Recep T. Erdoğan ne zaman ağzını açsa kime çatacak diye değil, hangi seviyede çatacak diye bekliyoruz.  “Cumhur” un başının söylediklerine bakın:

Atacağı tırnak paresi (parçası)... Milliyetçi ayaklarına yatacaksın... Kurusıkı atıyorsun... Sen haddini bileceksin...

Sokakta bile duyamayacağınız sözler.

Nasıl bir ciddiyet böyle?! Var gücüyle muhalefet partilerine yükleniyor.

Önündeki anayasayı hiç mi okumuyor? Anayasada Cumhurbaşkanı’nın vazifeleri yazılıdır. Tarafsız olması esastır.
(Madde: 104:  “Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk Milleti’nin birliğini temsil eder.” Yemin maddesi:  “...Türkiye Cumhuriyeti’nin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine and içerim.” )

Söyleyin şimdi: Anayasa çiğneniyor mu çiğnenmiyor mu? Anayasa göz göre göre çiğnendiği hâlde müeyyide de uygulanamıyor.

O makamda oturan zat bilerek “Türk milleti”  demekten kaçınıyor. Önceki gün dört askerî pilotumuzun şehadeti yüreğimizi yaktı. Başsağlığı mesajlarına baktım: Bu zat  “milletimiz”le başlıyor,  “milletimiz”le bitiriyor. Silâhlı Kuvvetler kimi temsil ettiğinin farkında ve mesajında  “Yüce Türk milletinin...”  diyor.

R.T. Erdoğan’dan önce o koltukta oturan da AKP’nin kurucularındandı. Cumhurbaşkanlığından ayrıldı, yine “Partime döndüm.”  diyor. Dikkat  “Partili” olduğunu cumhurbaşkanlığından ayrıldıktan sonra söylüyor.

R. T. Erdoğan  “Farklı cumhurbaşkanı olacağını”  söylüyor. AKP Genel Merkezi’ni Saray’a taşımış. Farklılık bu herhâlde!

Şimdi Meksika’nın başkanlık sistemini diline doladı. Orada işine yarayacak bir şey gördü muhakkak. ABD sistemi pek sıkı... Meksika’da anlaşılan gevşeklik var.

17/25 Aralık 2013 milâttır. Bütün siyasî dengeleri bozmanın ötesinde, insanların dengelerini bozmuştur. Çünkü, tapelerde adları geçenlerin hiçbiri olup bitenleri izah edememiştir. Zaten “paralel” ,  “darbe” diyerek yön değiştirmek istemeleri bile bir
şeyin varlığını ortaya koyuyor. Demem o ki, yolsuzlukta en tepedekinden, alelâde çalışanına, adları geçenlerin hiçbirinin iflâh olması mümkün değildir.

Onun için AKP’nin kazanması elzem. Hile dâhil, her yola başvuracaklardır.

İç Güvenlik Kanunu’nun diktatörlük yolunu açtığını bilmiyorlar mı? Bilmez olurlar mı?! Bildikleri için TBMM’de kırıp döküyorlar, tüzükleri, kanunları çiğniyorlar.

Gezici’nin anketlerinde AKP psikolojik sınırın altına iniyor: %39.

Saray’ın kesinlikle kabul etmeyeceği bir rakam. %40’ın altına iniş, AKP’nin bitişi, dolayısıyla Saray’ın da bitişidir.

Gezici’ye maliye müfettişleri baskın düzenlemişler. Bu anketin ardından yapılan baskın anlamlıdır. Kimse rutin kontrol diyemez.

Haberlere göre bir şey bulamamışlar. Sanırım, şirket, başına gelecekleri bildiği için açık vermiyor. Şirket açık versin veya vermesin, yine bir şey bulurlar,  “Masanın üzeri neden tozlu?”  diyebilirler.

Olağanüstü günler yaşıyoruz. Her an her şey beklenir.