Saatler sonra enkaz altından kurtarılan bebekler Saatler sonra enkaz altından kurtarılan bebekler

Türkiye’nin insan hakları alanındaki durumu dün Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi bünyesindeki Evrensel Periyodik İnceleme Mekanizması (EPİM) çerçevesinde Cenevre’de incelendi. BM üyesi ülkelerin temsilcileri, basın özgürlüğü konusunda birçok eleştiri yöneltti.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ı terleten bazı sorular şöyle:

Gazetecilerin, adlî kovuşturma ya da diğer bezdirme yöntemleri korkusu olmadan mesleklerini icra edebilmeleri için ne gibi adımlar attınız?

Makul şüphe gerekçesiyle kayıtsızca tutuklama yapılmayacağı, bunun medyayı sindirmek için kullanılmayacağı konusunda ne gibi garantiler verebilirsiniz?

Yargının bağımsızlığını nasıl güçlendireceksiniz?

Türkiye’yi Başbakan Yardımcısı Arınç’ın temsil ettiği Cenevre’deki toplantıda Çek Cumhuriyeti, insan hakları savunucuları ve basın mensuplarına yönelik karalamalara ve ceza yasasının kötüye kullanılmasına karşı korumak için hükümetin neler yaptığını sordu.

Çek temsilci, Türkiye’de yargının yürütmenin önemli ölçüde etkisi altında olduğuna dair raporlara da atıf yaparak, yargının bağımsızlığının nasıl güçlendirileceği sorusunu yöneltti.

Danimarka, Türkiye’ye azınlık haklarının korunması çağrısı yaparken, yolsuzluk iddialarının soruşturulmasını istedi.

İzlanda, Türkiye’de şiddet çağrısı içermeyen ifadelerin artık suç sayılması konusundaki endişesini dile getirdi.

Medya hürriyetinin kısıtlanması konusunda ‘ağır bir şekilde’ kaygılandığını belirten İrlanda, internete yönelik baskılar ve gazetecilerin hapse atılması konusunu gündeme getirdi.

İtalya, Ankara’dan hukukun üstünlüğü ve ifade özgürlüğü ilkelerine olan taahhüdünü yenilemesi tavsiyesinde bulundu.

Kazakistan ve Lübnan, insan haklarının korunması konusunda daha fazla çaba sarf edilmesini talep etti.

AFRİKA ÜLKESİ NAMBİYA BİLE TÜRKİYE'Yİ UYARDI

İsviçre, Sırbistan, Meksika, Slovakya ve Afrika ülkesi Nambiya, yargıya müdahalenin önlenmesini talep ederken, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının garanti altına alınmasını istedi.

Hollanda, Polonya ve Güney Kore tutuklu gazetecilere dikkat çekerken medya hürriyetine dair endişelerini dile getirdi.

İsveç, iktidar baskısının medyada otosansüre yol açtığı eleştirisini yaptı.

Belçika temsilcisi, “Gazetecilerin, adli kovuşturma korkusu olmadan mesleklerini icra edebilmeleri için ne gibi adımlar attınız?” diye sordu.

Hollanda da, “Makul şüphe yasası gerekçe gösterilerek kayıtsızca tutuklama kararları çıkarılmayacağı, bunun medyayı sindirmek için kullanılmayacağı konusunda garanti verebilir misiniz?” sorusunu yöneltti.

Almanya ise Alevilerin hakları ilgili atılacak adımlar, dini azınlıkların haklarının yasal çerçeveye kavuşturulması, toplantı özgürlüğü, göstericilere kötü müdahalenin önlenmesi konularını gündeme getirdi. Ayrıca sözde “paralel yapı”ya karşı savaşın şeffaflığı, anayasada belirtilen haklar ve özgürlükler çerçevesini aşmamasının nasıl sağlanacağını sordu. Norveç, sansür ve otosansürün nasıl hafifletileceği ve yetkililerin tehdit ve nefret söylemlerinin nasıl azaltılacağının açıklanmasını istedi.

ARINÇ HARİKALAR DİYARINDA

Eleştirilere cevap veren Bülent Arınç ise Türkiye’de ‘tam bir çoğulculuğun hakim olduğunu’, gazetecilerin özgürce çalıştığını öne sürdü. 14 Aralık’ta Zaman ve Samanyolu’na yönelik polis baskınlarının basın özgürlüğü ile alakalı olmadığını savundu. Hapisteki basın mensuplarının gazetecilik faaliyetleri haricindeki eylemleri sebebiyle demir parmaklıklar ardında olduğunu öne sürdü. Bunlar arasında ‘terör örgütü üyeliğini’ saydı.

CİHAN

Editör: TE Bilisim