Dr. Nefi Demirci Hakk'a Yürüdü Dr. Nefi Demirci Hakk'a Yürüdü
CHP Parti Meclisi Üyesi ve Bursa Milletvekili Sena Kaleli, sığınmaevlerinde kalan kadınlarla ilgili hazırladığı 2 kanun teklifini TBMM Başkanlığına sundu. Kanun teklifleri, bu evlerde kalma süreleriyle, kalan kadınlara istihdamda 1000’de 1 oranında kontenjan uygulanmasını kapsıyor.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de çeşitli etkinliklerle kutlanırken, kadın cinayetleri ve kadınlara yönelik şiddete çözüm arayışları da en önemli gündem maddeleri arasındaki yerini koruyor. CHP Parti Meclisi Üyesi ve Bursa Milletvekili Sena Kaleli de bu konuda 2 kanun teklifi hazırlayarak TBMM Başkanlığına sundu. Söz konusu teklifler 'Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun' ile 'Sosyal Hizmetler Kanun'unda değişiklik yapılmasını öngörüyor. Kaleli, kadınların sığınmaevlerinde kalma sürelerinin 6 aydan 12 aya çıkartılması ve tehdit unsurunun devamı halinde korunmanın süreye bağlı kalmaksızın uzatılmasıyla ve sığınmaevinde kalan kadınların istihdamına yönelik olarak kamu kurum ve kuruluşlarında her yılbaşındaki serbest kadro mevcudundan binde bir oranında kontenjan ayrılmasını istedi.

Sena Kaleli, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de kadın cinayetleri ve kadın intiharları ile kadına yönelik aile içi şiddet, en önemli toplumsal sorunlarımızdan biri haline dönüştüğünü söyledi. Aile içi şiddet ve kadın cinayetleri konusunda özellikle son yıllarda gözle görülen artışın çözüm arayışlarını da hızlandırdığına işaret eden Kaleli, şiddet mağduru kadınlara yönelik koruyucu ve önleyici hizmetleri sağlamanın en başta devletin görevi olduğunu dile getirdi. Kaleli şunları kaydetti: "Bunların başında kadın sığınmaevleri, kadın danışma merkezleri ve acil yardım hatları gelmektedir. Sığınmaevleri kadınların erkek şiddetinden uzak bir yaşamın olabileceğini görebilecekleri ve ev gibi hissedebilecekleri, kendi ayakları üzerinde durabilecek özgüveni kazanabilecekleri yaşam alanları olmalıdır. Çünkü büyük çoğunluğu çok küçük yaşlarda evlenen ve evlilikleri süresince şiddete katlanan kadınların şiddete karşı çare arama ve kendi başına yaşam kurma mücadelesi uzun yıllar alabilmektedir. Sığınmaevinde kalma süresi dolan kadına yönelik şiddet tehdidi ise devam etmekte, birçok kadın çaresizlik nedeniyle evine döndükten sonra aynı tacize ve saldırıya maruz kalmakta, hatta kandırılarak öldürülmektedir. Sığınmaevi sürecinde boşanan kadınların (yüzde 15) sayısının az olması ve davaların uzun sürmesi de kadına yönelik tehdidi artırmaktadır. Sonuçta şiddetten kurtulmada sığınmaevinde kalma süresine oranla, çare arama süreci uzun yıllar aldığından çözüm konusunda istenilen düzeye ulaşılamamaktadır. Bu gerekçeler ışığında hazırlanan kanun teklifim, öncelikle kadınların sığınmaevlerinde kalma sürelerini 6 aydan 12 aya çıkartmayı ve tehdit unsurunun devamı halinde korunmanın süreye bağlı kalmaksızın uzatılmasını zorunlu kılmaktadır."

Editör: TE Bilisim