YSK resmen ilan etti: Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildi YSK resmen ilan etti: Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildi
 BBP lideri Destici Genel istişare toplantısı sonrası yaptığı değerlendirme de, Büyük Birlik Partisi’nin kumpas ve tezgâhlar ile karşı karşıya kaldığını kaydetti. 
‘PARTİMİZ ÇOK KUMPASLAR VE TEZGÂHLAR İLE KARŞI KARŞIYA KALDI’

“Büyük Birlik Partisi kurulalı 22 yıl oldu.” diyen Destici, “Geriye baktığımızda tertemiz bir mazi, pırıl pırıl kadrolar ve gerçekten milletin şuanda yaşamış olduğu problemleri de, geçmişte yaşamış olduğu problemleri de çözecek milletin huzurunda bir Büyük Birlik Partisi. Birçok badireler atlattık. Partimiz çok kumpaslar ve tezgâhlar ile karşı karşıya geldi. Ama bunların hepsinde oyunları, tezgâhları ve kumpasları bozarak çıktı ve buradan da daha güçlenmiş bir şekilde ve ileriye doğru daha büyük bir adım atarak çıkacaktır.” diye konuştu.

‘CUMHURBAŞKANI ADAYI ÇIKARTMA KONUSUNDA BÜYÜK GAYRET SARFETTİK’

Cumhurbaşkanlığı seçimlerini değerlendiren Destici, “Bir Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden çıktık. Biz başından beri Cumhurbaşkanını halkın seçmesini savunan bir partiyiz. O dönemde de Cumhurbaşkanını halkın seçmesi yönünde de oy kullandık. Sadece mecliste bulunan partilere aday gösterme hakkı verildi. Bizim teklifimiz seçime katılmaya hak kazanan siyasi partilerin aday gösterebilmesiydi. Ama buna fırsat verilmedi. Bütün bunlara rağmen, mecliste bulunmamıza rağmen, 20 milletvekilimiz olmamıza rağmen mecliste bulunan siyasi partilerle, bağımsız milletvekilleri ile görüşerek kendi adayımızı çıkarabilir miyiz gayreti içerisinde olduk.” şeklinde konuştu.

‘NASIL BİR CUMHURBAŞKANI’

Mecliste bulunan siyasi partilerin 3 tane aday çıkarttığını kaydeden Destici: “Bunlardan bir tanesi Kandil’in, İmralı’nın ve PKK’nın adayı olduğu için bizim kapsama alanımız dışındaydı. Geriye iki tane aday kaldı. Dönemin ve şuanda da Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan, çatı aday dedikleri Ekmeleddin İhsanoğlu partimizden randevu istediler. Heyetimiz ile birlikte onlar ile görüştük. Bu konular hiç ortada yokken istişare kurullarımızı topladık ve nasıl bir Cumhurbaşkanı önce onu belirledik. Arkadaşlarımız tarafsız, herkesi kucaklayacak, mevcut Anayasal sistem içerisinde kalacak bir Cumhurbaşkanının olması gerektiğini söylediler.”

‘TALEPLERİMİZ’

“Biz Büyük Birlik Partisi olarak hem tabanımızın hissiyatı hem de milletimizin adına taleplerimiz vardı.” diyen Destici şunları söyledi:  “Bunlardan bir tanesi seçilecek Cumhurbaşkanı rahmetli genel başkanımızın şahadet sürecinin takipçisi olacağını ve bunu aydınlatacağını deklare edecek. İkincisi adına çözüm süreci dedikleri, bizim ayrışma ve kamplaşma süreci olarak adlandırdığımız ve şuanda da geldiğimiz noktada Türkiye’nin bir bölgesini fiili olarak özerk hale getirmiş olan çözülme ve ayrışma sürecine son verecek, Türkiye’nin birliği ve beraberliği için çalışacak bir Cumhurbaşkanı. Üçüncüsü yeni sivil demokratik bir anayasanın takipçisi olacak bir Cumhurbaşkanı. Bunları her iki Cumhurbaşkanı adayına net bir şekilde anlattık. Görüşmelerden aldığımız cevapları tekrar kurullarımıza aktardık. Yapılan istişareler neticesinde Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlunu destekleme kararı çıktı.”

‘GİDİP HÜKÜMET İLE PAZARLIK MI EDECEKTİK?’

Destici, “Sizlerin oylarınızın teveccühü ile seçilmiş bir genel başkan olarak istişareden çıkan kararı uygulamayacaktım da ne yapacaktım? Gidip hükümet ile pazarlık mı edecektim? Birileri gibi gidip Başbakana, iktidarın genel başkan yardımcıları ile oturup ‘efendim nasıl isterseniz öyle bir karar alalım mı’ diyecektim. Ha Muhsin Yazıcıoğlu, ha Apo, Ha Muhsin Yazıcıoğlu ha Doğu Perinçek diyen birisini getirip Emniyet Genel Müdürü Yardımcısı yapanların yanında mı duracaktım? Beş buçuk yıldır liderinin şahadet sürecini aydınlatmayanlarının kayığının küreğini mi çekecektik? Türkiye’nin bir bölgesini fiili olarak özerk haline getiren, PKK’yı meşrulaştıranların değirmenine su mu taşıyacaktık? Türkmenler katledilirken seyredenlerin, yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun önünü kapatanları sepetlerini mi dolduracaktık? Şehit liderimiz Muhsin Başkanımız ‘BOP’ un eş başkanı olduğunu söyleyen bir kişinin asla Cumhurbaşkanı olamaz’ derken, biz gidip oy mu verecektik? Biz istişarelere uyduk, sünneti yerine getirdik. İnandığımızı yaptık. Hata da yapmış olabiliriz ama inandığımız için, doğru olduğunu düşündüğümüz için yaptık. Kurullarımız bu şekilde istişare yaptığı için ve bu kararı aldığı için bunu yaptık.” dedi.

‘KAPALI KAPILAR ARKASINDA ASLA PAZARLIK YAPMADIK’

“Birilerinin iftira ettiği gibi kapalı kapılar arkasında asla pazarlıklar yapmadık.” diyen Destici,  “Büyük Birlik Partisi geleneğinde bu yoktur. Büyük Birlik Partisi her şeyi açık şekilde milletinin ve arkadaşlarının önünde yapar. Benim ve arkadaşlarımla alakalı içeriden ve dışardan iftara atanlar, ellerinde bir belge ve bilgi varsa açıklayacaklar. Eğer açıklamazlarsa namerttirler, fitnecilerdir, iftiracı ve münafıklardır. Biz her şeyi Allah’ın rızasını gözeterek yaparız. Her namazımızın sonunda ya rabbi senin rızan dışında söz söyletme ve senin rızan dışında iş yaptırma diyerek dua ediyoruz. Biz gayesi sırf oy olan bir parti değiliz. Seçimlere grip çıkmak için kurulmuş bir siyasi hareket değiliz. Biz Allah’ın rızasını her şeyin üzerinde tutan bir siyasi hareketin, davanın, fikrin ve misyonun temsilcileriyiz.  Birileri bunu anlamayabilir. Birileri şahsi menfaatleri, gelecekleri, istikballeri, ikballeri için yapanlar bunu anlamayabilir.” diye konuştu.

‘RESMİ GAZETE GÜNLERDİR CUMHURBAŞKANLIĞI SONUÇLARINI NEDEN YAYINLAMIYOR?’ 

Cumhurbaşkanı seçilen ancak Başbakanlık ve AKP Genel Başkanlığı görevlerinden istifa etmeyen Tayyip Erdoğan'ı da eleştiren Destici, “Cumhurbaşkanı seçimlerinde olduğu gibi Cumhurbaşkanı seçiliyor, mazbatasını alıyor, resmi sonuçlar açıklanıyor ama hala Başbakanlık'a ve AKP Genel Başkanlığı'na devam ediyor. Bu gerçekten yasal olarak da hukuki olarak da teamüllere göre de, ahlaki olarak da olmaması gereken bir durum. Ama yasal boşlukla var. Hukukçuların bir kısmı böyle olması gerektiğini söylüyor, bir kısmı da bırakması gerektiğini söylüyor. Bu yasal boşlukların bir an evvel ortadan kaldırılması gerekir. Bir daha bunların yaşanmaması lazım. Ama ne garip bir şeydir ki Türkiye'de hukuka, yasalara aynı şekilde inanılmaz derecede siyasetin müdahalesi var. Resmi Gazete günlerdir Cumhurbaşkanlığı sonuçlarını yayımlamıyor. Neden yayımlamıyor? Başbakanlık'ın talimatı ile yayımlamıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Bir hukuk devletinde bunlar olabilir mi? Maalesef şu anda hukuk rafa kalkmış vaziyette.”

‘HAKKIMIZI HELAL ETMİYORUZ’

Devletin yayın organı TRT’yi de eleştiren Destici, “Devletin basın yayın kuruluşlarından TRT bizim paralarımızla yayın yapıyor. Bizim paralarımızla maaş alıp evlerine götürüyorlar. Sen eğer Büyük Birlik Partisi’nin fikrini, kararını, görüşünü öğrenmek istiyorsan Büyük Birlik Partisi’nin genel başkanı ya da yöneticilerini çağıracaksın. Ama bu seçim süresince bir dakika bile bize söz vermediler. Ama Büyük Birlik Partisi’nin aleyhinde kim varsa, Büyük Birlik Partisini itibarsızlaştırmak için, küçük düşürmek için, kararını etkisiz hale getirmek için kim konuşuyorsa hepsini televizyonlara çıkardılar. Ama ben ve bütün arkadaşlarım hakkımızı helal etmiyoruz. O evlere götürdükleri paralar, çocuklarına yedirdikleri paralar haram olsun.” ifadelerini kullandı.

‘DAVUTOĞLU ATANMIŞLIKTAN KURTULMASI GEREKİR’

Yeni Başbakan'ın belirlenmesi süreciyle ilgili olarak Destici, “Demokratik usuller gibi gösterilerek Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, sadece seçilmiş Cumhurbaşkanı ve halen Başbakanlık görevinin ve AKP Genel Başkanlığı görevini yürüten Tayyip Erdoğan tarafından hem Başbakanlık'a hem de AKP Genel Başkanlığı'na atandı. Geriye kalan sadece prosedürden ibaret. Kongre, Cumhurbaşkanı'nın görevlendirmesi, Bakanlar Kurulu'nu kurması, bütün bunlar sadece geriye kalan prosedürden ibaret. Tamamen atama yoluyla gerçekleşmiş bir durum var şu anda. Böyle olmuş olmasına rağmen Sayın Ahmet Davutoğlu’nu tebrik ediyorum. Bu atanmışlıktan kurtulmak için, yetkiyi aldıktan sonra Türkiye'yi bir erken seçime götürmeli ve yetkiyi milletten istemeli. Bakalım millet onu Başbakan olarak görmek istiyor mu istemiyor mu? Bunu millete sormak gerekir.” dedi.

‘DAVUTOĞLU ENKAZ DEVRALDI’

Ahmet Davutoğlu'nun enkaz devraldığını söyleyen ve Türkiye'nin durumunu hormonla büyütülmüş bir bitkiye benzeten Destici, “Ekonomiden ahlaka, terörden dış politikaya, bütün alanları incelediğimizde bunun böyle olduğunu net bir şekilde görüyoruz. İhracatı 36 milyar dolardan 150 milyar dolara çıkarttık diye övünenler, ithalatı 50 milyar dolardan 250 milyar dolara getirdiklerini, dış ticaret açığının 100 miyar doların üzerinde olduğunu bu milletten gizliyorlar. Yüzde 30’lar üzerine çıkmış bir düzeltilmiş işsizlik oranıyla karşı karşıya Türkiye. OECD ülkeleri arasında işsizlik şampiyonuyuz. Aynı şekilde yüzde 20’lere dayanan kredi faizleri, yüzde 70’inin açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşadığı bir Türkiye. 20 milyona yakın insanın sosyal yardımlaşma fonlarından beklenti içerisinde olduğu ve bütün çocuğunun yaşantısını oraya beklenti haline sokmuş bir büyük kitle. Çiftçi, esnaf, çalışan, sanayicimize, emeklimize bütün kesimlere baktığımızda büyük bir ümitsizlik içerisinde olan bir kesim var. Piyasalar, durgunluğun ötesinde donmuş adeta. Kriz öncesi bir sessizlik var. Para, piyasalarda yok ama belli kimselerin elinde toplanmış vaziyette. Neticede ne satılırsa onlar alınıyor.” ifadelerini kullandı.

‘BALIKESİR GÜBRE FABRİKASI’

Türkiye'de yapılan özelleştirmelerle ilgili çok ciddi iddialar ortaya atan Destici, “Bu özelleştirmeler kime, nasıl yapılıyor? Birincisi Balıkesir Gübre fabrikası, Bağfaş. Kime özelleştirildi, iddia şu ki: 64 milyona özelleştirildi ama kasasında 110 milyon TL vardı. Bu doğru mudur, yanlış mıdır? Hükümetten bunun cevabını milletimiz adına bekliyorum.” şeklinde konuştu.

‘TRABZON LİMANI’

Destici, “Trabzon Limanı'nın, 40 milyon dolara hükümete yakın gazetesi ve Televizyonu olan bir grup aldı. Yıllığı 114 milyon avroya ABD'lilere kiralandığı. Bunun cevabını bekliyoruz. Bunlarla ilgili cevaplar verilmezse isimleri de söyleyeceğim. Kimlerin aldığını, kimlere peşkeş çekildiğinde söyleyeceğiz. Aynı şekilde Seydişehir Alüminyum Fabrikası Bakır İşletmeleri 128 milyon dolara özelleştirildi. Seydişehir işletmesinin içindeki Oy dönüm arazisi Oymapınar Barajı'nın tek başına geliri 30 milyon dolar. Antalya limanı, 18 dönüm arazisi. Her şeyden önemlisi çıkarılan bir torba yasayla bu Oymapınar'dan devlete verilip alınamayan 480 milyon liranın geri veriliyor. Yani 128 milyon dolara alınan şeyin karşılığında iki katı kadar para ödeniyor. Bunlar sadece 3 örnek. Bunları buradan soruyorum Bir dahaki sefere kim hangi tarihte almış, asıl bunların gizli ortakları kimler. Bütün bunları bu millet bilmek zorunda. Milletin geliri, milletin zenginlikleri, milletin vergileri ile yapılan bu işletmeler maalesef birilerine peşkeş çekildi ve çekilmeye devam ediyorlar. Onun için Büyük Birlik Partisi olmasın diyorlar. Bunları söylemesinler diye.” ifadelerini kullandı.

‘BAĞIMSIZ BİR YARGI İSTEMİYORLAR’

Türkiye’nin hala Cunta Anayasası ile yönetildiğini kaydeden Destici, “Bir de yüzleri kızarmadan çıkıp millete yeni anayasa sözü veriyorlar. Bu millet size tek başınıza anayasa yapacak çoğunluğu verdi. Referandum ile yapacak çoğunluğu verdi. Ama siz yapmadınız. Sizin artık millete hiçbir sözünüz yoktur ve inandırıcılığınız kalmamıştır. Türkiye'yi demokratikleştiremediler. Yargı tamamen siyasetin müdahalesiyle güvenirliğini yitirdi. Bağımsız bir yargı istemiyorlar. Kendi kontrollerinde bir yargı istiyorlar. Senin elinin ne işi var HSYK seçimlerinde? Bırak savcı, hâkim kendi kurul üyelerini kendisi seçsin. Ama bunu istemiyorlar. Bağımsız ve tarafsız bir yargı olduğu zaman bütün yanlışlıklarının tepesine binecekler, üstünü örtemeyecekler. İstedikleri gibi hukuksuzluk, adaletsizlik yapamayacaklar. Yaptıkları yolsuzlukların üstü örtülemeyecek. Hukuk önünde hesap vermek zorunda kalacaklar. Onun için en büyük korkuları yargıdır. Onun için HSYK seçimlerini çok önemsiyorlar. Onun için kendi sözlerini dinleyecek bir HSYK olsun istiyorlar. Böyle bir hukuk devleti olabilir mi? Herkesin hukukun önünde eşit olduğu bir ülke hukuk ve demokratik bir ülkedir.” dedi.

‘BİR GÜN GERÇEK SAVCILARLA YÜZLEŞMEK ZORUNDA KALIRSIN’

“Türkiye'nin bir bölgesini fiili olarak özerkleştirdiler, PKK'yı meşrulaştırdılar.” Diyen Destici, “PKK şu anda yol kesiyor, asayiş operasyonları yapıyor, haraç topluyor, her türlü yasadışı eylemi yapıyor ama devletin valisi, kaymakamı sesini çıkaramıyor. Çünkü Türkiye'yi yönetenler böyle istiyor. Ne diyor Başbakan Yardımcısı ‘gerekirse Kandille de, Avrupa’daki temsilcileri ile de görüşürüz.’ Diyor. Bende diyorum ki Sayın Başbakan yardımcısı bir gün inşallah bu devletin gerçek hâkimleri, gerçek savcıları ile de yüzleşmek zorunda kalırsın ve bu yaptıklarının hesabını verirsin.” şeklinde konuştu.

 
Türkmenlerin hem Suriye'de hem de Irak'ta yok edilmekle karşı karşıya olduklarına dikkat çeken Destici, "Sincar Dağı'ndaki Ezidiler Türkiye'nin gündeminde ama onlar kadar hayatını kurtarmak için kaçan binlerce Türkmen Türkiye'nin gündeminde değil. 100 bine yakın Şii Türkmen güneye göç etmek zorunda, Türkmen bölgeleri boşaltılıyor. Amerli Kasabası'nda haftalardır, Işid'e karşı direniyor Türkmenler ve şu anda bir katliamla karşı karşıyalar. Ama bu Türkiye’nin gündeminde değil. Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi dün akşam katliam uyarısı yaptı. Ama bizimkilerde tık yok. Bu kabul edilebilir bir durum değil.” dedi.

‘JAPONYA DA OLSAYDI HARAKİRİ YAPARDI’

IŞİD tarafından rehin tutulan Musul Konsolosu ve çalışanlar le ilgilide değerlendirmelerde bulunan Destici, “Recep Tayyip Erdoğan tereyağından kıl çeker gibi onları Türkiye’ye getirecekti. Bir gün sonrasını öngöremediler. IŞİD Suriye’den çıktı, Musul’a doğru yürüyor. Belli ki Musul’u alacak. 2 saati öngörüp görevlilerimizi alamadılar. Nereden alamadılar? Dünya’nın bir ucundan değil. Avusturalya, Avrupa, Amerika kıtasından değil, helikopterlerimize 20 dakika, uçaklarımıza 7 dakika olan bir yerden alamadılar. 3 tane nakliye helikopteri yetiyordu. Başka hiç bir şeye gerek yoktu. Ama alıp getiremediler. Bu olay Dünya’nın başka bir ülkesinde olmuş olsaydı, o Dışişleri Bakanı çoktan istifa etmişti. Japonya da olsaydı harakiri yapmıştı. Ama bizde Başbakan oldu” diye konuştu.

‘RAHMETLİ MUHSİN BAŞKANIMIZIN ŞEHADET SÜRECİYLE İLGİLİ KAMUOYUNU BİLGİLENDİRECEĞİZ’

Destici, helikopter kazasında hayatını kaybeden merhum Genel Başkanımız Muhsin Yazıcıoğlu ve yanındakilerle ilgili soruşturma konusunda kamuoyunu özel oluşturacakları bir internet sitesinden bilgilendireceklerini açıkladı. Destici, "Rahmetli Muhsin Başkanımızın şehadet süreci ve onunla birlikte hayatını kaybeden arkadaşlarımızın hukuki süreçlerini takibiyle ilgili, her ne kadar süreci üzerini kapatmaya çalışsalar da buna müsaade etmeyeceğiz. Önümüzdeki günlerde olayın ilk gününden bugüne kadar gelen bütün bilgileri, belgeleri, dosyayı, süreci özel oluşturacağımız bir web sayfasından kamuoyunu bilgilendireceğiz. Hukukçu kadrolarımızı zenginleştireceğiz. Bundan sonra bu hadisenin aydınlatılması için ne gerekiyorsa daha güçlü bir şekilde yapacağız" ifadelerini kullandı.

‘DEVLETİMİ AYIRTMAM’

Lice'de terör örgütü üyesinin heykelinin dikilmesi sonrasında yaşanan olaylara değinen da Destici, şunları kaydetti: “Heykelin, 8 ay öncesine ait fotoğrafı çıkmış. Eğer bu gerçekse, o zaman Türkiye'yi yönetenlerin bir bedel ödemesi şarttır. Türkiye'yi ne hale getirdikleri ortada. Ben diyorum ki Türkiye'nin bir bölgesi özerkleşti, PKK meşrulaştı. O diyor ki 'Herkesin memnun olacağı bir sonuç çıkacak.' Apo ile terörist başı ile Kandil'deki yılanlarla, benim memnun olacağım sonuç nasıl aynı olabilir? Adam, özerkliğe, bağımsızlığa gidiyor. 'Devleti, milleti ayıracağım' diyor. Ben de diyorum ki ben devletimi ayırtmam, kanımı, canımı veririm, ayırtmam. Ben oradaki Kürt kardeşimden ayrılmam. Biz Allah'ın emriyle, bin yıl önce birbirimize bağlanmışız."

‘TEĞMENİMİZİ KİM ŞEHİT ETTİ?’ 

Konuşmasında uzun süreden bu yana şantiye basma, uyuşturucu denetimleri ve yol kesme eylemleriyle Türkiye gündeminden düşmeyen PKK'nın, Muş'un Bulanık ilçesindeki bir öğrenci yurduna Molotof’la saldırmasına da yer veren Destici, “Her gün yol kesiliyor, şantiye basılıyor, ‘PKK bitti', ‘çekildi', ‘çözüm süreci, müzakere ediyoruz' deniyor, bu PKK çekildiyse, silah bıraktıysa, Tokat'ın Zile ilçesinde nüfusa kayıtlı Teğmenimizi kim şehit etti?” ifadelerini kullandı.

‘TÜRKİYE’DEN GİZLENİYOR’

Eskiden şehit düşen askerleri bütün Türkiye'nin uğurladığını belirten Destici, “Şimdi şehitlerimizi uğurlamamıza bile müsaade etmiyorlar. Neredeyse her gün şehit var ama Türkiye'den gizleniyor.” dedi.

‘HERKES ADABINA GÖRE HAREKET EDECEK’

Destici sözlerini şöyle tamamladı: “Büyük Birlik Partisi ne zaman büyümeye başlasa, rahmetli genel başkanımızın ifadesiyle ‘uçağın burnu havaya kalksa’ mutlaka bir el müdahale ediyor. Bu sefer buna hep birlikte müsaade etmeyelim. Her defasında aynısını yaptılar. Bu partinin kapısı, gönlü herekse sonuna kadar açık. Bugüne kadar kimseyi dışlamadık ve dışlamayayız. Ama herkes adabına göre hareket edecek, edebini bilecek. Yerini bilerek ahlak ve hukuk içerisinde kalacak. Eleştiriler yapıcı ve pozitif anlamda olacak. Eleştiriciler yıkıcı, bölücü ve ayrıştırıcı değil. Bu hareketin içerisine girmiş ve özellikle sokulmuş kişileri iyi tanımamız gerekir. Aday ol dersin aday olmaz. Belki de Büyük Birlik Partisine oy bile vermemiştir. Çünkü aday olursa milletin karşısına çıkacak, oy isteyecek, para harcayacak. Ama orada yoklar. Büyük Birlik Partisinin içine müdahale edecekler. Buna müsaade yok. Artık zincirleri kırmanın zamanı gelmiştir. Onun için hep birlikte zincirlerimizi kıracağız ve milletimizle buluşacağız. 30 Mart seçimlerinde partimizin oyunu binde 7’lerden yüzde 2’lerin üzerine taşıdık. Beklediğimizi alamadık ama yüzde 200’ün üzerinde oy artışı yaptık. "

KAYNAK: ROTAHABER


Editör: TE Bilisim