İstanbul Kağıthane Sanayi Mahallesi Gümüşhane Caddesinde kamyon şoförünün yanında seyir halindeyiz. Basamak Sokaktan Şirintepe Mahallesi Mevlana Sokağa taşınıyoruz. Geçmiş bir gün birden karşımızda üç kişinin aniden bir yeni delikanlı olmaya aday çocuğa tekme tokat saldırdıklarına şahit olduk.

Olayı görünce şoförümüzü uyarıp arabayı acil durdurmasını istedim. Hemen dövülen çocuğun yanına koştum. O arada çok fena darbe alan yeni delikanlı olmaya aday çocuk bodruma inen merdivenlerden aşağı çok fena yüz üstü düştü, içim koptu. Dehşete kapıldım. Ya çocuk kafasını aşağıda bir yere çarpmışsa? Çok ağır yaralanma ve hayati tehlike yaşar diye o an bir film gibi gözümün önünden geçti.

Merdivenin başında duran yeni delikanlı olmaya aday çocuğa saldıran çocuğun kaçmaması için kolunu sıkıca tuttum, onu da çekerek bodrumun kapısının önüne aşağı indim. Yerde yatan çocuğu kaldırdım. Bayağı hırpalanmış, darbe almış, rengi bembeyaz olmuş, korkmuş, kıvranıp acı çekiyor. Bereket ucuz kurtarmış, küçük sıyrıklarla bu sokak haydutluğunu az zararla atlatmış olmasına çok sevindim. Elim ayağım sinirden titriyordu. Döveni ve dövüleni ikisinin de elini tuttum yukarı çıktım. Önce saldırıyı yapan çocuğa sordum sorun nedir? Niçin bu çocuğu dövüyorsunuz? Cevap yok. Sonra darbeyi yiyene sordum kim bunlar? Sana niçin vurdular? Cevabı ise ben bunları hiç tanımıyorum abi bana laf atıp saldırdılar. Saldırıyı yapan çocuklara çok kızdım. Bu arada caddede trafik durdu, araçlar korna çalıyordu.

Bir Bulgaristan Türkünün hikayesi! Bir Bulgaristan Türkünün hikayesi!

İstanbul’da her gün yaşadığımız trafik tartışma manzaralarının aktörü olduk. Bu arada tanıdık birileri yanaştı, bana destek vermek istedi. Gelenler çocukların benim yakınım olduğunu sanmışlar, hiç tanımıyorum deyince şaşırdılar. Acı gerçek şu ki o çocuk bizim kendi evladımız, yakınımız olabilir. Ne fark eder? Biz risk alıp müdahale etmezsek bizim çocuğumuz yarın benzer durumda kalsa kim sahip çıkar? Evet, bazen tehlikeli risktir ama bu riskler alınmaz, müdahale edilmezse yarın aynı fedakarlığı başkalarından bekleme hakkınız olur mu?

Aynı günlerde Taksim Tarlabaşı Bulvarında otobüse binerken Kasımpaşa hırsızlık çetesi beni sıkıştırıp soymak istedi. Otobüs yolcularından tanımadığım biri müdahale edip hırsızlarla kavga etti. Ben niçin kavga ettiğini bile sonradan öğrenip mahcup oldum. Çanağımıza doğradığımız kaşığımıza; ektiğim iyilik anında benim hayatımda karşılık buldu. İşte dün Silivri sahilde magandaların katliamı gibi talihsiz olaylar yürek yakar. Mesela o kavgayı görüp seyreden, müdahale etmeyen o kalabalıktakiler Gümüşhane Şiranlı Mertcan Kaya’nın ölümünün yani bir fidanın genç yaşta toprağa düşmesinin vebaline ortak olmadı mı? Keşke birisi bir bıçak darbesi alsa, yaralansa o fidan gibi ölmese. O acılı anne, baba evlat acısı yaşamasa. O kavgayı seyredip evine gidip başını yastığa koyup uyuyabilen insan olmak ne kadar kahredici. O ölen genç sizin kardeşiniz, kuzeniniz, evladınız olamaz mı? Evet, ateş düştüğü yeri yakar ama bazen empati ile ateşi hissedemezsek iyi insan olabilir miyiz? Bu olayın toplumsal, hukuki, siyasi sorumluluk açısından mutlaka irdelenmesi şarttır! Sokakları güvenli kılmak fert, millet ve devlet sorumluluğu gerektirmez mi?

Sabri ŞENEL
/ 25.5. 2021 – Ümraniye/İstanbul

Editör: TE Bilisim