Zafer Partisi Ümraniye İlçe Teşkilatı şehit olan altı askerimiz için yürüyüş.. Zafer Partisi Ümraniye İlçe Teşkilatı şehit olan altı askerimiz için yürüyüş..
 Milliyetçi Hareket Partisi tarihinin en anlamlı ve dinamik süreçlerinden birini yaşıyor. Son aylardaki hukuk karmaşasının getirdiği suni süreçleri bir yana bırakacak olursak bunun iki önemli sebebi olduğu söylenebilir. Birincisi; parti yönetiminin öteden beri yaptığı yanlışlıklar ve bu temel üzerinde özellikle 7 Haziran'dan sonra elde edilen koalisyon seçeneğinin MHP eliyle gerçekleştirilemediği yönündeki güçlenen kanaat. Burada belirtmek isterim ki eğer yanlışlığın sadece 7 Haziran ve sonrasında olduğunu iddia ediyorsanız değişim kavramını kullanmamanızı salık veriyorum. Elbette tüm MHP seçmeninde yüzde 100 böyle bir kanaat var mı sorgulamak lazım. Bu çerçevede yaptığımız araştırmada tabanın yüzde 60'a yakını "yönetim ve temsil gücü" konusunda partinin yönetim katını yeterli bulmamıştı. Buna kararsızlar da eklendiğinde oran hayli yükseliyordu. Fakat geri kalan kısımda da 2 önemli blok olduğu görülüyor. İlk blok mevcut yönetimin şu ya da bu şekilde devamını isteyenlerden oluşuyor. Bu kesim örneğin 7 Haziran-1 Kasım sürecindeki söz ve eylemleri de haksız bulmuyor. Diğer blok ise yönetsel yanlışlıkları ve sürdürülemezliği ifade etmekle birlikte mevcut muhalefete karşı olduğu veya eksik bulduğu için "o halde böyle devam" tercihini kullanıyor.

İkincisi; MHP'nin geleneksel seçmeni dışında kalan ve siyasi iktidarın değişimini isteyen geniş kesimlerde uyanan heyecan dalgası... Üstelik bir kaç ay içerisinde seçim olacağı ya da başkanlık sistemi için referanduma gidileceği tahmini sadece MHP tabanını değil, dayanakları itibariyle bu geniş kesimleri de MHP kurultayının biran önce yapılması gerekliliğine yönlendiriyor. "Neden MHP bu kadar gündem oldu?" diye soranların yukarıdaki 2 temel bahsi dikkatle irdelemesi gerekiyor.

Ayrışma engellenmeli

1 Kasım seçimlerinin ardından yaptığımız saha araştırmasıyla MHP'de bir kurultay yapılması yönündeki taleplerin olağan koşullarda engellenmesinin zor olduğunu görmüş ve muhtemel bir kurultayın MHP Genel Merkezince toplanması gerektiğini ifade etmiştik. Çünkü imza toplama girişimlerinin geçmişte acı tecrübeleri yaşanmıştı. Hareketin ayrışmaması için bu işin biran önce gündemden düşürülmesi gerekiyordu. Bugün artık imza verenlerin büyük bölümü delegeliklerinin dışında görevlerinde değiller, gerçek odur ki olağan kongre dönemine girildiğinde bu görevlerinde de olmayacaklar. Siyaset yapacağınız insanları seçmekte elbette özgürsünüz. Fakat ülkücü iradenin tecellisi kabul edilen üst kurul delegelerinin iradelerinden ötürü ayrışması, ötekileşmesi aslında tabandaki bir ayrışmayı tetiklemektedir.  En son görevden alınan İstanbul Beşiktaş İlçe Başkanı Tuncay Buruşuk'u bilginize sunmak isterim. Kişiliği ve yaşantısıyla MHP'nin aradığı özelliklere sahip bir teşkilat mensubu. İmza toplama döneminde imza da vermemişti. Ancak 19 Haziran kurultayına katıldığı için tüm yönetimiyle birlikte bugün artık görevde değil.

Neden ihtiyati tedbir verildi

Üst kurul delegelerinin demokratik talebinin hukuken tescillenmesiyle gerçekleştirilen 19 Haziran tüzük kurultayının ardından organizasyon biçimi ve kongrede alınan kararlar konusunda tartışmalar yaşandı. Bir delegenin başvurusu üzerine 3. Asliye Hukuk Mahkemesi kongrenin tüm kararlarının icrasını durdurdu. Mahkemenin ihsası rey teşkil etmemek için açıklamadığı gerekçesini ilk kez burada yazıyorum. İlgili mahkemenin; kurultayın yeri ve alınan kararlar sebebiyle değil, toplantı yeter sayısındaki iki farklı görüş çelişkisiyle bu kararı verdiği bilgisine ulaştım. Öyle ki kurultayda noter onaylı 656 delegenin katılımı söz konusuydu. Mahkeme ise tüzük değişikliği için dernekler kanunundaki 2/3 toplantı nisabının mı yoksa siyasi partiler yasasındaki salt çoğunluk hükmünün mü geçerli olacağı konusunda ihtilaf yaşamış. Peki buna göre delegeler 1 hafta sonra yeniden çağrılsaydı mahkemeden böyle bir karar çıkar mıydı? Eğer salt bu bilgiye dayandırsak çıkmayacağı söylenebilir. Çünkü ikinci toplantıda 656 ve daha altı bile hiç bir tartışmaya mahal vermeyecek bir toplantı nisabına karşılık gelecekti. Bununla birlikte sürece ve kararlara siyasi iktidarın müdahil olma isteği de göz ardı edilemez. Neticede şimdi ilk aşamada 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin ihtiyati tedbir kararına yapılan itirazı sonuçlandırması ikinci aşamada ise nihai kararı beklenecek. Muhtemeldir ki Eylül ayı içerisinde bu süreç tamamlanacak ve olağanüstü kurultayın olup olmayacağı tam anlamıyla kesinleşecek.

Kürşad Zorlu

Editör: TE Bilisim