Bu topraklar öylesine derin tasavvufi mânâlar ile yoğurulmuştur ki, bir gün hiç ummadığınız bir Rock şarkıcısı çıkar karşınıza... bir de bakarsınız. Anadolunun o derin felsefesini tam kalbinden yakalamış ve ruhuna sindirmiş olarak hayretle görürsünüz..


Anadolunun özü, üzerine ayak basan her canlının zihnine yürür!

Er ya da geç, izlerini görürsünüz.

Ekte Athena grubunun iki sevilen yüzünün söylediği parça var. Videoyu izlerken, yanınıza sözleri ve parçanın derin ruhunu da katık edin istedim.
 

İşte sözler ve kısa açıklama...

Zahid bizi ta'n eyleme hay hay!
Hak ismin okur dilimiz hey canım, hey canım
Hak ismin okur dilimiz eyvallah hey hey dost
Sakın efsane söyleme hay hay!
Hazrete varır yolumuz hey canım, hey canım
Hazrete varır yolumuz eyvallah hey hey dost

Erenlerin çoktur yolu hay hay!
Cümlesine dedik beli hey canım, hey canım
Cümlesine dedik beli eyvallah hey hey dost
Gören bizi sanar deli hay hay!
Usludan yeğdir delimiz hey canım, hey canım
Usludan yeğdir delimiz eyvallah hey hey dost!

Ümit Özdağ ‘Türk Çernobili’ diyerek faciaya karşı böyle uyarmıştı: Acil durum ilan edilmeli Ümit Özdağ ‘Türk Çernobili’ diyerek faciaya karşı böyle uyarmıştı: Acil durum ilan edilmeli

Zahid: dünyaya sırtını dönmüş, onu elinin tersiyle itivermiş kişi demektir. Ancak, ‘Zahid’ kelimesinin tasavvufî terminolojideki anlamı biraz olumsuz biçimde “ham sofu, çiğ tavırlı dindar, dinin özünden ziyade şekilciliğiyle ilgilenen kişi, dediğim dedik bir dayatmacı”yı karşılar. Pişmek kelimesini hiç tanımamış, bilge tecrübelerden uzak, arif ve âşıklığın ne demek olduğunu anlamayacak kadar bağnaz ve dini dış görünüşünde göstermek üzerine tavizsiz hareket eden, daha giysi ve suretinin şeklinden başlayarak kendini zahire kaptırmış bir tiptir. Onun kendince doğruları vardır ve bunlardan taviz vermek, haşa dinden çıkmak gibidir. Muhtemelen böyle bir kişi dini temsil ederse din korkulacak bir yapıya sokulmuş, zahid de o evvelki güzel ve sevecen anlamını bırakıp asık suratlı, soğuk bir kılığa bürünmüş olur ki eskiler ona ‘’kaba sofu” derler. (İlahiyat Forum)

Ta’n Eylemek: Ayıplamak.

Beli: Evet (onaylamak)

"Erenlerin çoktur yolu / cümlesine dedik beli / Gören bizi sanar deli, Usludan yeğdir delimiz" 

Anlatılmak istenilen: Anadolu tasavvufundaki o hoşgörülü ve kucaklayıcı tavırdır. Tarikatlar bir sürü yollara ayrılmış, bir çok ritüel üretmişken, hepsine "hayır zinhar yapamazsınız!" demek yerine sadece "beli" denilmiş ve onaylanmış.

Bu onaylamanın ardındaki derinliği anlayamayan kimse, karşısındaki dervişe "deli" der. Derviş de onu cevaplar: "Bizim delimiz uslumuzdan üstündür"...

İnsanoğlunun çatışmacı fıtratından şiddetli itiraz beklerken, sevgiyle harmanlanmış beklenmedik bir kabulleniştir.

Kimi zaman Yunus'un dediği gibi "söz" olur keser savaşı... 

Günümüzde; herkes kendi meşrebine uygun bir yol tutturmuş ve diğerlerine dünyayı dar ederken, yüzyıllar öncesinden gelen sese kulak vermek zamanı değil midir?

...

Gelelim malum meseleye

Kimisi çıkıp,
 "Onlar Ülkücü değil" diye açıklama yapar.

Verilecek en anlamlı cevap
 "EYVALLAH!" demek olacaktır. 

"Eyvallah" her zaman karşındakini tasdik etmek değildir. Naif bir sözcüktür. İçindeki "hüzünlü sitemin" gidip söyleyene ulaşmasını uman bir derviş tavrıdır. Derin anlam taşır

"Eyvallah!"

(Dr. A. Erhan Ayberk)

Editör: TE Bilisim