MHP'DE HUKUKEN SÜREÇ NASIL İŞLEYECEK..?
(MHP'NİN HUKUKLA İMTİHANI..!)

Rubil GÖKDEMİR

Aylardır MHP'de devam eden siyasi ve hukuki tartışmalar, Ankara 3.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin hukuka aykırıTEDBİR kararıyla birlikte yeni ve öngörülemez bir aşamaya girmiş bulunuyor. Bu karar karşısında konunun taraflarının ne yapabileceğine ve sürecin nasıl işleyeceğine dair görüşlerimi ifade etmeden önce HUKUK ve HUKUK DEVLETİ hakkındaki özet kanaatlerimi sizlerle paylaşmak isterim.

Toplumsal ve siyasal düzeninin sağlanması için zorunlu müesseselerin en başında gelen HUKUK meşruiyetini, medeni dünyanın kabul ettiği evrensel kurallara uygun olarak kullanılan millet iradesinden, gücünü ise; başta kanun koyucu ve uygulayıcıları olmak üzere bu kurallara uyulması gerektiği inancından alır. Medeni dünyada aklı başında herkes, bu kurallara uymamayı aklından bile geçirmediği gibi, ihlal etmenin yaptırımını da iliklerine kadar hisseder.

Hukuk devleti olmanın önşartı; kanun koyanların, uygulayıcıların ve muhatapların da hukukun üstünlüğünü samimi bir biçimde kabul etmeleri ve kendilerinin de hukuki denetime tabi olduklarını bilmeleridir.

Temel hak ve hürriyetlerin hukuki teminat altına alındığı, kanunların herkese obtektif bir biçimde eşit, tarafsız bir şekilde uygulandığı, hukuki öngörülebilirliğin mevcut olduğu devlet yapısı HUKUK DEVLETİ'nin vazgeçilmez unsurlarındandır. Hukuk devleti kavramını asla KANUN DEVLETİ'yle karıştırmamak gerekir. Kanunlar demokratik olmayan devletlerde, hatta diktatörlüklerde bile mevcut olduğundan, evrensel ilkeler doğrultusunda yasama meclisleri tarafından çıkarılan kanunlara herkesçe riayet edilmesini ifade eden "hukukun üstünlüğüne" uyulması ise, sadece HUKUK DEVLETİ ilkesini benimsemiş devlet yapılarında mümkündür. Doğaldır ki, bu ilke ve kurallara öncelikli olarak, bağımsız ve tarafsız olması gereken hakimler uymak zorundadır.

Bu kısa izahattan sonra; öncelikli olarak bu hukuki sürecin içinde olmadığımı belirterek, tarafıma yöneltilmiş bulunan yüzlerce yorum ve sorulara cevap olmak üzere; MHP'deki hukuki sürece dönecek olursak, Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılan ve 6.OLAĞANÜSTÜ KURULTAY'da alınan kararlara karşı tedbir verilen dosyanın davacısı üst kurul delegesi Cemal ENGİNYURT ve davalısı ise MHP Genel Merkezidir. Muhalifleri siyaseten ve hukuken temsil eden ÇAĞRI HEYETİ pazartesi gününden itibaren davaya "müdahil" sıfatıyla dahil olmadan ve mahkemece "müdahilliklerine" karar verilmeden, TEDBİR kararı hakkında aynı mahkemeye itirazda bile bulunabilmek bile mümkün değildir. Bu vesileyle bu TEDBİR kararı hakkında herhangi bir üst mahkemeye veya Yargıtay'a bu aşamada başvurabilmek maalesef mümkün değildir.

Verilen tedbir kararını incelediğimizde davayı açan Cemal ENGİNYURT'un "telafisi imkansız veya zor zararlarla karşılaşabileceği ihtimali" olarak belirtilen soyut gerekçe dışında hiç bir gerçek hukuki gerekçe bulunmamaktadır. (Mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiği hususunun da Hukuk Devleti ilkeleri arasında bulunduğunu bu vesileyle zikretmem yerinde olacaktır.)

Mahkemece kurulan ara kararlar incelendiğinde, TEDBİR verilmesini gerektirecek şekilde KURULTAY'da alınmış kararların hukuka aykırı olup olmadığına dair Sayın Hakimin hiç bir bilgiye sahip olmadığı çok net anlaşılmaktadır. Nitekim; davacının iddia konusu ettiği belge ve bilgilerin ilgili mercilerden toplanmasına ve taraflara cevap süresi olarak 15 günlük süre vermiş olmasından bunu anlıyoruz. Buna karşın 19 Haziran kararlarının bir kısmı değil, tamamının yürürlüğe girmesini engellemek üzere, Çankaya İlçe Seçim Kurulu dahil, diğer ilgili mercilere yazı yazıldığı görülmektedir.

Bu tedbir kararının MHP Genel Merkezi'ne en erken 27.06.2016 tarihinde tebliğ edileceğini düşünürsek, 15 günlük cevap süresinin bile 12 Temmuz tarihinde dolacağı ortadadır. Bu durumda davaya müdahil olacak ve müdahilliği kabul edilirse Çağrı Heyeti'nin yapacağı itirazın sonucunun 10 Temmuzdan öncesi alınacağını beklemek dışında maalesef ki bir hukuki yol mevcut değildir. Şimdi söz bir partinin kaderinin tek hakimin kararına ve Dernekler Kanunu hükümlerine bırakılamaz diyenlerdedir. Ne diyeceklerini duymak isteriz.

Gelelim MHP Genel Merkezi'nin 10 Temmuz'da yapacağını ilan ettiği 6. Olağanüstü Kurultay'ın hukuki durumuna, daha önce hiç kimseyi teklif etmeden ve bağımsız bir hukukçu sıfatıyla bu konudaki görüşlerimin; "TÜZÜK KURULTAYI İLE SEÇİMLİ KURULTAYIN" 15 gün ara vermeden yapılamayacağına yönünde olduğunu hatırlarsınız. Bu şekilde yapılacak bir KURULTAY'ın sonucunu beğenmeyen bir başka Cemal ENGİNYURT dava açarsa bu KURULTAY'da hukuken iptal edilecektir.

Şimdiden söylüyorum bu şekilde yapılacak kurultayın iptal gerekçesi ise, 15 günlük süreler ihlal edilerek peş peşe yapılacak kurultayla "seçme ve seçilme hakkının ihlal edilmiş olması gösterilecektir. 10 Temmuz tarihinde Tüzük değişikliklerinin kabul edilip edilmeyeceği bugünden bilinemeyeceğine göre, bu kurultaya önceden katılmayan bir üst kurul delegesi "seçme ve seçilme hakkının" ihlal edilmiş olması sebebiyle dava açma yoluna gidecektir.

Sevgili Arkadaşlar; akıl, mantık ve hukukun rafa kaldırıldığı bu süreçte sizlere daha güzel bilgiler vermek isterdim. Maalesef ki, mevcutta ki hukuki durum budur. Bu çıkmaz sokak tablosunu, sürecin başında ümitleri yeşeren milletimiz üzüntü içinde ibret ve dehşetle izlemektedir. İsyan halinde ifade etmek isterim ki, muhalif veya muktedir olsun MHP camiasını temsil eden veya temsil iddiasında bulunan herkes bu tablodan sorumludur.

Yüzlerce mesaj alıyorum; "kendi aralarında anlaşamayan, birbirine düşen veya süreci yönetemeyen bu kadrolara biz bu ülkenin ve milletin kaderini nasıl teslim ederiz?" mealinde sitemler... Maalesef umutlar hüsrana dönüşmek üzere... Herkes umut, tahammül ve hoşgörüsünü tüketmek üzere...Millete değişim umudu olanları, tarihi görevlerini yapmaya davet ediyoruz.

Aynı yolun yolcularının acımasızca birbirine ettikleri hakaretleri millet sessizce ve tahaccüp içinde seyrediyor. Birbirlerine karşı adil olamayanlar, hırs küpü haline gelmiş ve nefislerini yenemeyenler, yetki verdiğimizde millete karşı nasıl adil olurlar soruları, cevap sınırlarının ötesindedir artık.

Türkler kakafoniyi sona erdirmelidir! Türkler kakafoniyi sona erdirmelidir!

Izdırap içinde yazıyorum, Allah aşkına; millet adına ve millet için yola çıktığını iddia edenler, yangına körükle gitmeyin, sükunetinizi muhafaza edin, insanı ve millet sevgisini esas alarak yeniden ve bir daha aklı selimle düşünün. Hak ve Hukuk bilinci olmayan, mahkeme kapılarında dolaşan bir kadro veya ekip olma imajı üzerimize yapışırsa, yıllarca bu kanaati değiştiremez, milleti yeni ve öğretilmiş çaresizliklere kendi ellerimizle mahkum edeceğimizi unutmayalım.

MHP evrensel hukuk ilkeleri içinde ve demokratik esaslarla, bütün oligarşik yapıları yıkarak siyaseti milletle buluşturamaz ve bu hukuki süreçlerin girdabına girmekten kurtulamazsa, kimse merak etmesin, üzerinde artık kavga edilmesini gerektirmeyecek etkisiz yapılarımız, bir başka muhteris tarafından yeni ve tekçi bir siyasal sistemin millet adına kurbanı ve mağduru olacaktır.

ALLAHA EMANET OLUNUZ...

Editör: TE Bilisim