Allah, “Aklını kullan” diyor biz hangi İslam'ın davasındayız? Allah, “Aklını kullan” diyor biz hangi İslam'ın davasındayız?

“Ülkemiz nüfusunun 25 milyonu 12 yaşın altında...
Cizvit papazları diyorlar ki, “çocuklarınızı 7 yaşına kadar bize verin sonrası sizin olsun.”
...
Çocuk edebiyatımız yok!
Milli çizgifilmlerimiz/internet oyunlarımız yok!
Milli oyunda üretemiyoruz!

İnformal eğitimde/hayat boyu öğrenme de değerlerimize uygun kodlamamız yok çocuklarımıza. Batının alışkanlıklarınca-markalarınca kuşatıldık.
1864 te İngiliz sömürge bakanı Glagstone demişti ki; ‘Kafir Türkleri ancak, diyalog-hoşgörü metoduyla altedebiliriz. Onları hristiyanlar gibi yaşar hale dönüştürmeliyiz.’”

Önemli yerlerin okumasını teyiden yüksek sesle yeniden yapıyordu Ertuğrul. 

“Yani...Önümüzdeki 10 yılı şimdiden programlıyamaz isek:
Deistlik,ensest, lgbti, uyuşturucu gibi aşağılık davranışlar/alışkanlıklar toplumumuzu felakete sürükleyecektir. Akılsızlık ve Allahsızlık ahlaksızlığa ortam sunar.
Gündemlerimiz magazinle, laylaylomla, politize laklaklarla ve sahte din bezirganlarıyla iyice iğdiş edilmektedir.
Bütün bunlarla ilgili Elhamdülillah çözüm önerilerimiz  i Ben Ertuğrul ve iyilik takımızca somut olarak hazırladık.Lakin kimse olan bitenin farkında olmadığı için de feveranımıza kulak vermemektedir. Sanırım birileri bizi çocuk olarak gördüğünden olsa gerek xiddiye almamaktadır. Bireysel teveccühler eyvallah bizleri ziyade etmektedir.
Üniversitelerimiz başta olmak üzere hiçbir devlet kurumuna işin önemini uzunca zamandır anlatamıyorum
Makam-mevki-ikbal ihtirası içindeki müsseselerimizi temsil eden zevatlar bu meseleyi önemsiyememekte/kavrayamamaktadırlar.
Şimdiki yozlaşmayı görmezden gelmek geleceğin karanlığında gözlerimizi açmamız demektir ki...Bu da iş işten geçmiş demektir.

İlim, kültür, sanat, edebiyat ve ahlak ile donatılmış milli ve yerli değerlere haiz dindar bir nesil için;
1- Manyetik alan
2- Frekans
3- Moleküler yapı
İşte bu 3 konu için...Haydi müslümanlar laboratuvarlara diyebilmeliyiz!
Yoksa! Yaşayanlar için...Doğacak çocuklarımız için...Torunlarımız için “gelecek yok!”
Ha bu arada elbette Allah nurunu bizsiz de tamamlar. Gerektiğinde bir başka topluluğu hidayetlendirir.
Biz kendi kulluğunuzun derdine düşelim.
Bakınız, kardeşlerimizin bir kısmı “zulüm 1453 te başladı” diyor. Bir kısmı da “Lut Kavminin çocuklarıyız” diyorlar. 
Düşman artık kendi kardeşlerimizden teşekkül etmeye başladı. Traji-komik olarak namazında niyazında vatan hainlerimiz bile oluşmaya başladı. Aslında Pensilvanyalı kuduruklar bizlere ibret olmalı. 
Eyyamcı başka yapılarda alacakları 3-5 kuruş komisyon için bilumum şaklabanlıkta herkesle işbirliğine hazırlar.
4-İlim
5- Kültür
6- Sanat
7-Edebiyat
8- Ahlak konusunda ise ahvalimiz malum; pür melal!
Öyle ebru sanatıydı, karpuz kabuğu festivaliydi gibi cacıktan mevzularla gerçeği örtemeyiz.
9- Milli çocuk edebiyatı
10- Milli çizgi filmler
11- Milli oyuncak ile çocuklarımıza ulaşamazsak...Kendi inanç ve değerlerimizle kodlayamazsak...Her yeri imam hatip yapsak ta...Herkesi hafız yapsak ta nafile.
Ben Ertuğrul olarak konunun önemine dair olarak diyorum ki, vaziyet cidden kötü...İyi gibi gösterenlerse...Tuzları kurular! Ya da maksatları başka mahfillerin adamları olanlar!
12- Uyuşturucu
13- Ensest
14- Lgbti
15- Deistlik
16- Terör
17- Cehalet
18- Bilumum ahlaksızlık çürütüyor bütün toplum katmanlarını.
Çare topyekün kültürel seferberlik...Her konuda seferberlik. Leşi, domuz etini besmele ile yemek onu helalleştirmez. Kemalist şirk düzeni islam sosuyla meşrulaşamaz.
19- Akılsızlık
20- Allahsızlık
21- Ahlaksızlık...
Sonumuzu getirecek...
Belki savaşlar görmeyeceğiz. Soluk alıp vermelerimiz sürecek. Lakin başkalaşarak biteceğiz. İstavrozlar çıkartacak neslimiz. İnanmazlık edilemez bu tespitlerimize...
Noel kutlayan, cadılar bayramlarını eda edenler sarıverdi sosyal çevrelerimizi de. Bilgisayarlar bilgi saymıyorlar. Sereserpe sahillere uzanan nene hatunların kızları, hem de çanakkale sahillerinde...Nasıl bir neslin anneleri olacaklar?
Kadın toplumun, cemiyetin mayası- şifresi hükmündedir. O bozuldu mu toplum da bozulur! 
Okullar...Sokakları şehirlerimizin, bizden azar azar kopartılan azgınlaşmış nefisleriyle azgınlık yapan çocuklarımızla doldu.
Düşmana ne hacet? Yeni düşmanlarımız, 15 lik çanakkale’ de şehit olanların, çanak antenlerin etkisiyle İngilizleşen 15 lik torunları...

 *
Mehmet Akif, Babanzade...Bir de Bediüzzamanın adı geçer, müterake yıllarını yaşayan İstanbul’un ilk İngilizleşme ameliyesini yaşadığı günlerde Galata Limanındaki sohbetin aktörlerinden olarak. Çanakkale’ yi geçmiştir İngiliz. Geride yüzbinlerce şehidimize mal olarak. Yıkılan yuvalar, sönen ocakların adı yoktur yiten vatanın karşısında. 
İngiliz İstanbul’dadır. Sinema salonlarıyla, plaj kültürüyle...Hem de ilk Nataşa salgınıyla, Beyaz Ruslarla. Gençlerimiz fuhuş, uyuşturucu ve alkolün tehdidindedir. Onun içindir ki tedirgin aydınlarımız Yeşilay derler, mücadele adına. 
İngilizler ve müttefikleri, 5 yıl sonrasında  geçip giderken afetleriyle İstanbuldan...aslında Konstantinipolleşmenin tohumlarını atmışlardır. Artık Hristiyanlar gibi yaşayacak Müslümanlar devri başlamıştır. İnkılaplar, devrimler...derken; suflileşmenin, müptezelleşmenin...hadi bir nev-i islamizasyonun ilk evreleridir yaşanılan günler. 
Bizse izmlere odaklanmışızdır...
Mustafa Kamal, İnönü...Takrir-i sükun filan...Muasırlaşıyoruzdur gayrı...
Tırtıldan, kozaya ordan kelebeğe dönüşeceğimizi umar dururuz yıllardır...
 Bıdı bıdıyla kavgayla geçen onca yıl...dedeleri, babaları, çocukları, torunları öğüten berbat yıllar!
Akılsızlık ve hazımsızlık yılları.
Ardından Allahsızlık...Elbette ki kaçınılmaz sonuç; ahlaksızlık...Biraz solcu, biraz muhafazakar, gerekirse islamcı ama...illa ki harami yıllar!
Asker, aydın, siyasetçi...batının işbirlikçileri içine ederler memleketin...hem yaşanılan yılların...ve dahi o günlerin uzantısı bugünlerin...bu kafayla da elbette yarınların...Bir de din bezirganları!
...
Netice:
Çocuk ve gençlik edebiyatında yokuz...Ülkemizde basılan kitapların %90 ı tercüme...telif eser ortaya koyamıyoruz Çünkü 250 kelimeyle mezunlar üretiyor, test ile tost arasındaki eğitim sistemimiz. Ha bir de Fetö’yü üretti gezizekalı eğitim anlayışımız. Üniversitelerimizde ki intihalli hocalar mevcudun 3/2 si. Halkın okuduğu gazetesinin adı bile, bağışlayın... AMK!
...
22 ayrı çocuklara yönelik yayın yapan tv kanallarının hepsi kanalizasyon; pagan kültürü pompalanmakta...Akaidleri talan edilmekte Asımın neslinin...
Yetişkin kanalları...Millete namahreme nasıl göz koyacağıyla ilgili taktikler öğretmekte. Efendi görünümlü batının distribütör uşakları apış aralı survivorlarla dezenformasyonun vazgeçilmez markası; Var mısın-yok musun Türkiyem?
Renginin yeşil olduğu iddiasındaki sermaye ingilizce isimli siteler üretiyor yüzme havuzlu. Rezidanslar, plazalar yeni işgal güçleri.
Helal ile Haram kavramları hikaye...yasal olsun yeter diyen bir kafa...Kilise kafalı nesillere odaklanmış kişisel gelişim azmanları. 
...
Barby bebek, adları Fatıma konulmuş kızlarımızın rol modelleri...Kutlu Doğum ile legalleşen doğum günü kavramının tezahürü; bütün liseliler doğum günleri için Mervelerde toplanmışlar. Sex partileri memleketin 93 partisinden daha evla şimdiki gençlik için.
...
Liselerde ensest mağduru gençliğin oranı % 23...
Sigara içenler %86...
Uyuşturucu peynir- ekmek!
Deistlik % 44...
Çinden getirdiğimiz tabletleri Fatih projesi adı altında veletlere dağıtmakla dindar ve ahlaklı nesil yetiştiremeyiz. İmam hatip açtık demekle sadece müteahhitlik vazifesi icra etmiş oluruz.
...
Zulüm 1453 te başladı diyen, çapulcu  dediğimiz gençliğin çığlığını duymak zorundayız.  

*
“Bir kimsenin hidayetine vesile olmak, dünya ve içindeki nimetlerden evladır” diye buyurmuştur; tek önder ve tek liderimiz-efendimiz aleyhisselatü vesselam!
Bunun içindir ki emr-i bil maruf demişizdir, nehy-i anil münker! Yani iyiliğin tavsiyesi ve kötülükle mücadele imani meselemizdir. Elimizle, dilimizle...olmadı kalben buğz ederek kötülüğün reddi temel hassasiyetimizdir. Ki aynı zamanda haksızlığa karşı susmayışımız dilsiz şeytan olmamak içindir.
Bu inanç manzumemiz bizi “İlay-ı Kelimetullah” kapsamlı bir milli mefkurenin kapısına sevketmişizdir ki bu uğurdaki mücadelenizin adı Cihad’dır. İşte bu Cihad ruhunun gereği olarak İstanbul bizim olmuştur. Bu ruhumuzu yitirirsek kendi ellerimizle vereceğiz gerisin geriye İstanbulu eski sahiplerine. Bakın Ayasofya’yı kapatarak ilk alametini verdik ruhsuzluğumuzun. 
Asr suresidir iman coğrafyamızın sınırlarını belirleyen ilkemiz.
Şimdi... ise...
Ümmetin topraklarında şeytani organizasyonlar cirit atmakta. Evlatlarımız...yani Fatihin nesli...okullarımızda “Zulüm 1453’te başladı” diyecek kadar bizans nesline dönüşmekte. Lut kavmini lanetleyen bizlerin nesli LGBTİ isimli gayrı ahlaki bir terör örgütünün elamanlarına dönüşmekteler.
Ensest utancımız... Çocuk tacizleri yüz karamız...
“Recep’le Şaban’ın aşkına Ramazan ne karışır” diyen soysuz müptelalıkların-alışkanlıkların arenası oldu neslimizin günlük yaşamı...
Uyuşturucunun her türü türlü türlü!
Uyuştu kanımız... Takatsiz kaldı imanımız...
...Müşrik yapının nimetleri Allah’ın nimetlerinin önüne geçti. Makam, mevki...Servet, şöhret müptelalığı da cabası...Afetimiz akıbetimiz!
...İslam zaafiyetlerimizin sosu...
Dil alışkanlığı hükmünde şehadetimiz...
...Hristiyanlar gibi yaşar olduk...Çünkü inandığımız şekilde yaşamayınca, yaşadığımız gibi inanır olduk...
...Evlatlarımızla vuruluyoruz...Onlara yüklemlediğimiz batı alışkanlıkları onların yeni amentüsü...
...Neden diyemiyoruz? Sorgulamaktan bile bizarız! Eleştiri getirenlere bile tahammülümüz kalmadı. Allah’ı ve Resulunu hatırlatmak ise malum; gericilik!
...Sustukça, susturulduk! Sustukça yorulduk!
...Tarihin biteviye sahnesinde son 10 yılımız...
25 milyon nüfusumuz 12 yaşının altında.
Bu çocukları kendi değerlerimizle yetiştirdik ne ala!
...Milli Çocuk Edebiyatı...Çizgi filmler-İnternet oyunları-Milli Sinema...Milli oyuncak... Yani informal eğitim!
...
Kızının adını Fatıma koymak bizi kurtarmayacak, Müslüman. Çünkü onun eline Barby bebeği tutuşturan senin. Ona biçtiğin rol model Barby Bebek! 90-60-90 ölçüleri yeterli onun için? Sakın Hz. Meryem’den bahsetme ona. Çünkü o haşa, eskilerin hikayeleri!
Oğlunun adını Muhammed koymakla hiçbirşeyi halledemeyeceğini akletmiyor musun? Onun rol modeli Mus’ab Bin Umeyr değil ki? O nerden bilsin Tarık Bin Ziyad’ı? Sen başka diyarları cennet eylemişsin, gemiler yakıyorsun o diyarlar uğruna kendin farkında değilken, o masum neylesin? Evladını yakıyorsun desem kızar mısın bana? Olsun, Batman bizi kurtarır mı diyorsun? Süperman süper nefesiyle söndürür mü sanıyorsun, ateşi insanlar ve taşlar olan cehennem ateşini?
Aynen gıybet yaparak kardeşinin de etini yiyorsun desem tuhaf bakışlar da atar mısın bana?
Bizi vuran İngilizin kültür kurşunu...Ruhlarımız, akıllarımızı, imanımızı delik deşik ettiler...Ortalıkta salınarak dolaşan yalnızca genç bedenler...Zombileşmiş...
Bak Endülüs’e...Bişi olmaz dediler...Yok oldular...800 yıllık uygarlıktan sonra...Hristiyanları ve Yahudileri dost tutmuşlardı çünkü. Çöküşünü hatırla deden Osmanlının...Onu da kendi değerlerine yabancılaşmış kendi evlatları bitirmediler mi? Kafkasya sürgün ve soykırım gerçekliğinin de arkasında aynı gaflet var.
Neyine güvenirsin genç cumhuriyetinin? Askeri, siyasi, ekonomik açıdan...kıskıvrak batıya bağlı çömezin...Bak nasılda tıkalı/kapalı değişime?
Hoş...
Bir topluluk kendini değiştirmeden Allah onları değiştirmez/dönüştürmez!
Yani:
Ey iman edenler! Bir kez daha iman ediniz!
...Dünyevileşerek yok mu olacağız? Dünyayı da talan ederek...
Ahiret yolunun yolcuları olarak dünyayı ahiretin bir tarlası olarak ekip biçecek miyiz? 
Allah’ın herbir atomunun huzur bulmasını gaye edinerek...
*
BUGÜNLERE NASIL GELDİYSEK YARINLARA DA ÖYLE GİDECEĞİZ BU GİDİŞLE...
“Victor Hugo: ’Bir okul açan bin hapishane kapatır’ demiş. Bizde okullar çoğaldıkça hapishanelere ihtiyaç artıyor. Çünkü manevi temeller üstünde yükselen bir terbiye sistemimiz yok. Yalnız bilgi vermekle ahlaki itiyatlar kazandırılamayacağını düşünmüyoruz. Bütün yükü maarifin zaten çökmüş omuzlarına da yüklemeyelim. Memleketin manevi havasını tazelemek lazım. Pencereleri ardına kadar açalım. Zehirleniyoruz. Kendimizi kaybetmek üzereyiz.” 
 (Peyami Safa, Tercüman, 4 Eylül 1959)”

FEHMİ DEMİRBAĞ

Editör: TE Bilisim