Türkler kakafoniyi sona erdirmelidir! Türkler kakafoniyi sona erdirmelidir!
 ATATÜRK  VE  ÜLKÜCÜLER

Bir on yıl daha yaşamasını çok isterdim. 
Çok değil, bir on yıl, Bu milletin kaderini bir daha beli kırılmayacak şekilde ilelebet kurtarmaya yeter de artardı bile 

Yarım bıraktığı işleri bitirmesini, onu anlayacak bir neslin yetişmesini çok isterdim.

Ama maalesef olmadı. 

Filim yine en güzel yerinde koptu. 

Kıymetini sağcıları, solcuları, İslamcıları, ama hepsinden önemlisi bu günün milliyetçilerini görünce daha iyi anlıyorum.

Bir camia düşünün ki Türk milliyetçiliğini savunuyor ama Türk milliyetçiliğinin kralıyla sorunlu

Bir camia düşünün ki Türk diyor ama Türkü başköşeye oturtan Türk’ün başbuğundan bihaber

Bir camia düşünün ki vatan diyor, ama cepheden cepheye vatan için göğüs göğüse düşmanla savaşan bir kahramanın kahramanlığı umurunda değil.

Bir camia düşünün ki millet diyor, ama yedi düveli karşısına alıp belki de tarihin en zor işini ümmetten millete geçişi sağlayan ulu bir önderi tanımıyor.

Bir camia düşünün ki milli irade diyor, ama milli iradenin, milliyetçiliğin olmazsa olması, demokrasinin yolunu açan yol başçısını anlamıyor.

Sanırım sıralamaya kalksak başımız yerden kalkmaz. 

İlmi mülahaza ve akademik tartışmaların dışında, hiçbir belge ve bilgiye dayanmayan millet düşmanı çevrelerin iftira ve hezeyanları ile kuru bir yaprak gibi savrulmak ülkücülere yakışmıyor.

Eminim bu satırları okuyan birçok ülkücü ülkücülere haksızlık yaptığımı. Yazdıklarımın aksine ülkücülerin Atatürk’ü sevdiğini söyleyecektir. Genelde haklıdırlar lakin mesele o kadar basit değil.

Çünkü Türk milliyetçiliği öyle saldırılara maruz ki 

Geçin Atatürk’ü 

Atsız ve Türkeş bile kaç kez direkten döndü.

Ne yazık ki ülkücülerin bütün sorunları yumuşak karnında, bütün bir camia büyülenmiş gibi kimse onlara dokunamıyor.

Uzun ülkücülük hayatımda görmediğim duymadığım garabet kalmadı. Bu konuda bir siyasal ümmetçiyi, bir din tüccarı dinciyi, bir millet muhalifi liberali anlamak mümkün ama bir ülkücüyü anlamak mümkün değil işte.

Bu gerçek bize ülkücülerin teşkilat olarak da, fikir olarak da, yabancı fikir ve düşüncelerin etkisine ne kadar açık ve savunmasız kaldığımızın en açık göstergesidir. Türk’e ve Türk milletine şaşı bakan Atatürk ve cumhuriyete düşman akımlar maalesef ülkücüleri değiştirmede de, dönüştürmede de, tahminimizden çok fazla etken oldu.

Tıpkı yobaz bir dinci gibi Atatürk’ün deccal olduğunu söyleyen çok ülkücü gördüm.

Tıpkı bir liberal gibi Atatürk’le alay eden onu çağ dışı olmakla suçlayan çok ülkücü gördüm.

Tıpkı bir ümmetçi gibi dinsizdi, kâfirdi,  hilafet kalsaydı, Atatürk İngiliz ajanı bir masondu, diyen çok ülkücü gördüm.

Harfe takanından şapkaya takanına, istiklal mahkemelerine takanından içkisine, yaşantısına takana kadar her çeşidini gördüm.  Ama onlar Atatürk’le hesabı olanların bu milletle hesabı olduğunu, Atatürk’le hesabı olanların bu devletle hesabı olduğunu bir türlü göremediler.

Hâsılı Türk ve Türk milliyetçiliği ile çelişen akıl almaz her görüş yıllarca ülkücüler içinde cirit attı. Öyle ki İstiklal savaşına dil uzatan, 
‘’Avrupalılar, Türkü yıkamayacağını anlayınca Atatürk’le anlaşıp onu içten yıktı; istiklal savaşı bir tiyatroydu’’ diyecek kadar alçalan bedbahtlara bile şahit oldum

Oysa ülkücülük ve Türk milliyetçiliği elbette bunların hiç birisi değildi. 

Ülkücülerin Atatürk hakkındaki fikri şeksiz şüphesiz çağın en büyük milliyetçisinin izinden gitmekti. Ama maalesef izinden gitmek şöyle dursun onu anlama becerisini bile gösteremedik.

Kütüphaneleri ve seminerlerini her önüne gelene ve her yayına açan, seçici ve tutarlı ayakları yere sağlam basan bir yol izlemeyen hareket, yıllar ilerledikçe bu yıkımın büyüklüğünü en üst, en önemli makamlarında bile acımasızca hissetmeye başladı.

Elbette bir aydının dünyası her fikir, her görüş ve her kitaba ardına kadar açık olmalıydı. Aydınlığı kendisine ideal edinen ülkücülerde bu görüşten sonuna kadar faydalanmalıydı; ama bu hiçbir zaman kendini yozlaştıracak yobazlaştıracak kendi bindiği dalı kesecek kadar gaflet ve delalet haline dönüşmemeliydi.

Bahattin Ögel’ siz, Zeki Velidi Togan’ sız,  İlber Ortaylı’ sız, Halil İnalcık’sız, İsmail Hakkı Uzunçarşılı’ sız…  Kadir Mısırlıoğlu’yla bir tarih anlayışının ortaya ucube bir ülkücüden başka hiçbir şey çıkarmayacağını bilmek zorundaydık. 

Kadir Mısırlıoğlu’nun ve onun gibi nice ucubenin hezeyanlarını anlatmak için arkadaşlarımıza az gırtlak patlatmadık,

Türk milliyetçiliği fikri de ülkücülük ismi de bu kadar basit, bu kadar sığ, bu kadar kimliksiz, bu kadar renksiz ve sıradan değildir. Taşıdığımız isim ve fikirlerin bir millet için neler ifade ettiğini herkesten önce ve herkesten çok bilmek zorundayız.
Fikirlerimizi ve düşüncelerimizi arındırmak, berraklaştırmak aklın ve ilmin ışığında, Türk milliyetçiliğine yakışır bir şekilde yeniden gözden geçirmek zorundayız.

Ne zaman Atatürk’le ilgili bir kitap okusam, ne zaman Atatürk’le ilgili bir etkinliğe katılsam içimi hep bir hüzün kaplar. En çok sahip çıkması gerekenlerin en az sahip çıkmasının burukluğunu yaşarım.

Ülkücülerce Atatürk hakkında yazılmış kaç kitap var acaba?
Bunca yıllık Türk milliyetçiliği mücadelemde çok vefasızlık gördüm ama ne yalan söyleyeyim bundan büyüğünü görmedim.

Yok! ‘’Atatürk milliyetçiliği olmaz.’’
Yok!  ‘’Kemalizm’’  
Yok!  ‘’CHP Atatürkçülüğü ‘’…Geçin efendiler bunları 
Bunlar koskocaman bir devi küçültmeye çalışan bir kaşık suda fırtınalar koparan, mesnetsiz boş takıntılar.
Önünüzde kurduğu devlete Türk milliyetçiliği mührü vurmuş, koskocaman anlı şanlı bir BOZKURT, koskocaman anlı şanlı bir BAŞBUĞ var. 
Atatürk’ü Türk tarihinde yerli yerine koymak, onu herkesten çok sevip, herkesten çok savunmak, herkesten önce Türk milliyetçilerinin vazifesidir. 
Yukarıda ki gerekçeler ipe un sermekten başka bir şey değil.

Atalarımız, arkasından köpeklerin havlamadığı kurt, kurt değildir demişler. Düşünün ölüp gideli 79 yıl olmuş ama arkasından hala saldırmaya devam ediyorlar.

Kıymetini ister bilin ister bilmeyin
Unutmamalıyız ki bu millete 
Orhun abideleri ad, 
Kürşat özgürlük, 
Kaşgarlı Mahmut dil, 
Alpaslan vatan, 
Fatih çağ, 
Atsız ruh, 
Alparslan Türkeş şuur verdiyse 
Atatürk bunların hepsinin ilelebet yaşayacağı bir ulus devlet, 

Bunların hepsinin ilelebet yaşayacağı bir vatan, 

Bunların hepsinin ilelebet yaşayacağı bir cumhuriyet verdi.

Söylesenize daha ne versin ?

HASAN GÖMLEKSİZ    06 / ARALIK / 2017

Not: Her ne sebeple olursa olsun geçte olsa ÜLKÜCÜLERİN  ANIT KABİRİ ziyaretlerini önemli ve olumlu buluyorum. Dilerim aynı hassasiyeti bütün milli bayramlarda, Çanakkale’de, Malazgirt’te, Sakarya’da, Afyon’da, İnönü de de gösterirler.

Editör: TE Bilisim