Yüce Türk milleti ve asil çocuklarına Yüce Türk milleti ve asil çocuklarına
 Sözcü gazetesi çok okunan yazarlarından biri olan Yılmaz Özdil PKK Terör örgütünün G.Doğu'da Güvenlik güçlerine karşı kullandığı Zırh delici Zagros silahını PKK gibi bir örgütünün üretmesinin tuhaflığına dikkat çekerek Türkiye'nin hala neden G3'leri kullandığını sordu..

Çok okunan sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil PKK Terör örgütünün G.Doğu'da Güvenlik güçlerine karşı kullandığı Zırh delici Zagros silahını PKK gibi bir örgütünün üretmesinin tuhaflığına dikkat çekerek Türkiye'nin hala neden G3'leri kullandığını sordu..  İki şehit. Bir şehit. Ertesi gün üç şehit. Henüz onları toprağa bile vermeden beş şehit daha. * Her gün. * Zagros adı verilen uzun namlulu, dürbünlü keskin nişancı tüfeğiyle vuruyorlar. İki bin metre etkin menzili var, çok güçlü, bin 300 metreden tetiğe basıyorlar, çelik yeleği delip geçiyor. * Nerden çıktı bu zagros derseniz? Sayın basınımız izah ediyor. “Teröristlerin el yapımı zagros tüfeği, 12.7 milimetre çapında uçaksavar mermisi atıyor, atış mekanizması Kanas suikast silahından, namlusu Doçka’dan alınarak üretiliyor.” * Bu haberi okuyanlar ister istemez ne düşünüyor? Vay be, teröristler keskin nişancı tüfeği icat etmiş! * Çünkü sayın basınımız lütfedip düşünmüyor… Böylesine etkili bir silahı icat etmek bu kadar kolaysa, biz niye hâlâ tırışkadan G3’leri kullanıyoruz? Pkk’nın el becerisiyle hallediverdiği teknoloji harikası silahı, koskoca Türkiye Cumhuriyeti akıl edemiyor mu? * Birincisi… Kanas diye bir silah yok, o silahın ismi Dragunov… Rusça Dragunov kelimesine dilimiz dönmediği için, Türkçe “keskin nişancı silahı” denildi. Keskin nişancı silahının başharfleri, kısaca KNS’ye çevrildi. KNS’yi de kanas diye okuyup, sanki markaymış gibi kanas diye uydurdular, senelerdir öyle gidiyor. Genelkurmay bile kanas diyor! * İkincisi… Kanas tabir ettiğimiz tüfek, 7.62 milimetre çapındadır. Doçka ise 12.7 milimetredir. Sanayi sitesinde Mercedes kasaya Tofaş motor monte etmeye benzer. Şekil olarak sırıtmaz ama, netice alamazsın. Kanas’ın atım yatağı, uçaksavar mermisinin basıncına dayanamaz. Atış yapsan bile, keskin hedef vurabilmen imkansızdır. Sıfırlama yapamazsın. * Üçüncüsü… Zagros denilen silahta şarjör yok, şarjör yuvası yok, kıçtan dolduruluyor, her seferinde tek atış yapılıyor. Kundağın her iki tarafında, Doçka namlusundan farklı olarak, yedişer adet delik var, gaz tahliyesi ve soğutmaya yarıyor. Metal dipçik, kauçukla kaplanmış. İyi güzel de… İsabet yüzdesi bu denli yüksek, bu kalitede bir silah, bu hassasiyette, el tezgahında üretilebilir mi? Hangi hammaddeyle, hangi teknik malzemeyle, hangi mühendisle becerdiler bu işi? Diyelim ki, becerdiler… Seri üretimini nasıl yaptılar birader? * Peki nedir? * Zagros diye bi icat yoktur. Kanas-Doçka palavradır. El yapımı falan değildir. * BFG-50A’dır. Amerikan malıdır. * Merkezi Florida’da bulunan Serbu Firearms şirketi tarafından üretiliyor. Protitipi 2002’de ortaya çıktı. 2011’den beri satılıyor. Amerikan ordusu kullanıyor. AB üyesi ülkelere ihraç ediliyor. * Amerikalı paralı askerlerden oluşan özel güvenlik şirketi Blackwater’ın en sevdiği silahların başında geliyor. Eski adıyla Blackwater, yeni adıyla Akademi, Irak’ta bu silahı kullanıyordu. * Suriye’de Işid’e karşı görev yapan Blackwater elemanlarıyla, PYD-PKK’nın cankuş olduğu… Bu silahın Kobani’de kullanıldığı biliniyor. * Az personelle, az riskle, çok zarar verdiren bu silah… İlk kez 2012 senesinde Pkk’lıların elinde görüldü. Kandil’de bu silahla poz verdiler, basına servis ettiler. “Zagros tüfeği” dediler. Bizim sayın basınımız da hiç tereddüt etmeden, hiç düşünmeden üstüne atladı. O günden itibaren “el yapımı zagros tüfeği” diye yazılmaya başlandı. * 2013 senesinde Pkk’lılar Kobani’ye konuşlandı. * Asrın liderimiz ve sayın hükümetimiz, Kobani’nin PYD kontrolüne geçmesi için adeta elinden geleni yaptı, kapılarımızı açtı. Takvimde başka gün yokmuş gibi tam 29 Ekim’de, cumhuriyet bayramımızda, peşmerge güçleri topuyla tüfeğiyle topraklarımıza girdi, havayi fişek fırlata fırlata, halay çeke çeke, resmi geçit yapar gibi Kobani’ye geçti. * Arazi şartlarına alışık olan, şehir savaşını bilmeyen pkk militanları, Kobani’de idman yaptı. Teorik-taktik eğitim aldı. Gerçek şartlarda uyguladı. Şehir savaşını öğrendi. Göğüs göğüse çarpışmaktansa, hendekler kazmayı, her sokağı, her evi patlayıcıyla tuzaklamayı… BFG-50A’yla az personelle, az riskle, çok zarar verdirmeyi öğrendi. * (Bir bacanın deliğine, veya kiremitlerin altına, veya perdenin arkasına kamufle oluyor, 800 metreden 900 metreden tetiğe basıyor, hedefini vuruyor, kaçıyor, duvarları delinmiş koridorlar sayesinde koşarak yan binaya, oradan öbür binaya, oradan öbür binaya geçiyor… 800-900 metreden ateş edilen yeri tesadüfen tespit etsen bile, istersen tankla vur, binayı yık, artık orada kimse bulunmuyor.) * Kobani’de öğrendiler… Sur’da Cizre’de Silopi’de uyguluyorlar. * Stratejik ortağımızdan (!) aldıkları silahı, bize karşı kullanıyorlar. * Ve, sayın gerizekalı basınımız hâlâ yazıyor, “el yapımı zagros” filan. * Maalesef iddia ediyorum… Amerikalılar pkk’ya savaş uçağı bile verse, bizim basın izah eder, “el yapımı F16’yla saldırdılar sayın seyirciler…” Yılmaz Özdil – Sözcü.com.tr


Editör: TE Bilisim