Türkler kakafoniyi sona erdirmelidir! Türkler kakafoniyi sona erdirmelidir!
 

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yoğunlaşan terör atakları ile ilgili izahat yaptı. ABD Büyükelçiliği'nin yaptığı açıklamalarla dostane tavır içinde olmadığını kaydeden Bahçeli, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD'de bulunduğu sırada, bu ülkenin Türkiye'ye yönelik hasmane tutum takınması, terörizm konusunda kırmızı alarm vermesi kuşkulu ve fazlaca da manidardır. Dahası Erdoğan'ın her ABD seyahati öncesi yada sonrası, meydana gelen terör saldırıları da mide bulandırıcı planlamaların ve düşmanca niyetlerin varlığına karine teşkil etmektedir" dedi.


Bahçeli'nin yaptığı yazılı izahat şu şekilde: "Aziz ülkemiz, büyük milletimiz felaket ve musibetlerle sınanmakta; kanlı, acılı ve ağır bir sınavdan geçmektedir. Bir yanda terörizm ve peşinde destek kuyruğuna girmiş zalimler varken, öteki yanda Türk milletinin egemenlik hakları, varlık ve birlik hukukuna temel teşkil eden zamanı çıkarları bulunmaktadır.


Hiç tereddütsüz söylemek ve kabul etmekte fayda vardır ki Türkiye çok cepheli, çok aktörlü sürdürülen yoğun hücumların ve mütecaviz emellerin odağındadır. Teröre verilen tavizler, yapılan jestler, gösterilen ilgi ve kolaylıklar bomba kılıfında satmaca edilmiş, tabanca olarak dönmüş, sonunda şehadetle sonuçlanmıştır. Ne üzücü bir gerçektir ki Türk milleti her gün Doğu ve Güneydoğu'dan gelen kara ve kahredici şehit haberleriyle sarsılmaktadır. Vatanın ve milletin birliği, dirliği ve bağlarımsızlığı uğruna canlarından olan vatan evlatları Türkiye'yi mateme boğmuş, hepimizin yüreklerini kavurmuştur.


"YAŞANANLAR NE 1980'Lİ NE DE 1990'LI YILLARA BENZEMEKTEDİR"


Önceki gün 7 polisimizin Diyarbakır'da, 1 polisimizin Yüksekova'da, iki uzman çavuşumuzun da Nusaybin'de şehit düştükleri ve henüz acılarının taptaze olduğu bir dönemde, dün yeni bir şehadet dalgası milletimizin ciğerini dağlamıştır. Mardin Nusaybin'de geçindiren operasyonlar esnasında, teröristlerce tuzaklanan el yapımı patlayıcıların infilak ettirilmesi sonucunda 5 askerimiz ve 1 polisimiz şehit düşmüştür.


Bu hücumda 4 polisimiz yaralanmıştır. Ek olarak Şırnak il merkezinde 1 Mehmedimiz silahlı saldırı sonucunda, Hakkâri Yüksekova'da ise 1 polisimiz teröristlerle çıkan çatışmada şehit olmuştur. İki günde terör 18 fidanımızı, 18 yiğidimizi kalleşçe, kahpece, alçakça bizlerden almış; analarından, babalarından, sevdiklerinden koparmıştır. Yaşananlar ne 1980'li ne de 1990'lı yıllara benzemektedir.


Türkiye olağanüstü şiddet şartlarına mahkumdur. Bölücü hainler özellikle Nusaybin'e daha çok bomba yığınağı yapmışlar, her yeri silah ve cephaneyle doldurmuşlardır. Evlerin önemli bir bölümü el yapımı patlayıcılarla tuzaklanmıştır. Sokak aralarına çelik plakalı duvarlar örülmüş, bomba yerleştirilmiş kilit taşları dikilmiştir. Suriye'nin kuzeyinden sızdığı anlaşılan YPG'li militanlarla beraber, evlerin çatılarına mevzilenen keskin nişancılar Nusaybin'i kan gölüne çevirmiştir.


Teröristlerin il ve ilçe merkezlerine mevzuşlanması esnasında valilerin ve hükümetin ne yaptığı, hangi tedbirleri aldığı ise bilinmeyen olduğu kadar şaibeli ve sorgulanmaya açıktır. Türkiye düşmanları silahlanıp saldırı konumuna geçerken, buna seyirci kalan, göz yuman, ağırdan alan, sessiz bir şekilde izleyen kim var ise dökülen şehit kanlarında ileri düzeyde payları ve sorumlulukları vardır ve apaçık da ortadadır. Kurulan barikatlar, oluşturulan hendekler, sıkılan kurşunlar, patlayan bombalar adeta milletin bağrına saplanmış hançer, Türkiye'nin hakkında yazılmış infaz buyrultuıdır. Bunlar oluyorken PKK'yı görmezden gelip gmeşhurk cari faaliyetlere dalan kamu görevlileri ise işbirlikçi olup haklarında adli ve yönetimsel kovuşturma kesinlikle yapılmalıdır.


"ERDOĞAN'IN HER ABD geziİ ÖNCESİ veya SONRASI, MEYDANA GELEN TERÖR SALDIRILARI DA MİDE BULANDIRICI PLANLAMALARIN VE DÜŞMANCA NİYETLERİN VARLIĞINA KARİNE TEŞKİL ETMEKTEDİR"


Türkiye terörle mücadele ederken, arkadaş ve bağlaşık görünümlü ABD'nin Ankara'daki büyükelçiliği vasıtasıyla kafaları karıştırması, akılları bulandırması, korkuları tırmandırması masum ve sıradan görülemeyecektir. ABD büyükelçiliğinin kendi yurttaşlarına 19 ilimizin adını tek tek sayarak gitmemeleri yönünde uyarması aslabir açıdan meşru ve dostane bir tavır sayılamayacaktır.


Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD'de bulunmuş olduğu sırada, bu ülkenin Türkiye'ye yönelik hasmane tutum takınması, terörizm mevzusunda kırmızı alarm vermesi kuşkulu ve oldukça da manidardır. Dahası Erdoğan'ın her ABD seyahati öncesi veya sonrası, meydana gelen terör atakları da mide bulandırıcı planlamaların ve düşmanca niyetlerin varlığına karine teşkil etmektedir. Türk milleti terörizmi maşa olarak kullanan, Türkiye üzerinde hesap icra eden kötü niyet ve karanlık hedef sahibi sahibi ülkeleri görmekte ve bilmektedir.


Fakat hiçbir güç aziz milletimize boyun eğdiremeyecek, pes ettiğine şahit olamayacaktır. Bedeli ne olursa olsun, etki ve nüfuz ajanları; kin ve nefret gergefinde Türk düşmanlığı işleyen yabancı mihraklar fakatçlarına ulaşamayacaklardır. Türk milleti bir ve beraberdir. Milliyetçi Hareket Partisi terörle mücadelede devletinin ve güvenlik güçlerinin hem yanında, hem destekçisi, bununla birlikte duacısıdır. Bayatlamış oyunlarla, küflenmiş projelerle Türkiye'nin bölüneceğini, içine kapanıp kardeş kavgasına düşeceğini düşünen sefiller, sefirler ve şekavet yuvaları hüsran duvarına adım atarını çok yakında çarpacaklardır.


AZERİ ŞEHİTLERİN AİLELERİNE BAŞSAĞLIĞI


Aziz şehitlerimize, 1 Nisan'ı 2 Nisan'a bağlayan gece Ermeni caniliğine kurban giden 12 Azerbaycanlı soydaşımıza Cenab-ı tanrı'tan rahmet diliyor; ailelerine, silah arkadaşlarına ve aziz milletimize sabır ve başsağlığı niyaz ediyorum. Türk milleti bu zor günleri inançın gücüyle aşacak, ulusal birlik ve kardeşliğe duyduğu bağlılıkla tarihsel hak ve hukukunu aslabir mihraka çiğnetmeyecektir."

Editör: TE Bilisim