Ben hala, prof akademisyenlerimiz üniversite anfilerinde "sadece haftada bir öğrencileri ile olsun" tezimi destekliyorum. Prof larımız; ders anlatacak hocalarımıza "Ders-Müfredat Danışmanı " olmalılar. Doç ve doktoralı öğretim gorevlileri ders anlatmalıdır, Prof lar bilim adamlarıdır. Bilim teknoloji üretmelidir. Bilim sanayiye akmadıkça teknoloji üretilemez. Teknolojinin kullanıcısı değil üreteni olmadıkça buyuyemeyiz !.. ... Prof hocalarımız haftada 2 gün endüstriyel sektörde, bir gün de Teknoloji merkezlerinde olmalılar.. Bu durumda 2 gun okullarında olabilir. Prof seviyesinde akademik unvan alan hocalar her 4 yılda bir patentli buluş, icat, ve o bilimin kitabını yazmalı üniversitelerde basmalıdır. Bir prof 20 sene önce yazdığı kitabı ile kalmamalı.çalışmaları yapmayanlar için de tenzili rütbe olmalı. Prof kitaplarını üniversiteler ücretsiz basmalı, hocalar sektörde sponsor aramamalı.. İncinmemeli, yorulmamalılar. Her üniversite ilgili sahadaki hocaları yurt dışındaki en az iki fuara yollamalı. En iyi 10 üniversitede 3 er aylık araştırma programlarına katılmalılar, Teknolojının son örneklerini bilime, kitaplarına, ders notlarına dahil etmeliler. ... Emin olun, kendi teknolojimizi geliştirmenin başka yolu yok, Aksi halde, 400 milyona gemi yapar, elektronık unıtelerini 250 milyona dışarıdan alır, biz burada "demir işleme mühendisliği" yaparız.. Aksi halde, uzaya gonderdiğimiz uyduları 1 milyar USD ye dışarı veririz, Aksi halde, otomobil fabrikası kuracak babayı bulur, onu mevcutlardan farkını yaparak marka edecek yiğit bulmayız.. Aksi halde, 1 milyon TL ye MR cihazını satın alır kullanıcısı oluruz, Aksi halde.... .... Böyle devam eder,... Bu fuarda arge ve teknoloji merkezlerinin yeni ürünlerini gördükçe bunu bir kez daha anladım.. Bir şeyi 40 kere dersen olurmuş ya... Bu konuyu bıkmadan tekrar tekrar yazacağım..