Ancak, kamuoyunda her devlet yatırımında ezberleti lmeye çalışılan "bütün engellemelere rağmen" gibi konuyu politize eden boyutuna asla ikna değilim. Bunu anlamak için, yeni haavaalanı yatırım maliyetinin % 85 nine yakın kısmının ithal edildiğini dikkate alarak analiz edelim. İş makinaları, asfaltlama makinaları, yürüyen merdivenleri, asansörleri, kule-radar ve muhebarat teknolojileri, yer hizmetlerindeki özel taşıma otobusleri, yolcu takip yazılımları, indirme-bindirme makinaları, yolcu kabul deskleri ve hareketli sistemleri uçak tamir-bakım ve servis teknolojileri, ha keza uçaklar olmak üzere dışarıya bağımlı olduğumuz bu büyük yatırımda yabancıların engellemeleri bahsi çok garip. Kaldı ki, bu teknolojinin nerdeyse %70 nin yani 15 milyar EUR nun Almanyadan sağlanacağı dikkate alındığında; bırakın Almanların bunu engellemesini desteklediklerine kanaat ediyorum. Anlaşılsın diye örnekleyelim. "Son uydumuzu Çin'e sipariş edeceğiz, ama Çin bunu engelliyor" gibi
Uzak doğu ve ortadoğu milletlerinin turizm planlarını İstanbuldaki havaalanı daha büyük diye Avrupa yerine Türkiye'ye çevirmeyeceği, ayrıca Avrupanın uzakdoğuya ulaşım programında saha problemsiz bir ulaşım için İstanbul transfer merkezinde bu yatırıma ne sebeple karşı çıkacakları ise tamamen muammadır.
Netice; Dünyanın önemli bağlantı merkezlerinden biri olan İstanbulda bu yatırımın, öncelikli Türkiye gibi büyüyen pazara sağlayacagı katkının yanında, gelişmiş batı ülkelerinin doğuya, ortadoğuya, uzakdoğuya daha problemsiz kesintisiz pazar planlarına da hizmet vereceğinden, hem de gelişmeye açık ülkelerin batıda yeni pazarlara açılımı açısından çok taraflı faydaya hizmet edecek bir devlet yatırımının yap-işlet-devretli bir projesidir.
Editör: TE Bilisim
