Gümüşhane ekibiyle 30 saat sonra gelen mutluluk Gümüşhane ekibiyle 30 saat sonra gelen mutluluk
 "AK Par­ti ken­di an­la­yı­şı dı­şın­da hiç­bir olu­şu­mun top­lum nez­din­de ol­ma­sı­na ta­ham­mül et­mi­yor. Bu Hiz­bul-AKP zih­ni­ye­ti­dir.
Yapılan fişleme ile elde edilen verilerin, AKP hükümetinin kendisine muhalif gördüğü kesimlere biat ettirmek için kullanacağı anlaşılmaktadır."

Hizmet Hareketi’nin yanı sıra küçük büyük tüm cemaat ve tarikatların 2009 yılından bu yana izlenip takip altına alındığı ortaya çıktı.

Sivil toplum örgütleri, siyasiler ve hukukçular, bütün dini gruplara yönelik fişleme talimatlarına çok sert tepki gösterdi. Fişlemelerin cemaatlerin içini karıştırmak ve yıldırmak için yapıldığına dikkat çekilirken, yapılanların darbe dönemlerinden farksız olduğu vurgulandı.

AK Parti’nin 12 yıllık iktidarında, sadece Gülen Cemaati’nin değil, Süleymancılar, Nurcular, Nakşiler ve Kadiri tarikatı mensuplarının da fişlendiğinin ortaya çıkması gündeme bomba gibi düştü. Toplumun her kesiminden tepki alan fişlemeler darbe döneminden kalma uygulama olarak yorumladı. İşte o görüşler:

Türkiye hâlâ darbe zihniyetiyle yönetiliyor

*Ye­ni As­ya Ga­ze­te­si Ge­nel Ya­yın Yö­net­me­ni Ka­zım Gü­leç­yüz: As­lın­da em­ni­yet is­tih­ba­ra­tı­nın yap­tı­ğı bu fiş­le­me ye­ni bir olay de­ğil. Sa­de­ce ka­mu­oyun­da ye­ni gün­de­me ge­li­yor. Ce­ma­at­ler­le il­gi­li ola­rak AK Par­ti dö­ne­min­de Jan­dar­ma­’nın, MİT'in fiş­le­me­le­rin de­vam et­ti­ril­di­ği or­ta­ya çık­tı. De­mek ki de­mok­ra­tik­leş­tik, as­ke­ri ve­sa­ye­ti or­ta­dan kal­dır­dık, mil­le­tin ada­mı­nı cum­hur­baş­ka­nı seç­tik de­ni­lir­ken di­ğer ta­raf­tan es­ki dev­let ref­leks­le­ri de­vam edi­yor.

Ken­di in­sa­nı­nı teh­dit ola­rak gö­ren bir an­la­yı­şın ürü­nü olan bu fiş­le­me­ler ta­kip­ler ara ver­me­den de­vam edi­yor. De­mek ki te­mel­de de­ği­şen çok bir şey yok. Bu­nun da se­be­bin­de Tür­ki­ye'nin hâ­lâ dar­be zih­ni­ye­tiy­le yö­ne­ti­li­yor ol­ma­sı ya­tı­yor. Bu­nu göz­den ka­çır­dı­ğı­mız müd­det­çe bu so­run­la­rın bi­te­ce­ği­ni bek­le­me­mek la­zım. Ce­ma­at­le­rin içini ka­rış­tır­mak, fark­lı yön­tem­ler­le on­la­rın üze­ri­ne git­mek yıl­dır­mak, psi­ko­lo­jik ha­re­ket­ler yap­mak tar­zın­da de­vam et­ti­ği­ni gö­rü­yo­ruz.

Men­fa­at üze­rin­de dö­nen si­ya­se­tin ka­çıl­maz so­nuç­la­rı bun­lar. Ce­ma­at­ler ma­ale­sef bu ko­nu­da far­kın­da de­ğil­ler. İk­ti­da­rın ar­ka­sın­da dur­ma­ya de­vam edi­yor­lar. Han­gi ce­ma­at olur­sa ol­sun ken­di­ni si­ya­set­le ik­ti­dar­la öz­deş­leş­tir­me­me­li. Ma­ale­sef da­va psi­ko­lo­ji­si için­de bu ko­nu çok si­ya­si­leş­ti­ril­di. Bu si­ya­si­leş­me ha­yır­lı so­nuç­lar ge­tir­mi­yor ve ge­tir­me­ye­cek. Bu­nun ar­ta­ca­ğın­dan en­di­şe edi­yo­ruz.

BiR iNSANLIK AYIBI

Maz­lum­der Ge­nel Sek­re­te­ri Re­cep Ka­ra­göz: Fiş­le­me­ler ko­nu­su 12 Ey­lül, 28 Şu­bat'ta da ya­pı­lan şey­ler­di. Cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de hep bu fiş­le­me­ler­le mü­ca­de­le edil­miş­tir. Top­lu­mun mah­re­mi sa­yı­lan yer­le­rin din­len­me­si­ni gö­zet­len­me­si­ni fiş­len­me­si­ni ke­sin­lik­le tas­vip et­me­dik. Bu­nun bir in­san hak­kı ih­la­li,  in­san hak­kı­na te­ca­vüz ola­rak gö­rü­yo­ruz. Bu fiş­le­me­ler bir in­san­lık ayı­bı­dır. Bu­nu kı­nı­yo­ruz. Bun­lar, ne Tür­ki­ye ne ulus­la­ra­ra­sı ka­mu vic­da­nın­da ye­ri ol­ma­yan bir ko­nu. El­bet­te bu din­le­me­le­rin dö­nem­sel dö­nem­sel kim­le­rin elin­de güç var­sa, ken­di ik­di­tar­la­rı­na yö­ne­lik meş­ru gör­dü­ler. Bu as­la ka­bul edi­le­mez, din­le­nen kim olur­sa ol­sun.

İftiranın, zulmün karşılığı olacak

*Bir­lik Vak­fı Ku­ru­cu üye­si Ah­met Rüş­tü Çe­le­bi: Bu tür fiş­le­me­ler, Tür­ki­ye­’de dik­ta dö­nem­le­rin­de, Müs­lü­ma­nım de­me­nin suç sa­yıl­dı­ğı dö­nem­ler­de yaşandı. Ama AK Par­ti gi­bi mu­ha­fa­za­kar bir par­ti dö­ne­min­de böy­le bir fiş­le­me ya­pıl­ma­sı­nın bir iza­hı yok­tur. Bun­lar bir de­fa ba­zı ko­nu­la­rı iyi araş­tır­ma­mış­lar ve­ya ya­nıl­tıl­mış­lar­dır. Müs­lü­man­la­r’ın oyu ile ik­ti­da­ra gel­miş bir par­ti­nin Müs­lü­man­la­r’ın aley­hi­ne ola­cak, on­la­rı zan al­tın­da bı­ra­ka­cak yan­lış hü­küm­ler ver­me­si ve uy­gu­la­ma­lar yap­ma­sı­nı an­la­mak müm­kün de­ğil. As­lın­da on­la­rın seç­men­le­ri de böy­le bir fiş­le­me­yi ka­bul et­mez. Ki­me ya­pı­lır­sa ya­pıl­sın, if­ti­ra­nın, zul­mün, mut­la­ka kar­şı­lı­ğı ola­cak­tır. Bir ül­kede ada­let esas alın­malı. Bir ül­ke ate­izm ile yı­kıl­maz fa­kat ada­let yok­sa, ge­lir da­ğı­lı­mın­da ada­let bu­lun­mu­yor­sa, bir ta­kım ah­la­ki za­fi­yet­ler ya­şa­nı­yor­sa yı­kı­lır. Tür­ki­ye­’de si­ya­se­te ye­ni bir ah­la­ki şe­kil ve­ril­me­si la­zım. Vak­tiy­le 28 Şu­bat dö­ne­min­de Müs­lü­man­lar fiş­le­nir­di. Üni­ver­si­te­ye kız­la­rı­mız gi­re­mez­di. Bu­gün ki fiş­le­me­le­ri iler­de kul­lan­mak için mi ya­pı­yor­lar. Bu­nu te­men­ni et­mem. Hak­sız­lık kar­şı­sın­da su­san dil­siz şey­tan­dır. Bun­la­rı di­le ge­tir­me­ye de­vam ede­ce­ğiz, is­tib­da­dın en ağır ol­du­ğu de­vir­ler­de bi­le Be­di­üz­za­man Sa­id Nur­si, “Ba­şım­da­ki saç­la­rım ade­din­ce baş­la­rım bu­lun­sa ve her gün bi­ri ke­sil­se zın­dı­ka­ya ve da­la­le­te tes­lim-i si­lah edip, va­tan ve mil­let ve İs­la­mi­ye­t’e hı­ya­net et­mem. Ha­ki­kat-ı Ku­r’­ân’­a fe­da olan bu ba­şı­mı za­lim­le­re eğ­mem” de­me­miş mi?

Yasal değil kabul edilemez

Tür­ki­ye İn­san Hak­la­rı Vak­fı Ge­nel Sek­re­te­ri Me­tin Bak­kal­cı: İn­san Hak­la­rı Vak­fı ola­rak dün, bu­gün, ya­rın in­san­la­rın fiş­len­me­si gi­bi kav­ra­mın hiç­bir ko­şul­da ka­bul edi­le­me­ye­ce­ği­ni hep söy­le­ye gel­dik. Bu yön­te­min on­lar­ca yıl­dır ül­ke­miz­de şu ya da bu ke­si­me yö­ne­lik ik­ti­dar­la­rın as­li ola­rak eği­li­mi ol­du­ğu­nu gös­ter­dik. Fiş­le­me dün de ka­bul edi­le­mez­di, bu­gün de ka­bul edil­e­mez. Her dö­nem bir şe­kil­de ik­ti­dar­lar her za­man sık­lık­la bir düş­man ilan ede­rek bu­nu, fiş­le­me­yi bir şe­kil­de çe­şit­li prog­ram­lar­la meş­ru­ymuş gi­bi ya­pa­bi­li­yor. Bu­nun ya­sal ol­ma­dı­ğı­nın tar­tı­şı­la­cak bir ya­nı yok­tur.

Milli güvenliğe tehdit denildi

2004 tarihli Milli Güvenlik Kurulu'nda (MGK) Hizmet Hareketi'nin fişlenmesine ilişkin belgenin ardından yeni bir skandal talimat ortaya çıktı.

Taraf Gazetesi’nin haberine göre, Ramazan Akyürek'in görevden alınmasının ardından Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı'na atanan Hüseyin Namal'ın imzasıyla 6 Kasım 2009 tarihinde 81 ilin Emniyet istihbarat şube müdürlerine gönderilen yazıda, bütün dini akım ve tarikatlarla ilgili istihbarı çalışma yapılması talimatı verildi. Yazıda, Türkiye'de dini istismar eden terör örgütleri ile geçmişten bu yana ilişki içinde bulunan birçok dini akım ve tarikat olduğu vurgulandı.

Aynı talimatta, dini akım ve tarikatların, Türk aile yapısını bozduğu, vatandaşların maddi ve manevi yönden zarar görmesine yol açtığı da öne sürüldü. Takip altına alınacak tarikatlara örnek olarak da ‘Nakşibendiler, Nurcular, Süleymancılar ve Kadiri' tarikatı gösterildi. Tarikatların milli güvenliği de tehdit ettiği savunuldu.

RAPORLAR BAŞBAKANLIK’A YOLLANDI

Özellikle, Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı tarafından, dini akımlar ve tarikatların, üyeleri, mal varlıkları ve faaliyetleri konusunda uzun süre geniş kapsamlı incelemeler yapıldığı tespit edildi.

Yapılan çalışmalarda il bazında dini akımların ve tarikatların üye sayıları tespit edildi.

Bunun yanında, aynı grupların, mali yapıları ve faaliyetleri konusunda da düzenli olarak genel müdürlüğe bilgi aktarıldı.

Bunun dışında, grupların kamudaki yapılanmaları konusunda da raporlar hazırlanarak, Başbakanlık’a ve Emniyet Genel Müdürlüğü'ne sunuldu.

Cemaat ve dini akımlarla ilgili yapılan çalışma MİT ve emniyet tarafından ayrı ayrı yürütüldü. İki ayrı kurum da, aynı konuyla ilgili çalışma gerçekleştirdi.

SİYASİLER NE DEDİ?

VURAL: FİŞLEMELER HİZBUL-AKP ZİHNİYETİ

*MHP Grup Baş­kan Ve­ki­li Ok­tay Vu­ral: Bun­dan ön­ce bü­tün fiş­le­me­le­ri kal­dır­dık ar­tık mü­te­dey­yin, din­dar in­san­lar fiş­len­me­ye­cek, hor gö­rül­me­ye­cek di­ye nu­tuk­lar atı­yor­lar­dı. Bu ge­li­nen nok­ta­da AK Par­ti­’nin top­lu­mun de­ğer­le­riy­le il­gi­li de­ğil ta­ma­men bir par­ti dev­le­ti an­la­yı­şıy­la ha­re­ket et­ti­ği­ni açık bir şe­kil­de or­ta­ya ko­yu­yor. Bu­nun ama­cı sos­yal ser­ma­ye­yi teh­dit ede­rek yön­len­di­re­rek par­ti­ye ba­ğım­lı ha­le ge­tir­mek­tir. Bu tür ya­pı­lan­ma­lar üze­rin­de bas­kı oluş­tu­ra­rak top­lu­mu yön­len­dir­mek is­ti­yor. Bu tam ola­rak to­ta­li­ter dev­let an­la­yı­şı­nın te­za­hü­rü­dür. AK Par­ti kit­le­le­ri sin­di­re­rek, yıl­dı­ra­rak par­ti­ye ba­ğım­lı ha­le dö­nüş­tür­mek ama­cıy­la bun­la­rı ya­pı­yor. Bu ta­kip ve fiş­le­me­le­rin suç ör­güt­len­me­si çer­çe­ve­sin­de ya­pıl­ma­dı­ğı or­ta­ya ko­nu­lu­yor. AKP top­lu­mun sos­yal ser­ma­ye­si­ni bir teh­dit ola­rak gör­dü­ğü­nü or­ta­ya ko­yu­yor. AK Par­ti ken­di an­la­yı­şı dı­şın­da hiç­bir olu­şu­mun top­lum nez­din­de ol­ma­sı­na ta­ham­mül et­mi­yor. Bu Hiz­bul-AKP zih­ni­ye­ti­dir. İn­san­la­rın bu ya­pı­lan­ma­la­ra yö­ne­lik da­ha ön­ce dev­le­tin bir ta­kım bas­kı­lar uy­gu­la­dı­ğı­nı söy­le­ye­rek ik­ti­da­ra ge­len­ler şim­di bu bas­kı­la­rın kay­na­ğı ha­li­ne ge­li­yor. Top­lu­mun si­vil ya­pı­la­rı­nı dev­le­tin gü­cüy­le sin­dir­mek ama­cıy­la ya­pı­lı­yor.

KART: Yasa dışı kayıtlar arşivleniyor

*CHP Mil­let­ve­ki­li Atil­la Kart: Tür­ki­ye­’de ya­sa­ dı­şı din­le­me­ler, fiş­le­me­ler ve ta­kip sa­de­ce ce­ma­at­le­re öz­gü de­ğil. Hü­kü­met ken­din­ce mu­ha­lif gör­dü­ğü her­ke­si ve her­ke­si­mi fii­li ola­rak din­li­yor. Bun­la­rı ar­şiv­li­yor. Bu du­rum­lar Ka­mu Gü­ven­li­ği ve Dü­ze­ni Müs­te­şar­lı­ğı üze­rin­den ya­pı­lı­yor. Son ya­pı­lan de­ği­şik­lik­ler ile MİT üze­rin­den din­le­me­ler ve fiş­le­me­ler ya­pı­lı­yor. Bu­nu de­net­le­ye­cek me­ka­niz­ma­lar kay­bol­du. Bu de­ne­ti­mi ya­pa­cak me­ka­niz­ma­lar­dan olan, göz­lem ni­te­li­ğin­de olan TBMM Gü­ven­lik ve İs­tih­ba­rat Ko­mis­yo­nu ku­rul­ma­sı bi­linç­li ola­rak ge­cik­ti­ri­li­yor. Bu ko­mis­yon ile do­lay­lı­ da ol­sa MİT ve ben­ze­ri fa­ali­yet­le­rin de­net­len­me­si im­ka­nı do­ğa­cak­tır. Ken­di­le­ri­ne mu­ha­lif ola­bi­le­cek eleş­ti­re­bi­le­cek her top­lu­luk ve ke­sim hü­kü­met ta­ra­fın­dan bir şe­kil­de ya­sa dı­şı yol ve yön­tem­ler­le din­le­nip, iz­len­mek­te­dir. Bun­lar hü­kü­met eliy­le ger­çek­leş­ti­ri­len suç­tur. Bu ya­sa­ dı­şı de­lil­ler ar­şiv­len­mek­te ve kon­jonk­tü­re gö­re tah­rif edi­le­rek ama­cı dı­şın­da kul­la­nı­la­bil­mek­te­dir. Bu de­mok­ra­tik hu­kuk dev­le­tin­de ka­bul edi­le­bi­lir uy­gu­la­ma­lar de­ğil­dir. Oto­ri­ter yö­ne­tim­ler­de ola­bi­le­cek uy­gu­la­ma­lar­dır. Tür­ki­ye çok­tan oto­ri­ter yö­ne­ti­me geç­miş­tir. Ka­ra­rın hâ­lâ yü­rür­lük­te ol­ma­sı ka­bul edi­le­mez. Bu ev­ra­ka da­ir bu ko­nu­nun mu­ha­ta­bı ve mağ­du­ru olan ki­şi­le­rin ya­sal yol­lar­la baş­vur­ma­sı ge­re­kir.

KAMALAK: DEVLET DEĞİL, AKP DEĞİŞTİ

*SP Ge­nel Baş­ka­nı Mus­ta­fa Ka­ma­lak: Şa­şı­la­cak bir du­rum yok üzü­le­cek bir du­rum var. Çün­kü bu iz­le­me­ler dev­le­tin res­mi ide­olo­ji­si­ne uy­gun­dur. 80 yıl­lık uy­gu­la­ma­da hep bu yön­de ol­muş­tur. Bu tür ka­rar­la­rın alın­ma­sın­da il­le­re va­li­lik­le­re gön­de­ril­me­sin­de şa­şı­la­cak hay­ret edi­le­cek bir du­rum yok­tur. Üzü­le­cek olan du­rum İs­la­mi has­sa­si­yet­le­ri kul­la­na­rak mü­te­dey­yin in­san­la­rın han­gi gru­ba men­sup olur­sa ol­sun ce­ma­at­le­rin oy­la­rıy­la ik­ti­da­ra gel­miş bir par­ti­nin ik­ti­da­rı za­ma­nın da bu tür ka­rar­la­rın alın­ma­sı uy­gu­la­ma­ya ko­nul­ma­sı sa­mi­mi­yet il­ke­sin­den uzak ol­du­ğu için üzü­cü­dür. Ka­ra­rı alıp il­le­re gön­de­ren ik­ti­dar de­ğiş­me­di­ği için uy­gu­la­ma­ya ko­yu­yor uy­gu­lan­ma­dı­ğın­da ta­kip edi­yor. AK Par­ti ik­ti­da­ra ge­lir­ken dev­le­ti de­ğiş­tir­me­yi dü­şü­nü­yor­du bu va­at­ler­le çe­şit­li ke­sim­le­rin oy­la­rı­na ta­lip ol­du. Za­man­la dev­le­ti de­ğiş­tir­me­di ken­di­si de­ğiş­ti. Dev­le­ti sa­hip­len­di. Ne­ti­ce iti­ba­riy­le şu ­an dev­le­tin bü­tün ku­rum­la­rı AK Par­ti ile öz­deş­tir. Ka­rar­la­rın alın­ma ne­de­ni­ ba­kış açı­sı­na gö­re de­ği­şir. Alı­nan ka­ra­ra Ba­tı Ça­lış­ma Gru­bu (BÇG) açı­sın­dan ba­kı­lır­sa du­rum fark­lı olur. Mü­te­dey­yin in­san pen­ce­re­sin­den ba­kı­lır­sa fark­lı olur. AK Par­ti sa­hip­len­di­ği dev­le­ti BÇG'den al­dı. Dev­let çar­kı­nı ken­di­si be­nim­se­di­ği için o çer­çe­ve­de de­vam edi­yor.

ÇAYIR: Bu uygulamalar darbe dönemlerinde yaşandı

*BBP Ge­nel Baş­kan Yar­dım­cı­sı Rem­zi Ça­yır: Fiş­le­me 28 Şu­ba­t’­ta na­sıl gay­ri in­sa­nı ve gay­ri­hu­ku­kiy­se 2009’dan son­ra ya­pı­lın­ca da ay­nı­dır. Bi­ze ya­pı­lın­ca kö­tü baş­ka­sı­na ya­pı­lın­ca iyi de­ni­le­mez. Bu ül­ke­de fik­ri zik­ri ne olur­sa ol­sun ha­kim ve sav­cı­la­rın so­ruş­tur­ma aç­ma­dan suç­lu gö­rül­me­si ka­bul edi­le­mez. Bu tür il­kel olay­lar 1940’ta, 1960’ta, 12 Mar­t’­ta, 12 Ey­lü­l’­de, 28 Şu­ba­t’­ta ve 27 Ni­san muh­tı­ra­sın­da ya­şa­mış­tır. İk­ti­da­ra da­ya­na­rak ken­di gü­cü­mü­zü öf­ke­mi­zi din­dir­mek için bi­ri­le­ri­ni suç­lu ilan et­me­ye fa­lan­ca ta­ri­kat, ce­ma­at­le­ri suç­lu ilan et­me­ye hak­kı­mız yok­tur. 28 Şu­bat ve MGK top­lan­tı­la­rında teh­dit ola­rak hiç ya­zıl­ma­mış ce­ma­at­le­ri bu dö­nem­de iç ve dış teh­dit içi­ne so­kul­ma­sı­nı ka­bul­le­ne­mi­yo­rum. 28 Şu­ba­t’­ta Re­fah Par­ti­si­’ne ya­pı­lan­la­ra kar­şı na­sıl in­san­lı­ğı hu­kuk­suz­lu­ğu sa­vun­duy­sak bu­gün ­de ya­pı­lan yan­lı­şın kar­şı­sın­da­yız. 27 Ni­sa­n’­da da hu­ku­ku ve in­san­lı­ğı sa­vun­duk. Bu­gün­ler ge­lir ge­çer bu yan­lış­lar de­vam eder­se Tür­ki­ye kay­be­der. 2009’dan son­ra ya­pı­lan böy­le bir uy­gu­la­ma ka­bul edi­le­mez. Müs­lü­man ken­di­si­ne ya­pı­la­na kar­şı ada­let­ten ay­rıl­ma­ma­lı. Ama şu ­an­da Tür­ki­ye çok kö­tü yö­ne­ti­li­yor. Bu bir has­ta­lık, de­mok­ra­si­ler­de bu tür yak­la­şım­lar ol­maz, her şe­ye ha­kim ol­ma ve yö­net­me, bil­me is­te­ği bu tür dav­ra­nış­la­rı be­ra­be­rin­de ge­ti­ri­yor. Bu de­mok­ra­si­ler­de, açık top­lum­lar­da ol­maz.

HUKUKÇULAR NE DEDİ?

Talimat da uygulama da suç

*Hukuk ve Hayat Derneği Başkanı Mehmet Kasap: Toplumun farklı kesimlerinin fişlendiği iddiaları uzun zamandır medyada yer alıyor. Bu iddialar şüpheliler tarafından, böyle bir planın olduğu fakat uygulamaya konulmadığı için yok hükmünde olduğu cevabı verilmişti. Dünkü haberden anlıyoruz ki, bu plan uygulanmaya konulmuş, tüm dini akım ve tarikatlar istihbarat birimleri tarafından fişlenmiş. Bu hukuksuz uygulama talimatının verilmesi de uygulanması da suçtur. Hukuk devletinde fişleme yapılamaz. Anlaşılan o ki, AKP hükümeti, ülkedeki tüm dini akımlara karşı yeri geldiğinde kullanmak üzere hazırlık yapmıştır. Yapılan fişleme ile elde edilen verilerin, AKP hükümetinin kendisine muhalif gördüğü kesimlere biat ettirmek için kullanacağı anlaşılmaktadır.

Bugünlerde yaşanan devlet kurumlarındaki tasfiyelerde, maliye tarafından yapılan vergi denetimlerinde, belediyeler vasıtasıyla yapılan ruhsat iptallerinde bu fişlemelerin izlerini görebiliyoruz. Bu tavır klasik otoriter devlet tavrıdır. Kişileri inançlarına göre tasnif etmek kişi hak ve özgürlüklerinin de ihlali anlamına gelmektedir.

Türkiye adına vahim

Emek­li Sav­cı Sa­cit Ka­ya­su: E­ğer fiş­le­me­ler ha­ya­ta ge­çi­ril­di ise Tür­ki­ye de­mok­ra­si­si adı­na va­him bir du­rum­dur. İn­san­la­rın ne olur­sa ol­sun fiş­len­me­si doğ­ru de­ğil­dir. Fiş­le­me­ler ger­çek­leş­ti ise post mo­dern dar­be ola­rak ad­lan­dı­rı­lan 28 Şu­bat sü­re­cin­den ne far­kı ka­lır? İn­san­lar o hu­kuk­suz dö­nem­de fiş­le­ne­rek ka­ra lis­te­ye alı­nıp işi­ni kay­bet­ti. Çok bü­yük za­rar­lar gör­dü. Fiş­le­me­ler in­san­la­ra kar­şı bas­kı ara­cı ola­rak kul­la­nı­lı­yor. Bir in­san bir ma­ka­ma gel­di­ğin­de özel bir du­ru­mu var­sa if­şa ede­riz teh­di­diy­le kar­şı kar­şı­ya ka­lı­yor. Üzün­tü ve­ri­ci du­rum­lar or­ta­ya çı­kı­yor.

28 Şubat’ın izleri

Eski DGM Savcısı Mete Göktürk: Demokrasilerde fişlemeler doğru şeyler değildir. Suç işleyen insanların sabıka kayıtları olur. Ancak insanların potansiyel suçlu olarak kayıtlara geçirilmesi hukuksuzdur. Paralel yapıdan söz edilirken ortaya somut belgeler konulmuyor. Suçlanan kişilerle suç irtibatı sağlanamıyor. 2004 yılında askerin mevcut siyasi iktidar üzerinde baskısı devam ediyordu. 28 Şubat’ın izlerini taşıyan uygulamalar vardı. Siyasi iktidar da dayatmalara karşı çıkamıyordu.

Ancak son zamanlarda da benzer belge ve kararların ortaya çıkması ve uygulandığının iddia edilmesi olumsuz bir durum oluşturuyor. Eğer böyle bir uygulama ve karar var ise bugüne kadar yürürlükten kaldırılması gerekirdi.

Bugün Gazetesi

Editör: TE Bilisim