DEMORASİMİZ SON VİRAJDA…!

Rubil GÖKDEMİR

Ümit Özdağ ‘Türk Çernobili’ diyerek faciaya karşı böyle uyarmıştı: Acil durum ilan edilmeli Ümit Özdağ ‘Türk Çernobili’ diyerek faciaya karşı böyle uyarmıştı: Acil durum ilan edilmeli

SAYIN; Koray AYDIN, Meral AKŞENER, Sinan OĞAN, Süleyman Servet SAZAK, Ümit ÖZDAĞ…
Bizler Türk milliyetçileri ve ülkücüler olarak hangi ihtiyaçtan dolayı gündeme getirildiğini hâlâ anlayamadığımız “başkanlık” senaryosunu ibretle takip ediyoruz. Mecliste devam eden anayasa değişikliği görüşmeleri ve oylamalarından anlaşılan adım adım REFERANDUMA doğru gidiyoruz. Muhtemeldir ki, Nisan ayı içinde milletin önüne sandık konulacak.
Anlaşılan odur ki Türk milleti; OHAL şartlarının kurşun gibi ağır ortamında yeterli şekilde bilgilendirilme imkânına sahip olmadan bir “oldu bitti”ye getirilmek istenmektedir.
Böylesi zor dönemlerde milletin “irfân” sahibi ve “ziyâlı” münevverlerine büyük görevler düşmektedir. Ülkenin geleceğini etkileyecek anayasa değişikliğiyle getirilmek istenen TEK ADAM sistemi veya rejimiyle, milletimiz iki yüz yıllık “muâsır medeniyet” yolculuğundan geri döndürülmek istenmektedir.
Aynı şekilde Türk milletinin; İki yüz yıldır devam eden çetin ve tarihî süreçte elde ettiği temel hâk ve hürriyetler ile devlet hayatımızdaki kurumsal yapı ve birikimlerimiz de tehdit altındadır.
Önümüzdeki üç aylık dönemde karşı karşıya bulunduğumuz tehlikeyi milletle beraber bertaraf edebilmek için sizlerin öncülüğü ve sözcülüğünde bütün vatanseverleri MİLLÎ BİR GÖREVİ yerine getirmeye davet ediyoruz.
İnanıyoruz ki, hepiniz hiçbir şahsî, nefsanî ve ikbâle yönelik hiç bir hesabın içinde olmaksızın, tam bir kardeşlik, ülküdaşlık ve vatanseverlik duygusu içinde bir araya gelerek ve referandum kampanyası süresi boyunca Türk milliyetçilerine öncülük, önderlik ve sözcülük görevini yerine getirmekten imtinâ etmeyeceksiniz.
Türk milleti ve devletine OHAL şartlarında referandum yaptırmak gibi bir ayıbı yaşatmak isteyenlerin inâdına, “milletin kayıtsız şartsız hakimiyetine” sahip çıkacağınıza ve milletin hukukunu koruyacağınıza kâlben inanmak istiyoruz.
Muktedirler tarafından anayasa değişikliği referandumunun “AKP/MHP ve CHP/HDP” blokları gibi sunularak, hep denendiği gibi milletin “kutuplaştırılması” şeklindeki planların bozulması ve tehlikeli “ayrışmanın” önlenmesi için, millî ve demokrat kesimleri temsil etmek üzere, hepinizi bir ve beraber olarak meydanlarda milletin önünde görmek istiyoruz.
Çünkü milletimiz biliyor ki, canlarını ve istikbâllerini defalarca “devletin bekâsı-milletin birliği” için ortaya koymuş ülkücüler bu işe karşı çıkıyor ve yanlış buluyorlarsa, bu mücadeleye sahip çıkmak gerekir. Milletin bu inancının gereği olarak; sizleri ve temsil ettiğiniz kadroları tam bir kucaklaşma anlayışıyla millete öncülük etmeye davet ediyoruz.
Yine milletimiz biliyor ki Türk milliyetçileri ve ülkücüler; devlet ve millet aleyhine hiçbir proje ve faaliyetin içinde bulunmazlar. Milletimiz bilir ki, vatan ve milletin geleceği bir tehlike ile karşı karşıya ise önce “onlar” hisseder, önce “onlar” ortaya çıkarlar.
Sizlere ve öncülüğünüzdeki bütün camiaya kalben ve daima inanan Türk milleti; başkanlık projesinin millî birliğimiz için büyük bir tehlike olduğunu, başkanlığın millî bütünlüğümüze yönelik bir “tuzak” olduğunu hissediyor olmakla birlikte, bu tehlikeyi sizlerden duyarsa, kararlarını Türk milliyetçilerinin irâde ve tercihine göre vermeleri gerektiğine tereddütsüz iknâ olur.
Kıymetli Ülküdaşlarımız;
Hepimiz biliyoruz ki, sıcacık ofis veya evlerimizde oturarak, iki üç gün de bir sosyal medya paylaşımı veya kamuoyuna açıklama yapmak suretiyle, kimse milletin ümidi olma misyonunu lâyıkıyla temsil edemez.
Bizlere “aksakallık”, “ablalık” ve “önderlik” edecek olanlar, bütün millî ve demokratik kesimleri temsil etmek ve bir bütün olarak milletin umudu olacak şekilde ortaya çıkmak ve ülkenin geleceğine sahip çıkmak zorundadırlar.
Aksi halde böylesine zor bir dönemde; hiç kimse organize olmamış ve münferiden gösterilen faaliyet ve gayretlerle vicdanını rahatlatamaz. Kimse gelecekte “ben vaktiyle demiştim” tesellisiyle kendisine yöneltilen kahredici soruları cevaplayamaz.
Türk milliyetçileri olarak, “milletin birliği-devletin bekâsı” kadar “hukuk ve demokrasiye” sahip çıkmak istediğimizi, milletimiz sizlerin öncülüğünde görmeli. Türk milliyetçilerinin “güvenlik ve terör” politikaları kadar, zengin bir medeniyet projesinin de olduğunu, iki yüz yıllık muâsır medeniyet yolculuğumuzdan geri dönülmesine izin vermeyeceğimizi ifade edin. Bu camianın müşterek ve hür sesi olun.
Milletin birliği ve devletin bekâsını korumanın yegâne yolunun; “siyasi kabilecilik” yapmadan, hukuka bağlı, demokratik bir siyaset tarzıyla bütün milleti kucaklamaktan geçtiğini, siyasetin merkezinde milletin olması gerektiğini, Türk milletinin siyasi rüştünü ispat etmiş medeni bir millet olduğunu, tek adam yönetimi ve kurtarıcılığına teslim olmayacağını haykırın, önümüze düşün. Halktaki karşılığınızı ve temsil gücünüzü ortaya koyunuz.
Türk milleti olarak kendimize vatan yaptığımız zorlu Anadolu coğrafyasında güçlü, hızlı karar alabilen ve istikrârlı hükûmetlere ihtiyacımız olduğuna kalben inanmakla birlikte, “yasama” organı ve “yargının” tek bir kişinin kontrolüne verilmesinin, millî birliğimiz ve medeniyet tasavvurumuz için tehdit ve tehlike teşkil ettiğini de milletimize anlatabilmemiz gerekiyor.
İnanız ki; aklı selimle düşünen, 15 yıldır hangi yetkiye sahip değildiniz de, yine önümüze sandığı getiriyorsunuz diye düşünen başta bir kısım AKP ve MHP seçmeni olmak üzere milletin tamamı sizleri bekliyor. Sesinizde karşı çıkışın cesaretini arıyor. Düşün önümüze, sesimiz olun diyor. Ortadoğu ve Türk coğrafyasında mazlum ve müslüman toplumlar, rol modeli durumunda bulunan Türkiye’nin hukuk ve demokrasiden ayrılarak, tek adam rejimine sürüklenmesiyle bütün umutlarını kaybedecektir. Bugüne kadar örnek olarak gördüğü müslüman, demokrat ve gelişmiş bir Türkiye modelini daha da geliştirerek yeniden bu mazlum toplumların önüne koymak istemez misin?
Biliyoruz ki, parti içi demokrasiyi işletmek ve toplumun ortak demokratik taleplerine sözcülük yapmak için 15 Temmuz’a kadar ortaya koyduğunuz performansı aşacak şekilde bu camianın enerjisini harekete geçirecek ferâgat ve fedakârlığı ortaya koyacak kadar bu milleti seviyorsunuz.
Bu faaliyetleri yürütürken referandum sonrası ortaya çıkacağına inandığımız yeni bir “demokratik meşruiyeti” iyi değerlendirebilmek için, siyasi faaliyetlerin fonksiyonlarından olan “siyasal katılım”, “sosyalleşme”, “eğitim” ve “siyasi kadroları devşirme” sürecini de bu vesileyle layıkıyla yerine getirmiş olacaksınız.
Bu süreç ve gayretlerin devamı olarak, Türkiye’nin yeniden restorasyonu için ülkücü camianın rasyonel ve gönüllü seferberliğini organize edecek ve yeniden bir diriliş hareketine öncülük, sözcülük edeceksiniz.
Biz biliyoruz ki, Türk milliyetçilerine öncülük görevi bulunan hiç biriniz bu kutsal görev ve fedakârlıktan kaçınmayacak, bu kutlu davayı sahipsiz bırakmayacak, Türk milletinin “muâsır medeniyet” davasına sahip çıkacak, yeniden güç ve enerji vereceksiniz.
Aksi bir durumda başta sizler olmak üzere, millet davasına gönül vermiş hepimiz ve yurdun en ücra köşesinde bulunan bütün gönüldaşlarımız tarih ve millet önünde, görevini yerine getirememiş olmanın bedbahtlığıyla ve ebediyete intikal etmiş bütün ülküdaşlarımızın mücadelelerini hebâ etmiş duruma düşeceğimizi unutmayalım…

Editör: TE Bilisim