Yılmaz Özdil, Sözcü Gazetesindeki köşesinde, son bir kaç günün en haysiyetsiz iddiasını yazan AKP'liye ders verdi. Kendini bilen biri için aslında çok ağır kaçan bu yazıda verilen mesajı o AKĞ'linin anlayıp anlamayacağı hakkında tereddütlerimiz var.

İşte o yazı:

MUSTAFA KEMAL'E HAKARET EDERKEN, AKP HÜKÜMETİNE YUNAN DİYEN AKP'Kİ - Yılmaz Özdil

Türk nedir derseniz? Şöyle tarif etmiş Atatürk…

“Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine sahne oldu. Bu sahne, yedi bin senelik Türk beşiğidir. Bu beşik, tabiatın rüzgarlarıyla sallandı, beşiğin içindeki çocuk, tabiatın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk, tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu, sonra onlara alıştı. Onları, tabiatın babası tanıdı, onların oğlu oldu. Bir gün o tabiat çocuğu, tabiat oldu, şimşek oldu, yıldırım oldu, güneş oldu. Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.”

*

Tüm etnik kökenleri bünyesinde barındıran “Ne Mutlu Türküm Diyene” kavramının, ruhu budur.

*

Hal böyleyken… Akp gençlik kolları başkanı, yüreğindeki nefreti kusmuş, “birisinin babasının ve kendisinin doğum yeri Selanik’se, Selaniklidir, kimse Türk, Atatürk demesin, orijinali Yunan yani, Türk’e benzemiyor, keşke Atatürk olmasaydı” demiş.

*

Bu arkadaşın iltihaplı mantığına göre, Akp hükümetinde Yunan bakan var demek ki… Çünkü, Mehmet Müezzinoğlu Gümülcine doğumlu, babası da Gümülcine doğumlu… Bu durumda “evet” diyenler, Yunan hükümetine mi evet demiş oluyor? * Şimdi bakın…

*

Zafer Partisi Ümraniye İlçe Teşkilatı şehit olan altı askerimiz için yürüyüş.. Zafer Partisi Ümraniye İlçe Teşkilatı şehit olan altı askerimiz için yürüyüş..

“Sayın başkan, Yaklaşık yedi asır boyunca yakın doğu ve orta Avrupa kanlı savaşlara sahne oldu. Mustafa Kemal Paşa’nın milli hareketinin rakiplerine galip gelmesiyle kurulan Türkiye Cumhuriyeti, bu belirsizlik ve hoşgörüsüzlük ortamına son verdi.

Bir milletin hayatında bu kadar kısa zamanda bu kadar köklü bir değişim hakikaten nadiren gerçekleştirebilmiştir. Teokratik bir rejim altında yaşayan ,hukuk ve din kavramlarının birbirine karıştığı çöküş altındaki imparatorluk, tamamen canlı ve hayat dolu modern bir ulus devlete dönüştürüldü.Yakın doğu,gerçek bir barışın dayanağı haline geldi.

Türkiye’yle sürekli devam eden anlaşmazlıkların neticesinde kanlı savaşlara sürüklenmiş olan biz Yunanlar,Osmanlı imparatorluğunun halefi olan bu ülkede gerçekleşen derin değişikliğin etkilerini ilk hissedenler olduk.

Küçük Asya felaketinden hemen sonra,savaştan bir ulus devlet olarak çıkmış olan,yeniden doğan Türkiye’ye samimi olarak elimizi uzattık,o da samimiyetle karşılık verdi.

Barış için bu paha biçilemez katkıyı gerçekleştiren kişi elbettte Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’tür.

Bu yüzden,1933 yunanistan Hükümetinin lideri olarak, Mustafa Kemal Paşa’nın Nobel barış ödülünün ayırt edici itibarıyla ödüllendirilmesini teklif etmekten şeref duyarım”

*

İmza…

Elefhterios Venizelos

*

Evet.. Mustafa Kemal Atatürk,sadece kahramanlığıyla değil,dehası ve evrensel vizyonuyla,dizlerinin üstüne çökerttiği düşmanlarının bile böyle büyük saygısını kazanmış bir devlet adamıydı.

Yunanistan başbakanı Venizelos, savaşa meydanlarında ülkesini yenmiş,ordusunu denize dökmüş,Yunan ırkçılığını simgesi Megalo İdea’yı çöp tenekesine atmış Atatürk’ü,1934’te Norveç Nobel komitesine gönderdiği bu mektupla, Yunan halkı adına Nobel’e aday göstermişti.

*

İnsani değerler bakımından , gırtlak gırtlağa geldiğimiz milletlere bile ilham veren bir karizmaydı Atatürk

*

Türk adalarını Yunan’a bırakacaksın.

Türk yoktur diyeni alkışlayacaksın.

Ne mutlu Türküm diyene’li  Andımıza tahammül edemeyeceksin…

TC’yi sileceksin…

Sonra çıkıp Atatürk’e yunan diyeceksin öyle mi?

*

Atatürk,bilimsel bir gerçek olarak Oğuz Türk’üdür,yörüktür. Bu kindar nesil nankörlüğü ise, işgalci mezaliminden kötüdür.



Editör: TE Bilisim