Metin Külünk: Geri Kabul Anlaşması iptal edilmeli, Türkiye Avrupa'nın göçmen parkı değildir Metin Külünk: Geri Kabul Anlaşması iptal edilmeli, Türkiye Avrupa'nın göçmen parkı değildir
 Sizi gidi beslenen, fonlanan, yemlenen, kürtçü, ırkçı kafatasçılar.
Siz yakın geçmişte, bugün adlarına öttüğünüz takıma göreviniz gereği irticacı diye saldırmıyor muydunuz? Adlarına öttüğünüz takım daha dün şeriatçı , siz de o gün göreviniz gereği irtica baykuşu değil miydiniz? Yarın kime yönelecek saldırılarınız? Bu milleti kobay mı sanıyorsunuz? İhaleyi kimden aldınız? MHP şehitlerin ideallerinden, manevi mirasından besleniyor. Siz hangi fondan yemden nemalanıyor, besleniyorsunuz? Arpanız fazla geldi, sesiniz çatal dilinizden dolayı fazla çıkıyor. Sizi gidi kürtçü, faşist, ırkçılar. Yarın bu ülkede mezhep ameliyatı ve başka ameliyatlar var mıdır? Sıra hangi etnik kimlik ve aidiyettedir? Sizi gidi acemi toplum mühendisi, stajyer doktorlar. Gizlediğiniz hançer ve mızrak çuvala sığmıyor. ABD’liler Amerikan kimliği ile gurur duyarken, Almanya Alman, Fransa Fransız, İngiltere İngiliz, Japonya Japon, kimliklerini baş tacı ederken, bu ülkenin insanlarının tümünün milli kimliği olan Türklük niçin itiliyor kakılıyor? Niçin anayasadan çıkarılıyor? Buna ülkücülerden başka itiraz edecek yüksek sesleri duymak ve alkışlamak istiyoruz. Bu ülke kuruluşunun üzerinden nerede ise bir asır geçmesine rağmen kimlik tartışmasına yöneticiler eliyle layık görülmesi son derece hüzün verici değil midir? Sahi Türk olmak kime hangi imtiyazı sağlamıştır? Darbelerin en büyük mağduru ülkücülerdir. Bu darbe yargılamaları süratle bitirilmeli, suçlular cezalarını çekmelidir. Açılıma karşı çıkanları darbecilerle beraber anmak, onları suçlamak kuru iftira ve aşağılık milliyetsiz kinin kusulmasıdır. Darbeler üzerinden sanal bir suçlama ile ülkücülere saldırmak güneşi balçıkla sıvamaktır. Bu hezeyan ve teşebbüs geri tepecek ve ikinci Habur açılımı da vicdanlara toslayacaktır. Türk devleti sonsuza kadar Türk kalacaktır. Asker ve bebek katilleri ile görüşmeye diyecek bir şeyleri olmayanların İlker Başbuğ'un ziyaretine laf söylemeleri son derece manidar ve ağır bir hüzünlü travmadır. Bu ülkede vicdanların sesi en az cüzdanlar kadar çıkmazsa aşağılanmaya, zillete mecbur ve mahkum oluruz. Dün şiir üzerinden mahkumiyet, siyasi rant olarak iyi pirim yapmıştı. Başörtüsü konusu epeyce, sürece siyasi hayat vermişti. Bugün de darbeler üzerinden ucuz kahramanlıklar siyasetin humuslu toprağı olmuştur. Askerler de bu ülkenin askerleridir. Darbeciler yargılansın ama ordumuz yaralanmasın. Öcalan idam edilsin var mısınız? Orası peygamber ocağıdır ve bu ocak 2500 yıldır vardır. AKP, imralı koalisyonu ve açılım korosu yarın olmayacak ama ordu daha binlerce yıl yaşayacaktır. Bu ülkeden çok gazete, gazeteci, parti ve parti yöneticisi gelip geçecek ama bu millet ve onun ordusu ebediyen yaşayacaktır. Herkesin ağzından çıkanı kulağının duyması gerekir. Bu ülkenin ekmeğini yiyen, suyunu içen, havasını teneffüs eden herkes sorumlu davranmak zorundadır. Eli kalem tutan, ağzı laf eden bunda becerisi olan kalemini fitnenin, ayrışmanın, ötekileşmenin silahı, hançeri olarak kullanmamalıdır. Her projeye bir bedelle yazı yazan besleme, fonlanma dönemi bu ülkede kapanmalıdır. Bugün yemlenenler, beslenenler yarın zaman aşımı dolunca o istihbarat servisleri tarafından arşivler açılarak teşhir ediliyor. Torunlarınız bile yarın mezarınıza gelmezler, lanetlenirsiniz. Üç beş kuruş için beşinci kol görevi gibi tetikçilik yapmaya değer mi? Bu ülkede bugün yabancı ülkeler adına çalışan gazeteciler, işadamları, yazarlar olduğu iddiaları ayyuka çıkmıştır? Gerçekten bu beşinci kol görevliler kimlerdir? Bunu bilmek zorundayız ama bizler Türk milliyetçileri onları yüzlerinden ötüşlerinden tanıyoruz? Bu ülke yol geçen hanı değildir. Türk devleti ve bu necip millet er geç bunun cevabını ve hesabını soracaktır. Bu ülke; devletiyle, milletiyle Cumhuriyetin kuruluş paradigmalarını değiştirmeye yönelik her yönlü psikolojik harekata ve tasfiyeye muhataptır. Her konuda olduğu gibi ülkenin yöneticilerinin kırmızı çizgileri olmazsa olmazları olmalıdır. Akşam ak, sabah kara ve tutarsız tavırlar akıl tutulması zafiyet göstergesi değil midir? Bu ülkenin devleti ve milleti ile tartışılamayacak değerleri olmalıdır. Ama bu ülke her ilkesini ve her türlü birikimini tartışıyor. U dönüşler, zikzaklar kafa karıştırıyor; sahi bu ülkede neler oluyor? Bunları normal karşılayacak bir insan var mıdır? Herkesi kendi doğrularına ülke gerçeklerine sahip çıkmaya, ülkenin geleceği ile ilgilenmeye davet ediyorum. Kendi geleceğimiz ülkenin geleceği içerisinde bir anlam ifade eder. Yıllarca bu açılımı savunan o suratları irtica yaygaracası simsarı, tellalı olarak basından televizyon ekranlarından tanıyoruz. Yıllarca bu entel dantel, liboş godoşları izledik. Bu takım masum Müslüman kızları başörtüsünden dolayı ağlatan baskıcı, jakoben, Atatürk üzerinden onu istismar eden ve bugün de maskeleri indirerek Atatürk ve onun değerlerine ihanet eden sahtekarlardır. Onların ilkeleri, doğruları, kıbleleri konjektürel güçlerdir. Onlar milleti canından bezdiren muhafazakar insanlara hayatı dar eden dayatmacı darbecilerle beraberlerdir. Bu gelişmeler hayra alamet değildir. Ülke bu konjönktürel davranış sahibi iki yüzden çok yüzlü yanar dönerlere teslim edilip yönlendirilemez. Çünkü bu kılavuzlar karga familyasındandır. Bu kişilere itibar edilirse geleceğimiz karanlıktır. Düne kadar yıllarca siyasal iktidarla irtica kanlı davalısı olan köşelerinden serbest atışla her türlü isnat, karalama yapan bu medya mensuplarını AKP ile aynı çizgiye ve aynı dili konuşturan hangi güçtür? Hangi bilmediğimiz gerçekler bu birlikteliği sağlamıştır? Bunları bilmek bu ülkenin insanları olarak hakkımız değil midir?

Allah Türk milletini yediden yetmişe kardeş, sırdaş, birlik, bütünlük içerisinde korusun ve yüceltsin.

 

Editör: TE Bilisim