Montrö Sözleşmesinin önemi... Montrö Sözleşmesinin önemi...
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cilvegözü Sınır Kapısı'nda yaşanan patlama ile ilgili, "Sınırlarımızdan kimlerin girip çıktığını iyi kontrol etmeli, Esad muhaliflerini desteklemek adına, canlı bombalara ve El Kaide türevlerine fırsat vermemelidir.” dedi. Bahçeli, sınırların barut fıçısına, ateş topuna döndüğünü söyledi.

        Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Hatay’ın Reyhanlı ilçesi Cilvegözü Sınır Kapısı’nda meydana gelen patlamayı değerlendirdi.

        Patlamaya konu olan aracın amaç ve hedefinin ne olduğu, azmettiricileriyle beraber tüm ihtimallerin hesaba katılarak incelenmesi ve arkasından da kamuoyunun bilgilendirilmesi gerektiğini belirten Bahçeli, "Görülmektedir ki sınırlarımız barut fıçısına, ateş topuna dönüşmüştür. Suriye’deki kör dövüşün Türkiye’ye maliyeti yıkıcı, neden olduğu sonuçları yakıcı olmaktadır. Esad yönetiminden kaçarak ülkemize sığınan mülteci akının boyutu gittikçe vahim bir hal almaktadır. Sınır hatlarımızdaki güvenlik ağır şekilde zedelenmiştir. Esad yönetimiyle muhalifler arasındaki kanlı hesaplaşma uzadıkça mevcut tablo her gün biraz daha içinden çıkılmaz hal almıştır. Sınır bölgelerimizdeki vatandaşlarımız korku ve derin kaygıya kapılmışlardır.” diye konuştu.

        Suriye’den yayılan istikrarsızlık dalgalarının Türkiye’yi doğrudan doğruya etkilediğini belirten Bahçeli, “Suriye güven ve huzura ulaşmadan, sınır bölgelerimizin istikrar bulması, bölücü emellerin rahat durması mümkün olmayacaktır. Bu itibarla Suriye bölünmemeli, bölücülere bırakılmamalıdır. AKP hükümeti, ABD’nin ağzına bakarak tüm politikalarını Esad’ın gitmesine bağlamamalı, uzlaştırıcı ve yatıştırıcı bir rol takınmalıdır. Ve elbette sınırlarımızdan kimlerin girip çıktığını iyi kontrol etmeli, Esad muhaliflerini desteklemek adına, canlı bombalara ve El Kaide türevlerine fırsat vermemelidir.” diye konuştu.

        "BAŞBAKAN TERCİHİNİ YAPMIŞ, KİMLERLE ELELE KALACAĞININ HABERİNİ VERMİŞTİR"

        AK Parti’nin ismine ‘süreç’ denilen çok tehlikeli ve ibretlik bir ihanet serüveninin içine girdiğini ileri süren Bahçeli, şöyle devam etti: “Bu serüvenin; sabit aktörü bebek katili, değişken faktörü duruma ve gelişmelere göre pozisyon alan çetesi, bağımlı figürü bölücülüğün siyasetteki markası BDP, çok yüzlü figüranı da milli iflasın içine gömülmüş AKP olarak dikkat çekmektedir. AKP-PKK-BDP ve İmralı canisinden müteşekkil bölücü ortaklık, süreç içinde Türk milletini ve Türkiye’yi mahvetmenin plan ve hazırlıklarını son hızla sürdürmektedir. 'Merdiven Stratejisi' ismiyle kavramsallaştırılan AKP-PKK müzakereleri aşama aşama ilerletilmektedir. Bölücülük AKP’nin himayesine alınmış, PKK AKP’nin yanında hizalanmış ve İmralı canisi AKP’nin tepesine binmiştir. Türk milletinin demokratik tercihiyle iktidara gelen AKP, milletimizin ve devletimizin geleceğini bölücü terörle girdiği bahse yatırmıştır. Görünen odur ki, millet varlığı üzerinden parçalanma kumarı oynanmakta, hezeyanlar ve rezillikler peşi sıra birbirini takip etmektedir. Başbakan Erdoğan’ın gerçeklerle, doğrularla ve milli hislerle yolu bir daha çakışmamak üzere ayrılmıştır. Kendisi tercihini yapmış, bundan böyle kimlerle birlikte olacağının, kimlerle elele kalacağının haberini bizzat vermiştir."

        Başbakan Erdoğan’ın Slovakya dönüşünde anayasa yapımını kast ederek, “BDP’yle 330’u bulabilmek adına müşterek adımlar atabiliriz.” diye konuştuğuna dikkat çeken Bahçeli, “Böylelikle, perde gerisinde süren pazarlıkların neye yönelik olduğu ve neyi amaçladığı biraz daha netleşmiştir. Başbakan Erdoğan İmralı canisinin dayatmaları eşliğinde, PKK’nın fason imalatı, yan ürünü olan, üstelik kendisinin Doğu ve Güneydoğu’nun CHP’si olarak tasvirini yaptığı BDP’yi yanına alarak Türk milletine ve Türklüğe sanki savaş ilan etmiş gibidir. Kendisinin bu beyanatı öyle önemli, bu çıkışı öylesine kritiktir ki, her şey netleşmiş, tüm şüpheler sonunda açıklığa kavuşmuştur. Türkiye’nin geleceği, Türk milletinin varlığı PKK’ya bağlanmış, PKK’ya dayandırılmıştır. Anlaşıldığı kadarıyla, AKP’yle PKK anayasa değişikliği konusunda bir araya gelmiş, aralarındaki son anlaşmazlıkları da giderme telaşına kapılmışlardır. İmralı süreci isimli kısa metrajlı ihanet filminde; Başbakan Erdoğan’ın başrol arkadaşları teröristbaşı ve örgütü, yönetmen ABD, makyajcı AB, dublör BDP, set dekoratörü CHP, montajcı Peşmerge, kameraman sözde aydınlar, ses tasarımcıları da bazı eski sinema artistleri olarak yerini almıştır.” şeklinde konuştu.

        “BAŞBAKAN, BAŞKANLIK ÜMİDİNİ İMRALI CANİSİNE BAĞLADI”
        
        Başbakan Erdoğan’ın, başkanlık sisteminin ağırlıklı olduğu yeni anayasa hazırlığı paralelinde kafasının içindekileri bir bir döktüğünü dile getiren Bahçeli, “TBMM’nde eksik kalan milletvekili sayısını BDP’ye tamamlayacak ve kuvvetle muhtemel Türkiye’yi referanduma götürmekten geri durmayacaktır. Görünen odur ki; Türk milleti önümüzdeki süreçte varlığını, birliğini ve hayat haklarını oylamak durumunda kalacaktır. Başbakan Erdoğan başkan olabilmek için İmralı canisine ve bölücü terör örgütüne her şeyi peşkeş çekmeye karar vermiş gibidir. Al gülüm, ver gülümle gidecek olan süreç içinde, AKP-PKK ve teröristbaşı dışında hiç kimse memnun olmayacak, hiç kimsenin beklentisi önemsenmeyecektir. Başbakan Erdoğan’ın BDP’ye, yani PKK’ya uzattığı zeytin dalı anında ilgi ve hevesle karşılanmıştır. Başbakan’ın hedefleri bölücü terör taraflarını rahatsız etmemiş, bilakis onlarda el altından yaptıkları pazarlıkları alelacele Başbakan’ın önüne koymuşlardır. Başbakan Erdoğan, başkanlık ümidini İmralı canisine bağlamış, bunun karşılığında vermeyeceği hiçbir ödünün olmayacağını göstermiştir.” dedi.

        "HAKKÂRİ’DE PKK’LILARLA SARMAŞ DOLAŞ OLUNMASI NEYSE, İMRALI CANİSİ İLE ÇÖZÜM ARAMAK DA ODUR"

        Başbakan Erdoğan ve hükümetin şehitler verilirken dahi PKK’yla diyalog ve görüşme zeminini hiç bırakmadığını dile getiren Bahçeli, "Bu zihniyetin şimdi kalkıp İmralı seferine çıkmak için kapı aşındıran ve ısrar eden BDP’ye yönelik olarak; ‘dağdaki teröristlerle kucaklaşan adaya gidemez, hassasiyete darbe vuran aracı olamaz, uygun görülenlere görüşme izni verilir’ demesi abesle iştigaldir. Eğer PKK’yla görüşenlere, militanlara kucak açanlara ambargo konulacaksa, Başbakan Erdoğan’ın insan içine çıkacak yüzü bile olamayacaktır. Başbakan kimi kandırmaktadır? BDP’yle köşe kapmaca oynamasının, yalandan manevralar yapmasının inandırıcı olacağını mı düşünmektedir? Geçtiğimiz yılın Ağustos ayında BDP’li bir grup milletvekilinin Hakkâri’de PKK’lılarla sarmaş dolaş olması neyse Başbakan ve partisinin İmralı canisiyle çözüm ve barış adı altında bir araya gelmesi odur. Aralarında hiçbir fark yoktur.” diye konuştu.
Editör: TE Bilisim