BAŞBAKAN HEP HAKLI MIDIR? AKP'DE SUSKUNLUK NE ANLAMA GELİYOR?
Dört bakanın görevden alınması ile ilgili yazımız usule itirazımızdı. insanların onuru, gururu, eşi dostu, kendince bir çevresi vardır. Her şey bir tarafa, meselenin insani boyutu son derece rencide edici değil midir? Her seferinde görevden alanlar mı haklıdır? Güç, yetki elinde bulunanın kılıcının arkası önü kesiyor, haklıdır. Bu anlayış sizce demokratik ve adil midir? Adalet bunun neresindedir? Siz aynı akıbete uğrasanız veya sayın Başbakan aynı akıbete uğrasa bunu içine sindirebilir mi? Bu parti içi suskunluk ikbal beklentisi değil midir? Tekrar milletvekili seçilmek veya bakan olmak için, tekrar belediye başkanı adayı olmak veya seçilmek için, ikbal, makam veya akçeli beklentileri için mi parti yöneticileri suskundurlar? Yani sayın Başbakan'ın bütün tasarruflarını tartışmasız, eleştirisiz kabul etmek, hazmetmek hiç de onurlu ve demokratik davranış değildir.

 Birileri "padişahım senden büyük Allah var" anlayışını dillendirmelidir, padişahım çok yaşa, Allah seni başımızdan eksik etmesin" anlayışı iktidarı ve muhalefeti ile bizi toplum olarak bu özgürlük çağında ikbal beklentisi için kapı kulu yapmaz mı? Üç günlük dünyevi makamlar için eğilmeye, bükülmeye değer mi? Yarın yevmi kıyamette sayın Başbakan bugün hoşuna gitse de yağcı, yalaka olan, el pençe divan duran herkesten davacı olmayacak mı? AKP'ye oy veren sayın vatandaşlarımız, dün irtica için saldıranları bugün sayın başbakanın yanında destek sırasında görmeyi içlerine sindirerek inandırıcı buluyorlar mı? İlkeli, kitabın ortasından konuşan, eğriye eğri, doğruya doğru diyecek tavrı gösteren sesleri, hasretle hararetle bekliyoruz. Oy vermek en temel milli vatandaşlık hakkıdır.

 Eleştiride bulunmak, ikaz etmek, uyarmak hem hak, hem de görev değil midir? “Dost acı söyler” diye halk arasında bir söz vardır. Çok sevdiğin Başbakan için hem de millet, ümmet ve ülke için yanlışları edep, adap ve nezaket usulleri içerisinde dillendirmek demokratik insani bir erdemdir. Başbakan hep eleştirerek mesafe aldı ve milyonların gönlüne oturdu. Demek ki bazen eleştiren makam sahibi oluyor. ”Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” sözü halk arasında dolaşsa da onuncu köy son durak, kara topraktır. Orada herkes hesap verecektir. Başbakan her şeyi bilir anlayışı Allah resulünde bile görmediğimiz son derece tehlikeli bir teslim olma tavrıdır. Teslim olacağımız her mukaddes değerin dışında beşere ait olan her davranış tartışılmaya değerdir. Sadece kendi kendine değil muhatabın duyacağı araç ve yöntemlerle yanlış, hata, kusur söylenmeli, doğruluğuna inanılan düşünceler tavsiye edilmelidir. İktidar gücü avantajlarından faydalanmak için herkesin sustuğu bir yönetim tarzı, insanları ilkesiz insan yığını haline getirmez mi? Güçlünün yanında olmak insan psikolojisinde vardır, en kolay yol budur.

 Bu milletin kültüründe ”Ferman padişahınsa dağlar bizimdir” toplumsal geleneği vardır. Güneydoğu milletvekillerinin İmralı süreci ve açılımla alakalı sayın Başbakan'a eleştiri yapılarak tenkit ve teklif iddialarını basından takip ettik. Benzeri tavrı Ülkücü kökenli milletvekillerinden bekliyoruz. Hani nerede kaldı, "Hira Dağı kadar Müslüman; Tanrı dağı kadar Türk olmak." bu ifade ile ülkücü olmamış mıydınız? Türk milletinin böyle örselenmesini içinize sindirebiliyor musunuz?

 MHP’nin milli konulardaki tavrını ulusalcılık, karambol ve insafsız, ölçüsüz, haksız suçlamalarla etkisiz hale getirenlerin AKP’nin İmralı kanlı limanı koalisyonuna itiraz etmeyişlerini hayretle, ibretle izliyoruz. Yüzlerini yarım asra yakın irtica diyerek baş örtülü kızları, Müslüman hassasiyeti olanları, tahkir, aşağılama ile tanıdığımız irtica korosu ile AKP'yi aynı safta görmek gerçek bir hayal kırıklığı değil midir? Dün dinime, müslümanlığıma saldıranlar; bugün dilime, Türkçeme, Türklüğüme saldırıyorlar. Bütün bunlara AKP'ye oy verenlerin diyecekleri hiçbir şeyleri yok mudur? Türk kimliğini bu ülkede savunmaya değer bulmuyor musunuz? Yazıklar olsun böyle bir tavır ve duruşa! Ama bu millet sahipsiz değildir. Kimseye mecbur ve mahkum da değildir. Eleştir ama kimse duymasın, duyarsa koltuğumdan, ikbalimden olurum anlayışı ile ancak kendi kendimizi kandırırız. Her iktidar bünyesinde mukadder sonun tohumlarını taşır. Ömrün uzak ve kısalığını tayin eden gerçek adaletli olmaktır. Ülkemiz ve yüce Türk milleti çok büyük badirelerden geçiyor, binlerce yıllık şanlı tarihimizde bu iktidarın süresi ancak devede kulak kalır.