Türkler kakafoniyi sona erdirmelidir! Türkler kakafoniyi sona erdirmelidir!
 İktidara "Milyonlar sürünürken sefa sürenler" diye çıkışan Karaman, şimdi de "Yolsuzluk yapana hırsız denmez." dedi. Karaman'ın 'U dönüşü' dün yapılan atamaları akıllara getirdi.
Geçtiğimiz günlerde yolsuzluk iddialarıyla ilgili olarak iktidara yönelttiği sert eleştiriyle şaşırtan Karaman, 'U dönüşü' olarak nitelendirilecek ifadelerle o analizini adeta gömdü. Karaman'ın, 'yolsuzluk yapana hırsız denilmeyeceğini' savunduğu bugünkü yazısının, dün oğlunun rektör olarak atamasının yapılmasının hemen ardından gelmesi dikkat çekti. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP'ye yakınlığı ile bilinen, rüşvet ve yolsuzluk soruşturmaları sürecinde verdiği fetvalarla gündeme gelen, Yeni Şafak Yazarı Hayrettin Karaman, yine tartışılacak bir yazı kaleme aldı.

"MİLYONLAR SÜRÜNÜRKEN SEFA SÜRENLER..." DEMİŞTİ

Karaman, "İlâhî adalet, milyonlar sürünürken sefa sürenlerden, yoksulların hakkını bunlardan alarak onlara ulaştırmayan yöneticilerden hesap sormayacak mı?" demiş ve iktidara "Göklerden üzerimize bela yağacak." diye çıkışmıştı.

Karaman, bugünkü yazısında, bu tepkisi ile ilgili olarak geri adım olarak nitelendirilecek, "Birini uyarmak onu suçlamak, uyarılan tehlikeye battığını haber vermek değildir." ifadelerine yer verdi. 

ERDOĞAN, KARAMAN'IN OĞLUNU REKTÖR OLARAK ATADI

Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni rektörleri atadığı ortaya çıktı ve Karaman'ın oğlunun da atama listesinde olduğu öğrenildi. 

Erdoğan, Karaman'ın oğlu Prof. Dr. Muhammet İhsan Karaman'ı İstanbul Medeniyet Üniversite'ne rektör olarak atadı.


YOLSUZLUK YAPANA 'HIRSIZ' DENMEZ

Karaman, bugünkü analizinde "Bir başka yazıda yolsuzluğa “hırsızlık” demenin hem seküler kanun hem de İslam ceza hukukuna göre hata, yalan ve iftira olduğunu açıklayacağım. Elbette yolsuzluk da ayıptır, günahtır ve suçtur, ama bu suç, hırsızlık suçu değildir." dedi.

İSPAT EDİLMEMİŞ SUÇU ÜZERİNE ATMAK İFTİRA OLUR

Karaman, henüz 'suçun sabit olmadığı'na dikkat çekerken iktidara yakınlığı ile bilinen medyaya da alınması gereken dersler çıktı. "Birilerinin ispat edilmemiş suçlarını başkalarının da üzerine atarak, yalan söyleyerek, iftira ederek, sahte dosyalar hazırlayarak o başkalarına zarar vermeye kalkışmanın dinde ve ahlakta yeri yoktur." diyen Karaman, ilgili ifadeleriyle adı yolsuzluk iddialarına karışan siyasileri savunsa da 17 Aralık'tan bu yana 'Paralel'e bağlayan ve iddianamelerde dahi olmayan sözde suçlarla kişileri ve kurumları karalayan manşetlere nasıl baktığını açıklamadı. 

ÖNCE DELİLLERE BAKILIR

Bir suç iddiası bulunduğu durumlarda izlenmesi gereken yolu açıklayan Karaman, ilk olarak delillerin kontrol edilmesi gerektiğini ifade etti.

"Diyelim ki bir partiye mensup bazı yetkili şahısların yolsuzluk yaptıklarına muttali oldunuz; eğer maksadınız “yolsuzluklara karşı mücadele” ise takip etmeniz gereken yol şu değil midir: Önce ithamın sağlam delillere dayanıp dayanmadığı kontrol edilir. Sağlam delillere dayanıyorsa amirlerine duyurulur." diyen Karaman, yolsuzluk operasyonlarında ortaya çıkan para kasaları, ayakkabı kutuları, çikolata kutuları, doğruluğu onaylanan ses kayıtlarından bahsetmedi. 

Karaman, yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarında görevli polislerin tutuklanması ve hemen hepsinin 'Delil olmadığı için' serbest kalmasını da anmadı. 

YARGIYA BAŞVURULUR

Suça ilişkin çalışmada izlenen yolda ikinci olarak, yargıyı işaret eden Karaman, "Amirler bir şey yapmazlarsa vakit kaybetmeden -ki, vakit kaybetmek mağdurun veya devletin zarar görmesi demektir- yolsuzluk, ilgili yargı mercilerine delilleriyle iletilir." dedi. Karaman'ın 17 Aralık yolsuzluk operasyonunun ardından, soruşturmada görevli polislerin tasfiye edilmesinden, savcıların görev yerlerinin ve rütbelerinin değiştirilmesinden, 25 Aralık soruşturmasında yeni atanan Emniyetçilerin operasyon talimatına uymamasından, soruşturmaların kapatılmasından bahsetmediği görüldü. 

Karaman'ın, yolsuzluk operasyonlarından sonra yargıda da birçok değişiklik yapılarak bu mercinin de tartışılır hale getirildiğini görmemesi de gözlerden kaçmadı. İstanbul'daki savcının yetkisi olmadığı halde Edirne'deki polisler ile ilgili gözaltı talimatı vermesi akla gelenlerden sadece biriydi. 

CASUSLAR KİM, CASUS OLDUKLARINI GÖSTEREN DELİLLER  VE 'CASUS' DİYEN YARGI KARARI NEREDE?

Suç sabit olmadıkça kimsenin suçlu olarak yaftalanamayacağını belirten Karaman, yazının devamında ise isim vermeden 'birilerini' casuslukla, yalan bilgilerle dosya oluşturmakla suçladı. Bir suçlamada delil bulunması ve yargı kararı gerekliliğini hatırlatan Karaman, casusluk ve şantajla suçladığı kişiler için bu karara hangi delil ve yargı kararına dayandığını ise belirtmedi. 

Karaman'ın ilgili ifadeleri şöyle: "Bütün bunları yapmak yerine içeri sokulmuş casuslar kanalıyla elde edilen, doğrusu ile yalanı ve yanlışı birbirine karıştırılmış bilgilerden dosyalar oluşturmak, bu dosyaları bekletmek, iktidardan umulan menfaat elde edilemeyince bu dosyaları şantaj aracı olarak kullanmak ve usule aykırı olarak yargıya taşımaya, medyaya vermeye, sahte algı oluşturmaya çalışmak nedir?"

MECLİS YOLSUZLUK KOMİSYONU TİTİZLİKLE TAKİP EDİLMELİ 

Yargıda tartışmalı bir süreçle kapatılan soruşturmaların 'adil' bir sonuca bağlanması için yine uygulamaları ile tartışmalı hale gelen Meclis Komisyonu'nu işaret eden Karaman, "Üç bakanın ve yakınlarının itham edildikleri yolsuzluk suçunun incelenmesi ve adil bir sonuca bağlanması için gereken yapılmış ve Meclis’in ilgili komisyonunca soruşturma başlatılmıştır. Şimdi yapılacak şey bu “ölü etinden yapılmış sakızı” çiğnemeye devam etmek değil, sonucu beklemek ve titizlikle takip etmektir." dedi.

Meclis’in ilgili komisyonunca yürütülen soruşturmanın titizlikle takip edilmesini vurgulayan Karaman, komisyona getirilen yayın yasağı için ise bir yorum yapmadı. Yayın yasağı olan bir komisyonun nasıl titizlikle takip edileceği de kafalarda soru işaretleri bıraktı.


Editör: TE Bilisim