Doğu Türkistan Kahramanı Osman BATUR, 29 Nisan 1951 tarihinde Çin tarafından idam kararıyla şehit edildi. 


Asıl adı Osman İslamoğlu olan Osman Batur, 1889’da Doğu Türkistan, Altay ili, Köktogay ilçesi Kürti köyünün Aral yaylasında dünyaya geldi. Kazakların Orta Yüz boyuna mensuptur. Babası İslam Bey, annesi Gayşa (Ayşe) Hatun’dur.
Yıllardır Doğu Türkistan’da devam eden Çin ve Rus işgallerine karşı 1941 yılında başlatmış olduğu mücadeleler ile kadim Türk Yurdunu kurtarmayı hedeflemiş ve nihayet başarılı olmasıyla 22 Temmuz 1943 tarihinde Bulgan’da düzenlenen törenle Altay Kazakları Hanı ilan edilmiştir. Mücadelesini sürdüren Osman Batur, 50.000 kişi civarında bir kuvvet teşkil etmiş ve 1945’e kadar birkaç şehir dışında Doğu Türkistan’ı işgalden kurtarmayı başarmıştır.


Ancak sayısal ve teknolojik üstünlüğü elinde bulunduran devasa Çin kuvvetleri karşısında başarılı harekatlar yürütebilse de kuvvetleri günden güne eriyen Osman Batur, 1950’ye kadar 4.000’lere düşen kuvvetleriyle yavaş yavaş çekilmeye başladığı Targabay ve Altaylar bölgesini de kaybetmiştir. 

Ülkücü Yazar Savaş Erman, yeni kitabını Sabri Şenel’e hediye etti Ülkücü Yazar Savaş Erman, yeni kitabını Sabri Şenel’e hediye etti

Çetin kış şartları nedeniyle son sığınma yeri olarak Gez Kurt bölgesine gerileyen Osman Batur ve maiyeti, donmamak için dağın eteklerine inmek zorunda kaldı. Bunu fırsat bilen Çin askerlerinin ani baskınına uğrayan Osman Batur kuvvetleri büyük kayıplar verdi. Bu arada Osman Batur’un bir kızı ve yaklaşık 250 Türk esir düştü. Ordusu dağılan Osman Batur son kuvvetleriyle esirleri götüren Çin konvoyuna baskın yaptı. Kamambal Dağı’nda son kanlı mücadelesini yürüten Osman Batur ve maiyeti ağır kayıplar verdi. Kalan kuvvetleriyle birlikte maalesef iki hanımı, üç oğlu ve beş kızı ile birlikte 18 Şubat 1951 günü sabaha karşı esir düştü.
Osman Batur’un 18 yaşındaki kızı Kabiyra ile 14 yaşındaki oğlu Baybolla; Osman Batur ve çocuklarının anneleri Mamey Hatun’un gözleri önünde doğranarak Şehit edildi. 11 yaşındaki oğlu Kariy ile 9 yaşındaki kızı Sapiyan ise diri diri 20 metre derinliğindeki kuyuya atıldı. Evlâtlarına yapılan bu zulme, işkenceye ve katliama dayanamayarak aklını kaybeden Mamey Hatun, olay yerinin yakınındaki nehrin azgın sularına kendini attı.
Bu vahşetlerin ardından Osman Batur, Urumçi’ye götürüldü. Ellerinden ve ayaklarından zincirlerle bağlanarak zindana atıldı. Doğu Türkistan Türkleri’nin mücadele azmini kırmak ve psikolojik yıkım yapabilmek için halk arasında dolaştırılarak “Türkistan’ı, Çinlilerden kurtaracağım diyen adamın hâline bakın” sözleriyle teşhir edilen Osman Batur’a, 19 Nisan 1951 tarihinde “Devrim düşmanlığı suçundan” idam cezası verildi. 


Çin Devlet Başkanı Mao’nun emri ile her gün kesintisiz işkence gördü ve kendisine yardımcı olan Türk’leri ele vermeye zorlandı. Öyle ki Osman Batur, etleri lime lime oluncaya kadar ağır ve dayanılmaz işkencelere maruz kaldı. Osman Batur’un; canlı canlı elleri, kolları ve diğer azaları yavaş yavaş ve parça parça doğrandı. Ölmek üzereyken 29 Nisan 1951 günü kurşuna dizilerek Şehit edildi. 
Bu hâlde bile son sözleri bağımsızlık mücadelesinin sürdürülmesi için adeta bir meşale oldu: “Ben ölebilirim ama dünya durdukça benim milletim mücadeleye devam edecek...”
Şehadetinin 70’inci yılında rahmetle anıyoruz. Allah Rahmet Eylesin, Ruhu Şad, Mekânı Cennet Olsun. 
Allah, Türkistan Birliği’nin Kurulmasını Yüce Türk Milletine Nasip Etsin.
 
ZALİMLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM…
İsmail CİNGÖZ
Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı/M.A.

Editör: TE Bilisim