Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, ana dilde savunma hakkına onay veren Cumhurbaşkanı Gül'e ihtarname çekti.

Cumhurbaşkanı Gül'ün AKP'nin bölücülük değirmenine can suyu taşıdığını söyleyen Büyükataman, tarihi örnekler ışığında Gül'e Türkçe dersi verdi.

Büyükataman'ın açıklaması şöyle:

GÜL BÖLÜCÜLÜK DEĞİRMENİNE CAN SUYU TAŞIYOR

Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, göreve geldiği günden bu yana Türkiye’yi değiştirmeye, dönüştürmeye çalışan ve PKK taleplerine yasal dayanaklar oluşturan AKP iktidarının bölücülük değirmenine can suyu taşımaktadır.

GÜL, TÜRK MİLLETİNİN GÖZÜNDE İTİBAR KAYBETTİ

Cumhurbaşkanı Gül, son olarak, milleti bir arada tutan en önemli öğelerden birinin, yani dil birliğinin bozulmasına öncülük edecekolan ana dilde savunma hakkını getiren yasayı da onaylamış ve Türk milletinin gözündeki birleştirici ve bütünleştirici vasfını tamamen yitirmiştir.

BÜYÜKATAMAN'DAN TÜRKÇE DERSİ

Bahsi geçen ana, anne demek olan ana değil; “Temel, asıl, esas” anlamına gelen anadır. Ana dil ise anneden öğrenilen dil demek değildir. Ana dil; “Kendisinden başka diller veya lehçeler türemiş olan dil”dir.

Atatürk’ün fikir babam dediği ve fikirleri Cumhuriyetin sosyolojik alt yapısına temel teşkil eden büyük düşünür Ziya Gökalp aynen şöyle seslenmektedir;

Türklüğün bir ili var

Ve yalnız bir dili var.

Başka bir dil var diyenin

Başka bir emeli var!

Montrö Sözleşmesinin önemi... Montrö Sözleşmesinin önemi...

Dil birliği, bir milletin olmazsa olmazlarındandır. Aynı dili konuşmayan insanlar aynı düşünce sistemine sahip değildirler; çünkü insan önce düşünür, sonra konuşur ve ardında da yapar. Dil birliği kurmayan insanları ortak duygu ve düşünce sisteminde toplamak mümkün değildir. Bu insanlar bir araya geldiklerinde, yapay bir millet olurlar ve belli bir zaman sonra da dağılıp giderler.

Dilin toplayıcı, kucaklayıcı ve kaynaştırıcı özelliğini fark eden Karamanoğlu Mehmet Bey’in, 13 Mayıs 1277 tarihinde, “Bugünden sonra divanda, dergâhta, bargâhta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka bir dil kullanılmaması “ sözleriyle verdiği buyruk, yalnız o dönem yaşayanlara değil, kendisinden asırlar sonra yaşayacak olan düşünür, şair, yazar, ilim ve devlet adamlarına da rehber olmuştur.

II. Meşrutiyet Devri Osmanlı Mebuslar Meclisinde, Hakkâri milletvekili Taha Efendi, kanunların mahalli dillere tercüme yoluyla duyurulması isteğine karşı çıkarak ,”Bunu ben deniz Kürt olduğum halde, teklif etmem.” demiştir.

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği gibi; Türk milleti geçirdiği sonsuz felaketler içinde ahlakını, göreneklerini, anılarını, çıkarlarını kısacası; bugün kendisini millet yapan her niteliğinin, dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk Dili, Türk ulusunun yüreğidir, beynidir.”

Ana dilde savunma hakkından söz edenler, Türk milletinin bağrına ve beynine hançer saplamak suretiyle onu parçalamak, dağıtmak ve yok etmek isteyenlerdir. Bu vesileyle ortak tarih şuurunu, yani milli hafızayı ortadan kaldırmayı amaçlamaktadırlar. Ayrı ve yapay bir dil konuşanların milli bağlılık hissinin de zayıflayacağı düşünülürse, aziz milletimizi ilerleyen süreçte daha karanlık ve kasvetli günlerin beklediğini söylemek mümkündür. Lakin her ne şartta olursa olsun, her ne pahasına olursa olsun Milliyetçi Hareket Partisi bu tür ihanet projelerinin ve bölücülük heveslilerinin karşında olmaya devam edecektir.

Editör: TE Bilisim