AA. Ocağı Başkanı olduğum 27-29 Nisan 2007 tarihleri arasında Konya’daki şura toplantısında aşağıdaki kararları alıp hükümete, zamanın Cumhurbaşkanı’na, Bakanlara, Parti Başkanlarına ve Meclis Başkanı’na , mektup yoluyla iletmiştik.

Sonra ne mi oldu? Başımıza gelen kalmadı! Başta Prof Dr. Mustafa Erkal hocam başta olmak üzere kırk tane fetöcü Savcılardan soruşturma geçirdik. Sabah akşam ifade verdik, eee acı olan hükümet de bu savcılara o yıllarda destek vermişti.

Bana ise bu dik duruşumuzun ayrı bir hediyesi oldu, Nasıl bir hediye mi ,Bu Fetöcü büyük yetkililer 200 Ülkücü iş adamının çökertilmesi ve batırılması için plan yapmışlardı.O listede bendeniz de vardım.

Saatler sonra enkaz altından kurtarılan bebekler Saatler sonra enkaz altından kurtarılan bebekler

Fetöcü bürokratlar ve onların emir kulları Planı başarıyla uyguladı, İşimizde büyük sorunlar yaşadık. Bankalar bile bizden uzak durdu.

Önce vergi daireleri sonra gümrükler, sonra sağlık bakanlığı, sonra sosyal güvenlik tıpkı balyoz ve Ergenekon gibi teyyare den dosyalarla bezdirme operasyonu başlattıı..

Allah’ım sen ne büyüksün, bize  dün de doğru şeyleri söylettin, bu gün de doğru şeyleri söyletiyorsun..

Çok şükür biz hala dimdik ayaktayız, biz yine de bizim olan devletimize kırgın olmayız, küsmeyiz..Vatan Sağolsun der ilerideki ay yıldıza bakarız.. Ve lakin o gün sağır olanların bugün kulakları açıldı, inşallah hep açık olur

Peki doğru söyleme gerekçemiz ne miydi? Biz Türk Milliyetçisiyiz, bizim şiarımız milletimizin ve devletimizin ali menfaatidir.. Gerisi teferruattır.

2007 Şura Sonuç Bildirimizden Örnekler;

Dünyanın adeta çivisinin çıktığı, küresel çapta belirsizliklerin ve istikrarsızlıkların arttığı, önü açılmış milli devletlerin bir takım yeni tip kuşatma ve tuzaklarla karşı karşıya bırakıldığı bir döneme rastlamaktadır. Bu belirsizlik ve istikrarsızlıklar, bizzat küresel güç tarafından sınırların değiştirilme çabaları, millî devletlerin sosyal yapılarının bozulma gayretleri ve ülkelerin fark edilmeden ele geçirilme gayretleriyle birlikte yürütülmektedir. Türkiye’de AKP Hükümeti tarafından kanaat önderi gibi gösterilmeye çalışılan ve kamu yapılanmasında baş tercih olan nur Cemaati yapılanması Türkiye’nin milli ve manevi değerlerini tahrip etmektedir.

Yüce dinimiz İslam’ın sulandırmayı amaçlayan bu cemaatle,Kiliselerin ve mezheplerin birleştirilerek, dayanışma sağlanarak Avrasya’nın ve Orta Doğu’nun Hıristiyanlaştırılması hedeflenmektedir

Milliyetimiz ve milli kimliğimiz ile etnik özelliklerimiz rakip gibi gösterilmektedir. Sadece coğrafi birlikteliği ifade eden “Türkiyelilik” kimlik olamaz. Türklüğümüz ve Müslümanlığımızdan ödün verilmemelidir. Milli kimliğe karşı etnik ırkçılık yükseltilmiştir.

Her konuda Türkiye’ye muhalif ve ülkesiyle kavgalı, dıştan kumandalı bazı aydınlar, sivil toplum kuruluşları, , cemaatlerine  ait gazetelerde halkı yanıltmaktadır.

Allah indinde hak din olan İslâm, en son ve en mütekâmil dindir. Hazreti Muhammed de en son Peygamberdir. Vatikan güdümlü dinler arası diyalog çalışmaları ancak sahibine hizmet eder.

Fahri Yağlı




Editör: TE Bilisim