İskeçe Festivali'ne Türkiye'den giderek katılanlar ne eğlenmiştir ama!!! İskeçe Festivali'ne Türkiye'den giderek katılanlar ne eğlenmiştir ama!!!
17 Şubat 1993’de şüpheli uçak kazası sonucu hayatını kaybeden, dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’in dosyasında 20 yıllık zaman aşımı süresi doldu. Bitlis’in oğlu Tarık Bitlis, babasının davasıyla ilgili herhangi bir yere artık başvuru yapmayacağını belirterek, “Bugün babamın ölümüyle ilgili davanın hukuki yönü bitti. Ama Türk halkı, Türk kamuoyu bu davanın takipçisi olacaktır. Tek güvencem bu. Bundan sonra hukuki olarak başka bir şey yapmayacağım.” dedi.

Bundan sonra asıl bu davayla ilgili kuruluşların tavırları ve yaşanan sürecin kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini belirten Tarık Bitlis, “Çünkü bugüne kadar geldiğimiz noktada 20 senedir bir takım kurumsal yapılar bu konuda suskun kaldığı sürece zaten bir şey olmayacaktır. Ben inanıyorum, önümüzdeki yıllarda Türk halkı bunun hesabını soracaktır.” diye konuştu.

Bitlis, Nasrettin Hoca Kültür Merkezi tarafından düzenlenen ‘Eşref Bitlis’i Anma’ programına katılmak için geldiği Eskişehir’de, gazetecilerin babasının ölümüne ilişkin davayla ilgili sorularını cevaplandırdı. Vatandaş olarak bu konun takipçisinin Türk kamuoyu ile birlikte olabileceğine inandığını kaydeden Tarık Bitlis, o yüzden babasının davasıyla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne veya bu tür yerlere gitmek gibi bir isteği ve yorumunun olmadığını kaydetti.

“Davada, 20 yıldır küçük bir gelişmenin dahi olmamasını şuna bağlıyorum.” diyen Tarık Bitlis, şöyle devam etti: “Özellikle 1993’teki olaylar soruşturulurken o zamanın sorumlu mekanizmaları, sistemleri şu anda halen devam ediyor. Günümüzde de baktığımız zaman aydınlatılamayan ya da kamuoyu ile paylaşılamayan bir yığın olay var. Bu anlamda değişen bir şey yok. Olay hakkındaki dosyayı tekrar açmak demek konuyu aydınlatmakla eş değer olmuyor. Sistem maalesef bunu bir yerde engelliyor.”

Babasının ölümünde ise şu yaklaşımı savunduğunun altını çizen Tarık Bitlis, şöyle dedi: “Biri iki kuruluşun parmağı, kim nasıl, böyle teknik detaylarından ziyade şuna dikkati çekmek istiyorum. Mevcut sistemdeki bozukluklar, bu tür olayların hep karanlıkta kalmasını sağlıyor. Bir örnek vereceğim. Siz düşünebiliyor musunuz 20 sene evvel olmuş bir olayın fotoğraflardan incelenebileceğini. Siz düşünebiliyor musunuz böyle bir olayda emniyet ya da MİT’in savcılığa yazdığı yazıda o konuyla ilgili hiçbir araştırma ya da kayıt bulunmadığını. Siz düşünebiliyor musunuz o tarihte bu tür olaylarda hep dış mihraklardan bahsediliyor değil mi? Şu anda bahsediliyor değil mi? Türkiye'de her halde ilk defa olmuştur. Silahlı Kuvvetler'de bir general o dış mihrakların yaptığını belgeliyor. Rapor haline getiriyor ve ilgili makamlara sunuyor. Bu aşamada halen şu günde izliyoruz ki ‘dış mihraklar’ birisi bunu ifade ediyor. Arkasından belli olmayan ve şüpheli bir şekilde öldürülüyor.”

Bu süreç içerisinde, Türkiye’deki konuyla ilgili gerek emniyet, gerek TSK, gerek MİT’in bu konudaki tutum ve davranışlarına bir bakılması gerektiğini vurgulayan Bitlis, “O zaman bakıp, Genelkurmay Başkanı 15 dakika veya yarım saat sonra diyor ki ‘buzlanmadır.’ Arkasından, bugün MİT ve emniyet diyor ki ‘Biz o konuda hiç bir yazışma yapmadık.’ Ama aynı MİT, sistemin aynı araçları, Ergenekon’un ikincisi sırasına şırak diye oturtabiliyorlar. Bugün de sorgulanmıyor. Bunu kim yaptı, kim oturtturdu. Niye oturttu. Yani benim vurgulamak istediğim; bu davayla ilgili soruşturulacak olan en önemli şey, sistemdeki bu kurumsal yapıları yöneten insanlarla görüşmek. Ha bunlar ‘biz bir şey bilmiyoruz’ dediği zaman bunları kamuoyuna deşifre etmek lazım. Zamanın MİT müsteşarı, genelkurmay başkanı, bu konuyla ilgili hiçbir şey bilmiyorsa bunu kamuoyuyla paylaşmak lazım. Genelkurmay Başkanı Jandarma Genel Komutanı'nın uçağına olan tacizden dolayı hiçbir işlem yapılmamışsa bunu kamuoyuyla paylaşmak lazım. Çünkü buna benzer olaylar, bugün de devam ediyor. Belki bu davanın paylaşılacak en önemli yanı da budur.” şeklinde konuştu.



Editör: TE Bilisim