5 milyar dolara mal olacak Rus şirketi Rosoboronexport’un S – 400 savunma sisteminin alınmasına ilişkin inisiyatif Türkiye ve içerisinde bulunduğu ittifaklar tarafından sadece bir askeri alışveriş olarak görülmemektedir. S – 400’lerle ilgili gelişmelerin teknik boyutları şu anda tam olarak netleşmemiş olmakla birlikte asıl olarak siyasi ve diplomatik yönü tartışılmaktadır. Nitekim bu denli büyük askeri projelerin devletlerin dış politik yönelimlerinden ayrı olarak açıklanamayacağı elzemdir. Rusya’dan sistemin alınması söz konusu ise de pazarlığın asıl boyutu NATO ile olandır.

Türkiye için hava savunma sistemlerinin büyük bir gereklilik arz ettiği konusu ilk olarak Körfez Savaşı’nda Saddam Hüseyin’in Sovyet yapımı SCUD füzelerini kullanmasıyla gündeme gelmiştir ve Türkiye’nin yakın çevresinden gelen tehditler altında bulunduğu anlaşılmıştır. Kabul edildiği 8 Eylül 1952’den bu yana NATO'ya üye olan Türkiye’nin Rusya’dan S – 400 alımı yapması hali hazırda Türkiye’nin Batı ittifakıyla ilişkilerinin sıkıntılı olduğunu ortaya koyacak ve kendine dış politikada alternatif arayışlarının da bir göstergesi olacaktır. Son dönemde Almanya başta olmak üzere Avrupa Birliği ile yaşanan siyasi gerginlik kendisini askeri alanda da hissettirmiş, bunun sonucunda İncilik Üssü’nü kullanan Almanya buraya ziyaret için Türkiye’nin izin vermemesi üzerine Ürdün’de bir üs kullanmaya başlayacağını açıklayarak İncirlik’ten çekilmiştir. Diğer taraftan AWACS uçaklarının bulunduğu Konya’daki NATO üssüne Alman heyet tarafından düzenlenecek olan ziyaret konusundaki sorunlar da taraflar arasındaki soğukluğu gözler önüne sermiştir. Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkilerinde de son süreçte istediğini alamadığından ötürü ciddi sıkıntılar yaşamaktadır.

Çin ile Başarısız Bir Girişim ve Halihazırdaki Konjonktür

2013’te ABD’de Raytheon ile Lockheed Martin şirketleri tarafından üretilen Avrupa ülkelerinin çoğunlukla kullandığı Patriot sistemi, Fransız – İtalyan ortaklığındaki EUROSAM tarafından geliştirilen SAMP/T Aster 30 sistemlerinin de bulunduğu ihale sonucu Türkiye tarafından Çin’deki PMIEC (Chinese Precision Machinery Export Import Corporation) isimli şirketten 3,4 milyar dolarlık ihale ile FD-2000 hava savunma sistemini alınacağına ilişkin görüşmeler başlatılmış; ama 2015 yılında Antalya’da düzenlen olan G - 20 Zirvesi sürecinde alımın yapılmayacağı duyurulmuştur. Sürecin ilerleyen aşamalarında Türkiye’ye teknoloji transferinin yapılacağı belirtilen ve öte yandan da fiyat bakımından avantajlı olan bu ihalenin Çinlilere verilmemesinde NATO’nun ciddi rahatsızlığının önemli bir etken olduğu bilinmektedir. Geçtiğimiz günlerde ABD’den gelen açıklamalar dikkate alındığında benzer rahatsızlıkların yaşanmakta olduğu görülmektedir. ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Joseph Dunford, Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi satın almadığını ancak Ankara'nın söz konusu füze sistemini almış olması halinde bu durumun Washington için kaygı verici olacağını ifade etmiştir.[1] Benzer açıklamalar Pentagon’dan da gelmiştir. Ne var ki, bakıldığında şu anda konjonktür hem Türk – Rus hem de Türk – Amerikan ilişkileri göz önüne alındığında biraz daha uygun gözükse de Türkiye’nin NATO gibi köklü bir askeri ittifaka üye olması bunun önündeki en büyük engellerden biri olarak karşımızdadır.

S - 400’ler Konusunda Kilit Noktalar

S – 400 savunma sisteminin kurulmasında kilit nokta olarak Türkiye’nin içerisinde bulunduğu NATO savunma sistemi içerisinde entegrasyonu görülmektedir. Türkiye’nin dahil olduğu sistem içerisinde mi yoksa “standalone” yani tek başına mı kullanılacak konusu gündemdedir. ABD, NATO sistemine entegrasyona isteksiz yaklaşmaktadır. NATO’nun halihazırdaki düzeniyle entegre edilmeyen bir sistemin ise tek başına çalışması daha az verimli olacaktır. Bunların yanında tanımlanamaması sonucu müttefik güçlerin vurulması bir diğer deyişle “friendly fire”a  mahal verecek durumlar da söz konusu olabilecektir ki, bu Türkiye gibi son derece karmaşık bir coğrafyanın içerisinde bulunan bir devlet için manipüle edilebilecek bir durum olabilir. Türk yetkililer tarafından teknoloji ve “know how” transferinin herhangi bir anlaşmada anahtar konu olduğunu ifade edilmiş ve kendi savunma sistemini üretme kabiliyetine ulaşmak isteyen Türkiye için iki S - 400’ün Türkiye’de üretilmesi bu amaca hizmet edecek bir durum olduğu belirtilmiştir.[

Türkiye, NATO ile bu denli sıkıntılı bir süreçten geçerken ittifaktan iki sistemin uyumlulaştırılmasına ilişkin bir karar çıkar mı sorusuna verilecek cevap ise şu an için karamsar görünmektedir. Bununla beraber Çin örneğinde bu sistemin uygulanmasının hayata geçirilememesi iki ülke arası ilişkileri krizi sokmamış ikili anlaşmalar devam etmiştir. S – 400’lerle ilgili anlaşma nihayetlendirse Türkiye’nin Rusya ile enerji alanında sıkı ilişkileri, Türk Akım ve Akkuyu Nükleer Santrali’nin inşasının yanına bir de S – 400’lerin eklenmesi Türkiye’nin daha Rusya’ya yakınlaşması demek olacağından NATO hoşnut bir tavır benimsemeyecektir. S – 400 satışı şu anda sadece Çin’e yapılmıştır, AB içerisindeki ülkelere bakıldığında ise Türkiye’nin Rusya’dan savunma sistemi bulunduran ilk ülke olmadığı görülecektir.

Avrupa içerisinde de daha alt versiyon olan S – 200 ve S – 300 sistemleri konuşlandırılmış durumdadır. Yunanistan’ın Kuzey Kıbrıs Yönetimi’nden 1988 yılında S – 300 füzelerinin aldığı ve şu anda Girit’te konuşlu olduğu bilinmektedir. Öte yandan da Romanya, Bulgaristan ve Almanya bu füze sistemi bulunduran ülkelerdendir. Türkiye’nin komşuları olan İran, Ermenistan, Azerbaycan gibi ülkelerde de bu sistemler vardır. Burada bazı hususları belirtmek önemlidir; neredeyse bütün otoritelerce gücü ve etkinliği kabul edilmiş S - 400’lerin Rusya tarafından kullanılanları ve ihracata yönelik olanları farklıdır, dolayısıyla modernizasyon noktasında Rusya’daki S 400’ler daha ileridedir. Bu açıdan bakıldığında Almanya’da bile bulunan bir sistem Türkiye’de de bulunabilir, NATO içerisindeki düzenlemelerde de buna kağıt üzerinde engel herhangi bir madde bulunmamaktadır.  

Değerlendirme

 

Türkiye’nin Soğuk Savaş yıllarında komünizm tehlikesine karşı NATO’nun bir uç karakolu olması sebebiyle Soğuk Savaş sonrası dönemde bu tehdit ortadan kalkınca rolünün belirlenmesi konusunda bir boşluk ortaya çıkmıştır. Batı ülkelerinin İran ile sıkıntı yaşadığı bazı dönemlerde Batı ile İran’ın arasında dengeleyici olarak görülen Türkiye daha sonra Arap Baharı süreci başladığında ABD ile ilişkileri özetleyen “model ortaklık” çerçevesinde bölgede yeni model olarak gösterilmiş ne var ki, Arap Baharı’nın beklenmeyen sonuçlarıyla bu minvalde de amaçlara ulaşılamamıştır.

 

Türkiye, özellikle Suriye konusunda her türlü terör tehdidine açık bir vaziyete gelene kadar NATO’nun göstermiş olduğu pasifliğin yanında 17-25 Aralık konusunda ABD’de başlayan soruşturmada Türk hükümeti ile ters düşülmesi, 15 Temmuz’daki Türkiye’ye yönelik başarısız darbe girişimini planlayan FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in hala iade edilmemesi ve son olarak da terör örgütü YPG’ye açıkça yapılan silah yardımı Türkiye’nin hassas güvenlik konularında ABD ile arasını açmıştır. Böyle bir süreçte, kısa süre önce düşürülen Rus jeti sonrası büyük kriz yaşanan Rusya ile S – 400’lerin alınmasıyla ilişkili bir anlaşmanın tartışılması bile Türkiye’nin dış politika yönelimlerinin değişmesi noktasında kritik ipuçları vermektedir. Türkiye, bir bakıma ABD’ye göz dağı verirken Rusya’ya ise göz kırpmaktadır.

 

Anlaşmanın sonuçlandırılması Rusya’nın NATO içerisinde bir delik açması olarak görüleceği gibi Türk – Amerikan ilişkilerini temelden dinamitlemese de somut uzaklaşmanın başlangıcını oluşturabilir. Ne var ki, Irak ve Suriye’de yeni yapıların filizlenmeye başlaması ve buradaki Amerikan desteği uzun vadede Türkiye’nin manevralarını daha aklı selim düşünmesini de beraberinde getirmektedir. ABD tarafından Suriye’de Rakka’nın 45 kilometre ilerisindeki Tabka Üssü’nün kullanılması ve Kuzey Irak’ta kurulan beş üssüne konuşlanması ve buraların geliştirilme ihtimali gibi olasılıkların uzun vadede buradaki statüko çerçevesinde Türkiye’nin bypass edilmesi sürecine dönüştürülmesine engel olunmalıdır.

 

Dolayısıyla, altı çizilerek belirtmek gerekmektedir ki, Türk dış politikasında hava savunma sistemleri gibi kritik konular bir “hava atma” aracı olarak kullanılmamalı, uzun vadeli getiriler ve götürüler hesaplanarak alım gerçekleştirilmelidir. Bu noktada milli bir savunma sistemi için AR-GE imkanları geliştirilmeli ve bunlara dönük yasal düzenlemeler revize edilerek savunma sanayinin eli güçlendirilmeli, örneğin ASELSAN’ca geliştirilen Atılgan ve Zıpkın sistemleri daha da üst seviyelere ulaştırılmalıdır. Türkiye, risk altında olduğunda NATO’dan belli zamanlarda Patriot füzeleri talep etmiştir. İkili ilişkilerin sıkıntıya girdiği zamanlarda ise bunun NATO etkisiyle Türkiye’den çekilme ihtimali de gündeme getirilmiştir. Dolayısıyla milli bir çözüm Türkiye’nin elini bu bağlamda rahatlatacak, NATO’ya bağımlılığı azaltacaktır. S-400’lerin caydırıcılık bakımından Türkiye’ye fayda sağlayabileceği muhakkaktır; ama böyle büyük bir askeri yatırımın verimliliği de bir diğer husustur. Satın alındığı takdirde S – 400’lerden en üst düzeyde verim alınması için sadece Rusya ile değil NATO ile de pazarlığın son derece akıllıca yürütülmesi gerekmektedir.

 

Zafer Partisi Ümraniye İlçe Teşkilatı şehit olan altı askerimiz için yürüyüş.. Zafer Partisi Ümraniye İlçe Teşkilatı şehit olan altı askerimiz için yürüyüş..

(Bu yazı, Diplomatik Gözlem dergisinin Eylül 2017 sayısında ana makale olarak yayınlanmıştır. Yine makalenin İngilizcesi Diplomatic Observer dergisinin Eylül 2017 sayısında “Having Indimidated the USA, is Turkey wooing Russia with the S – 400?” başlığıyla yer almıştır.)

 


[1] ABD Genelkurmay Başkanı Dunford: Türkiye S-400 Alsaydı Bu Kaygı Verici Olurdu, https://www.cnnturk.com/turkiye/abd-genelkurmay-baskani-dunford-turkiye-s-400-alsaydi-bu-kaygi-verici-olurdu, Erişim Tarihi: 21 Ağustos 2017.

[2] Turkey Chooses Russia Over NATO for Missile Defense, https://www.bloomberg.com/news/articles/2017-07-13/turkey-is-said-to-agree-to-pay-2-5b-for-4-russian-s-400-sams, Erişim Tarihi: 21 Ağustos 2017.

 

 

(Kaynak: http://www.turksam.org/tr/makale-detay/1512-abd-ye-gozdagi-veren-turkiye-s-400-lerle-rusya-ya-goz-mu-kirpiyor)



Editör: TE Bilisim