Türk Milleti adına karar veren hakim ve savcılarımıza güvenimiz tam. Ancak Brunson hakkında verilen kararları anlamakta güçlük çekiyoruz. Bizzat ABD Başkanı tarafından takip edilen bu rahibin "kaçma şüphesi" yok mudur?

Elbette değerlendirmelerine saygı duyuyoruz ama bugünkü haberlerde ev gözetiminin üzerine bir de rahibin canı koşmak istemiş ve koşu bandı talebi kabul edilmiş.

Ülkemizde terör örgütlerini gizlice örgütlemek ve 15 Temmuz Darbe girişimini desteklemek gibi suçlardan yargılanan rahibin, bu kadar serbestliğe kavuşması ne derecede doğru?

Hele bir de önceki gün Murat İde'nin yazısı var ki, akılları donduruyor.

Murat İde bir iddiayı sütununa taşımış. Rahibin 3 adet benzerinin Türkiye'ye getirildiğini ve bunun bir havayolu güvenlik görevlisinin dikkati sayesinde anlaşıldığını yazmış. 

Daha bu iddia sıcaklığını korurken bir de bakıyoruz ki, rahibin koşma isteği kabul edilmiş.

Sayın savcıları uyarmak haddimiz değil ama ülkemize çok ciddi ekonomik maliyetleri olan bir davada, bu kadar serbestiyet de fazla değil mi diye sormak isteriz. Rahip suçlu veya değil, ona Türk adaleti karar verecek. Ancak artık çoktan milli bir mesele hüviyetini almıştır ve daha fazla tavizkar olunmamalıdır diye düşünüyoruz.

Rahibin olması gereken yer cezaevidir bizce... yargıya saygımız sonsuz ama fikrimiz budur. Çünkü bu krizden çok canımız yanmışken artık hepimiz bu davanın takipçisiyiz.

Murat İde önceki gün köşesinde şunları yazmıştı:

"Efendim, şartlı tahliye edilen ve ev hapsine alınmış olan rahip Brunson'un, önceki gün dişi ağrıdı biliyorsunuz..

Aman Allahım, bir telaş, bir koşuşturma.. Sanırsınız kalp krizi geçirdi.. Eve apar-topar dişçi getirildi iyi mi..

Allah aşkına, diş ağrısına 'Acil Servis' muamelesi yapıldığını gördünüz mü hiç?

Gördüyseniz benim cehaletim..

Ama dişi ağrıyan insan için, kendi gidemiyorsa, ki gidemiyor eyvallah, ambulans gibi değil, sakin sakin gelir dişçi, gerekirse ağrısı dindirilir, gerekirse operasyon yapılır..

**

Hah, işte ben işin operasyon kısmındayım.. Ama 'DİŞ OPERASYONUNUN' değil, 'DIŞ OPERASYONUN..'

Zira iddia o ki, aynı gün, İzmir'deki Çiğli Hava Üssü'ne bir uçak ve uçaktan da bir grup Amerikalı iner..

Rutin gelmeler-gitmeler bunlar.. Normal şartlarda öyle adım adım izlenecek bir durum değil, yani..

Ancak, bir askerin dikkati olayın seyrini değiştiririr.. Çünkü o asker komutanına acil kaydıyla bir bilgi verir:

-Komutanım, Amerikan uçağından inenler arasında, bu Amerikalı rahibe benzeyen üç kişi var.. İkiz kadar benziyorlar..

NATO görevi çerçevesinde, ayrıntılı bilgisi bulunmayan bir görev için gelen Amerikalı ekibin, üsten çıkış için gerekli işlemleri beklediği sırada ulaşan bu bilgi, öncelikle Hava Kuvvetleri İstihbaratını hareket geçirir..

Bilginin doğrulanması ve ardından da gerekli adımlar için, ilgili birimlerin bilgilendirilmesi gerekmektedir..

Hızlı bir trafikle, uçaktan inenlerden üçünün değil ama ikisinin Amerikalı rahip Brunson'a çok benzediği anlaşılır..

Bunun üzerine çark işlemeye, sorulara yanıtlar aranmaya başlanır:

-Kim bunlar?

Akp’ye oy ver (!) Fevzi KÜÇÜKKAHVECİ kaleminden.. Akp’ye oy ver (!) Fevzi KÜÇÜKKAHVECİ kaleminden..

-Neden geldiler?

-Aralarında neden rahibe benzeyenler var?

**

Ve adım adım takip başlar.. Görev NATO görevidir gerçi ama ekipten birileri rahiple bağlantılı Amerikalılarla görüşme bile yapar.. Ancak,diplomatik dokunulmazlığı olan ve siyah camlardan içi görünmeyen araçlardaki 'meçhul Amerikalılar' İzmir'de birkaç noktaya uğrar..

İki koldan takip altındalardır.. Büyük olasılıkla da takip edildiklerinin farkındadırlar..

İzmir'deki hareketleri sırasında, elle tutulur bir adres, bir görüşme tespit edilemez.. Turist Ömer modunda dolaşırlar..

Her ne için geldilerse, muhtemel ki bu 'hissetirilen' takip sonucunda 'gıpraşamazlar..'

Ve İzmir'de bir gece kalan ekip, ertesi gün yine aynı hava üssünden Türkiye'den ayrılırlar..

Tabi bizimkiler de derin bir nefes alır..

Rahat nefes alırlar ama aralarında rahibin benzerlerinin de bulunduğu Amerikalıların bu kadar 'Boş-beleş' bir ziyaret yapmayacaklarını bildiklerinden, kafaları karışıktır..

Çünkü tüm değerlendirmelerin ulaştığı nokta aynıdır:

-Benzerlerinden biri rahip Brunson'un yerini mi alacaktı? Rahip kaçırılacak ve Türkiye bu operasyonla küçük mü düşürülecekti?

**

Böyle bir olay yaşandı, yaşanmadı bilmem.. Yani büyük olasılıkla, kesin olarak, tahminimce yaşanmıştır da..

Yaşandıysa ve sonuç alınabilseydi eğer, gerçekten dünyaya rezil olurduk..

Ekonomide bu kadar ağır bedelin 'MAZERETİ' olarak, iliğini-kemiğini sömürdüğümüz rahip uçup gitseydi eğer, Trump keyiften saçını sola bile yatırırdı..

İki de bir elini iten eşi Melania bile, elini sımsıkı tutardı..

İhtimal ki, bir askerimizin dikkati ve hızlı işletilen süreç önüne geçti demek ki..

**

Yahu benim içim rahat etmedi..

Ben uzaktayım, biri bi koşu gidip baksa ya, o evdeki harbiden bizim meşhur rahip mi yoksa benzeri mi?"

Editör: TE Bilisim