Ermeni iddialarıyla boğuşurken şimdi de Pontus Rumları ve Yunanlılar Türkiye için sözde soykırım iddialarında bulunuyorlar.

THM Haber'den Zeynep Yıldırım imzalı haberde, Tarihçi Profesör Dr. İbrahim Tellioğlu'nun konu hakkındaki bilgilendirmeleri paylaşılmıştır.

Haber şöyle:

Türkiye'nin toprakları üzerinde emeli olanlar, tarihi gerçeklikleri çarpıtarak uluslararası alanda karşıt bir cephe oluşturmak için her fırsatı değerlendiriyor. Sözde Ermeni soykırımı ile 1915 olaylarına birçok ülkede resmiyet kazandırdı. Son dönemde, Ermenilerin ortaya attığı asılsız iddialara, Rum tarafından "Pontus Soykırımı" iddiaları eklendi. Olayların tarihsel arka planını ve Türkiye'nin alması gereken önlemleri, Prof. Dr. İbrahim Tellioğlu thmhaber.com'a anlattı.

Rum iddialarının temeli 19. Yüzyıla dayanıyor

Ortaya atılan iddialarının amacının Karadeniz’de kurulacak bağımsız bir Rum devleti olduğunu söyleyen Prof. Dr. İbrahim Tellioğlu, tarihsel arka planda Rum Ortodoks kilisesinin 19 yüzyılda, Anadolu’daki Ortodoks halkın aslında Yunan toplumunun bir parçası olduğuna inandırılması ile başladığını ifade etti. Thmhaber.com’a yaptığı açıklamada, 1821’de Mora’da çıkan isyan ile bağımsızlık fikrinin Anadolu’daki Ortodoks halkta da uyandığına değinen Tellioğlu, Karadeniz Rumlarının çetecilik faaliyetlerine girişerek, bölgede bulunan Müslüman köylerine saldırılarda bulunduğunu kaydetti. Bu çetecilik faaliyetleri 1. Dünya Savaşına denk gelen dönemde oldukça hız kazandığını belirtti.

Yunan tarafının asılsız iddiaları

Yunan tarafının sözde soykırım iddiaları 1. Dünya Savaşı’na kadar uzanıyor. Özellikle Milli Mücadele döneminde Doğu Karadeniz bölgesinde 353 bin Rum’un sistematik bir şekilde yok edildiğini iddia etmekte. Bu iddialarını güçlendirmek için daha o günlerden itibaren kitap yazmaya başladıklarının altını çizen Tellioğlu, 1918-1923 dönemi arasında İngiltere ve Fransa’da sıkı bir propaganda yaptıklarını belirtti. Fakat bu iddialar o dönemde yanıt bulmadı. Bunun sebebi ise Milli Mücadele döneminde Ege ve Karadeniz’de Yunanlılar tarafından yapılan katliamlardı.

Bu katliamların Avrupa nezdinde Yunan tarafını küçülttüğünü söyleyen Tellioğlu, yazdıkları tarih kitaplarında gerçekleri çarpıtmaları da taraf bulmalarının önüne geçtiğini belirtti. Yazdıkları kitaplarda, olayların nedenlerini gizleyerek sadece Rum Ortodoksların Türk çeteciler ve Osmanlı ordusu tarafından yok edildiğini yazıp, ardındaki nedene değinmedikleri gibi; evlatlarını savaşmaları için cepheye yollayan Türklere yapılan Rum saldırılarının esamesini bile okumadılar.

Tellioğlu, Türklerin kendilerini koruyacak bir kolluk kuvvetinden yoksun olduğu dönemde, maruz kaldıkları Rum saldırılarını doğrulayan Osmanlı belgelerinin mevcut olduğunu vurguladı.

Çalışmalara hiç son vermediler

Yunan tarafının çalışmalarının aynı geçmiş yüzyılda olduğu gibi yayın yaparak devam ettiğini belirten Tellioğlu, içerikteki bilgilerin geçmiş yüzyıldakilere benzer nitelikte olduğunu ve bu iddiaların sözde Ermeni soykırımının gündemde olduğu dönemde Avrupa ülkelerinde taraf topladığını belirtti. Günümüz konjonktüründe, Ermeni iddiaları belli ülkelerin tarafında resmiyete bağlanmışken, özellikle bu ülkelerde yürütülen çalışmaların başarılı olduğuna dikkat çekiyor. Rumların iddialarının taraf bulma sebeplerini Tellioğlu şu sözlerle açıklıyor:

“Yunanlılar, mevcut konjonktürü değerlendirerek Türk ve Türkiye karşıtı çevreleri yanına çekmeye başlamıştır. Sözde Ermeni soykırımının kabul gördüğü ülkeler Yunanlılar için potansiyel propaganda alanıdır. İslamofobi, Türk ve Türkiye düşmanlığı gibi değerleri iyi kullanan Yunanistan yüzyılın başında itibar görmeyen iddialarını şimdilerde kıymetli hale getirmeyi başarmıştır.”

Yunanlar meseleyi devlet tezi haline getirdi

Rum tarafı, sözde soykırım iddialarını gündemde tutabilmek için 24 Şubat 1994 yılında konuyu parlamentoya taşıdı. Ve 1994, 19 Mayıs günü “Pontus Soykırımı” günü olarak ilan edildi. Gösterilen bu çabalar sonuç verdi ve kamuoyu oluşturmayı başardılar. Şimdi her yıl 19 Mayıs günü resmi sıfat taşıyan kişiler, Türkiye’yi açık bir dil ile “soykırımcı” olarak niteleyen konuşmalar yapıyorlar.

Dünyanın neresinde olursa olsun, bir Yunan vatandaşının zihnine soykırıma uğradıkları düşüncesinin bu şekilde yerleştirildiğini söyleyen Tellioğlu, Yunanistan’ın bu şuuru oluşturmak için ABD ve AB ülkeleri başta olmak üzere birçok ülkede faaliyet gösteren dernekler kurduklarını, onlarca internet sitesi üzerinden uluslararası kamuoyuna Türklük karşıtı yayın yaptıklarını vurguladı.

Bu çalışmaların sonucu olarak, Amerika Birleşik Devletleri’nin New Jersey ve Güney Caroline eyaleti senatoları 2002 yılında Türklerin Doğu Karadeniz’de Rumlara soykırım yaptığına dair birer tasarıyı kabul ettiklerini vurgulayan Tellioğlu, yakın bir zamanda Avustralya ve Kanada parlamentolarında da bu tasarıların kabul edileceği haberlerinin gündemde olduğunun altını çizdi.

Aynı zamanda asıl hedefin, iddia edilen sözde soykırım olaylarının yüzüncü yılı olarak kabul edilen 2019’da; Almanya, Belçika, İsviçre, Avusturya, Hollanda Fransa gibi ülkelerin desteklerini sağlamak olduğunu söyledi.

Olayların gerçekle alakası yok

Türkiye’ye yöneltilen asılsız iddiaların kabul edilebilir hiçbir yanı yoktur. Konuya ilişkin açıklamalarında Türk tarafının uğradığı haksızlığı Tellioğlu şu ifadeler ile anlatıyor:

“Türkiye’de Yunanlıların ileri sürdüğü bu iddiaların tarihi gerçekliğini ortaya çıkaracak pek çok bilimsel çalışma yapılmıştır. Bu araştırmalardan açıkça anlaşılacağı üzere tarihi gerçeklerle yüzleşildiği zaman millet olarak hesabını veremeyeceğimiz, başımızı öne eğdirecek bir hatamız olmamıştır. Ancak maalesef mağdur olan, nefsi müdafaada kalan taraf olmamıza rağmen soykırım yapmakla suçlanan taraf oluyoruz.”

Türk tarafının çalışmaları batı dillerine çevrilmelidir

Konu üzerine Türkiye tarafından yapılan pek çok çalışma olduğunu söyleyen Prof. Dr. İbrahim Tellioğlu, bu çalışmaların dilinin Türkçe olmasının, uluslararası kamuoyuna kendimizi anlatma konusunda bizi sınırlandırdığını söyledi.

Bu açıdan yapılan çalışmaların mutlaka Batı dillerine çevrilmesi gerektiğini vurgulayan Tellioğlu, güçlü Yunan lobisinin dünyada oluşturduğu Türklük aleyhtarı havaya karşı diplomatik ve psikolojik tedbirler alınması gerektiğinin altını çizdi.

Ülkemizde konuya yönelik hassasiyetin arttırılması için, halkın tarihi gerçeklikler konusunda bilgilendirilmesi gerektiğini söyledi.

Türkiye’de öncelikli alan olarak görülemiyor

Türkiye’nin iç siyaset ve dış politika gündeminin, bu mesele ile kararlı bir şekilde uğraşılmasını engellediğini söyleyen Tellioğlu, gerekli olan mekanizmanın kurulmasında bu faktörün büyük bir engel olduğuna dikkat çekti. Kurumsal anlamda meselenin öncelik olarak görülmemesi, üniversitelerde düzenlenen çalıştay, panel ya da konferans gibi faaliyetlerin kamuoyunda bir hassasiyet oluşmasını sağlayamadığını ifade etti.

BİZ OLALIM; BİR OLALIM. "MODERN VE GELENEĞİN ARASINDAKİ GERİLİMDEN," ANCAK BU YOLLA KURTULURUZ... BİZ OLALIM; BİR OLALIM. "MODERN VE GELENEĞİN ARASINDAKİ GERİLİMDEN," ANCAK BU YOLLA KURTULURUZ...

Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğretmenlere verecekleri seminerler önemli

Kaybedilen zamanın aleyhimize işlediğini söyleyen Tellioğlu’na göre; MEB bünyesinde tarih ve sosyal bilgiler öğretmenlerini kapsayan seminer çalışmalarına hız verilerek, öğretmenlerin kamuoyu oluşturma gücünden faydalanılmalı.

Bunun için MEB bünyesinde tarih ve sosyal bilgiler öğretmenlerini hedef kitle alan seminer çalışmaları yapılarak onların kamuoyu oluşturma gücünden faydalanmak acil çözüm için önemlidir.

Özellikle AB ve Avrupa ülkelerinde kamuoyu oluşturma adına faaliyetlerde bulunmak gerektiği üzerinde duran Tellioğlu, buradaki Türk toplumunu bilgilendirici çalışmalar yapılarak bulundukları yerlerde tarihi gerçekleri anlatmaları bu şekilde kamuoyu oluşturmaları sağlanmalıdır dedi. Bu tedbirlerin hayata geçirilmesinin hayati bir önem taşıdığının altını çizdi.

Prof. Dr. İbrahim Tellioğlu kimdir?

1972 yılında Samsun’da doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini Samsun’da tamamladıktan sonra, 1989’da Fırat Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünü kazandı. Bu bölümden 1993 yılında mezun oldu. Aynı yıl, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde başladığı yüksek lisansını 1996’da tamamladı.

2002 yılında İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Genel Türk Tarihi Bilim Dalında, Prof. Dr. Salim Cöhce danışmanlığında “Osmanlı hakimiyetine kadar Doğu Karadeniz Bölgesinde Türkler” konulu tezini tamamlayarak bilim doktoru unvanı aldı. 06.04.2006 tarihinde Genel Türk Tarihi bilin alanında doçent olan, 28.07.2011 tarihinde aynı anabilim dalında profesör kadrosuna atanan İbrahim TELLİOĞLU, halen 19 Mayıs Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.

İbrahim Tellioğlu’nun, Osmanlı Hakimiyetine Kadar Doğu Karadeniz’de Türkler, XI-XIII. Yüzyıllarda Türk-Gürcü İlişkileri, Trabzon Rum Devleti (1024-1461), İlk Çağdan Osmanlılara Samsun isimli kitaplarının yanı sıra, çoğunluğu Doğu Karadeniz Bölgesi ve Kafkasya tarihine ilişkin çok sayıda yayımlanmış makale ve bildirisi bulunmaktadır.

(Kaynak: THM Haber)

Editör: TE Bilisim