BİZ OLALIM; BİR OLALIM. "MODERN VE GELENEĞİN ARASINDAKİ GERİLİMDEN," ANCAK BU YOLLA KURTULURUZ... BİZ OLALIM; BİR OLALIM. "MODERN VE GELENEĞİN ARASINDAKİ GERİLİMDEN," ANCAK BU YOLLA KURTULURUZ...
 SÖĞÜT RUHU

TÜRKMEN yine, yüzyıllardır sürdürdüğü geleneğini, her yıl olduğu gibi bu yılda Söğüt'te "TOY" kurarak kutladı, ERTUĞRUL GAZİ ATA'yı yad etti, gelenekten geleceğe mesaj verdi.

"Söğüt Ruhu", bir kuruluş hikayesidir. 


Öyle bir hikayedir ki;


Kayı Boyundan Süleyman Şah oğlu Ertuğrul Beyin 
önderliğindeki bir avuç Türkmen'in Anadolu'da Haçlıların ve Moğollar'ın istilasına, zulüm ve entrikalarına karşı durup, Selçuk'unun yanında verdiği mücadelenin mükafatı olarak yerleşmek, yurt edinmek için verilen Söğüt-Domaniç'te yerleşik hayata geçişin, yeni bir devlet, yeni bir nizam kuruluşunun hikayesidir. Hak-Hukuk-Adalet ilkelerinin yaşandığı, herkese uygulandığı, inançlarının ve kültürlerinin gereklerinin  yerine getirildiği, "Türk Töresi"nin uygulandığı bir yerleşkenin hikayesidir.

Savaşçı fıtratının gereği kılıcını kınına sokmamış ama asla zalim olmadan , mazlumun ve haklının yanında savaşın gereklerini yerine getirip, genetiğinden gelen özelliklerinin yanında manevi atmosferden de aldığı feyzle beslenerek, Anadolu'da birliği sağlamanın hikayesidir. Yurt edindikleri  coğrafyayı huzur ve güven merkezi yapan, isteyenin kendi inancını serbestçe yaşadığı, inandığı dinin ve ait oldukları kültürlerin gereklerini özgürce yerine getirebildiği maddi ve manevi ortamı sağlayan bir yüce anlayışın, büyük bir hoşgörünün hikayesidir. 

Anadolu'da, Bizans'ta, Rumeli'de olan biteni görüp, "zamanın ruhu"nu kavrayıp kendine hedef seçen ve bu hedefin "Yesevi Ocağı"nın yetiştirmesi Şeyh Edebali Hazretlerinin manevi mimarlığında gerçekleştirildiği bir KURULUŞUN ve KURTULUŞUN hikayesidir. 


İlay-ı Kelimetullah Ülküsü'nü benimseyip, bu uğurda binlerce, milyonlarca şehit vererek çağ açıp, çağ kapamanın, 400 çadırlık bir obadan büyük bir CİHAN DEVLETİ kurmanın hikayesidir.

"SÖĞÜT RUHU" Türk Milleti'nin Allahın gönderdiği son peygamber olan MUHAMMED MUSTAFA'nın (sav) tebliği ve ahlakıyla yaşayıp, İslamın bayraktarlığını yapan, "İnsanı Yaşat ki, Devlet Yaşasın" düsturuyla hizmet eden, hüküm süren bir anlayışın ifadesidir.

Peki, bu ruh hangi bedende şimdi...?

Her ne kadar yozlaştırılsa da yine geleneğin yaşandığı, Türk'ün asırlardan süzülüp gelen kültürünün örneklerinin görüleceği en güzel "TOY"dur Söğüt. 

Ama bu yıl Söğüt,  bütün güzelliklerinin yanında bir acıyı da yaşattı bizlere. Ne diyor du atalarımız; 

"Gafleti uzun olanın, devleti yok olur". 

İşte bugün bu trajediyi yaşıyoruz. Kendi vatanımızda, var olma kavgası veriyoruz. On bin yıllık yurdumuzun bütün bilimsel araştırmaların (arkeolojik kazılar, tarihi kayıtlar v.s.) kayıtsız ve şartsız ortaya koymasına rağmen, yine de bize ait olduğunu ispat etme mecburiyetinde kalıyoruz. Ait olduğu milletin, bu coğrafyada yaşayan milletin kimliğimizi ifade etmekten, adını zikretmekten, Türküm demekten imtina edenleri görüyoruz.

Milletini sevmenin, ona yardım etmenin, kardeşinin yanında olmanın, acısını acımız, davasını davamız bellemenin ırkçılık sayıldığı bir zaman yaşıyoruz. 

Ve bütün bu yaşananlara hayretle, ibretle bakıyor ve bir nevi kahroluyoruz.

Büyük Üstad N.Fazıl KISAKÜREK'in ifadesiyle, "Öz yurdunda garipsin, Öz Vatanında parya."

Türk'ün öz be öz yurdu olan Kerkük'te yaşanılan zulmü bütün çıplaklığıyla Kerkük Çadırında gördük, hikayesini yaşayanlardan dinledik. 

Birlikte ağıt yaktık...!


Birlikte dua ettik...!


Birlikte yemin ettik...!

"Kerkük Türk'tür, Türk kalacak" diye hep bir ağızdan, hem de yürekten haykırdık.

Kerkük başta olmak üzere bölgede ve dünyada inancı yüzünden, etnik kimliği üstünden zulme uğrayan, soykırıma tabi tutulan  soydaşlarımızın ve de bütün diğer mazlum milletlerin yanında olduğumuzu, bu uğurda ne gerekiyorsa yapacağımızı Söğüt'teki Kerkük Çadırından insanlık önünde, tarihin kayıtlarında  ve Allahın huzurunda dünyaya duyurduk, söz verdik, yemin ettik. 

Sözümüzden döner isek,
Gök girsin,kızıl çıksın

Oğuzhan Maden

Editör: TE Bilisim