Hasta adam olarak gördükleri Osmanlıya leş kargası gibi kurtuluş savaşı öncesi hep birlikte son hamle saldırdılar. Ülkeyi her taraftan istila eden farklı milletlerin müşterek haçlı ittifakı bir kez daha hayata geçirilmişti. Müslüman Türk milletine düşmanlık asırlık kin dinmeyen intikam duygusu ve tedavisi mümkün olmayan kuyruk acısı ile tekrar ülkeyi her yönden istila ettiler.

İzmir de Yunan işgali, Doğu da Rus işgali, Akdeniz de Fransız ve İtalyan işgali başta Ermeniler olmak üzere azınlık ayaklanmaları ile iç ve dış çökertme hareketleri için o gün insafsızca düğmeye basılmıştır. İnsanlık tarihin ender kaydettiği zulüm baskı ve şeytanın bile akla getiremeyeceği fitne projeleri ile sonuç almak isteyenler yapmadıkları başvurmadıkları kahpelik kalmamıştı.

Bugün ülkenin başına musallat edilen ermeni meselesi bile bu aşağılık iğrenç tertiplerle temelleri o gün atılmıştır. Kürdistan ve Ermenistan kurmayı dayatan Mondros mütarekesi ve Sevir antlaşmaları tarihin ibretlik ihanet belgeleridir. İşi bitirdik şark meselesini hayata geçirdik diyerek ellerini ovuşturdukları bir anda Türk milleti efsanesi yeniden ayağa kalktı. Milletimiz yıldırım oldu kasırga oldu şimşek oldu yeni bir kahramanlık destanı yazdı. Hepsi defolup gittiler ya da bu toprakların altındaki mezarlarında misafirimiz oldular. Nasıl bir tedavi edilmez bir kinle muhatabız Allah’ım! Aynı ittifak sistemindeyiz soğuk savaş döneminde kendilerine yıllarca kol kanat gerdik. Ama ne mümkün kahpelik sanki miras olarak ülkeler milletler üstü bir kin hala damarlarında kanlarında ruh dünyalarında içten içe bu ülkeleri sürekli kemiriyor.

İşgal ederek tarihten silmek istedikleri millet yeniden ayağa kalktı Kahramanmaraş, Gaziantep, Sakarya, Afyon, İzmir ve Erzurum aziziye destanlarını yazdı. Şimdi bu mağlubiyetleri içine sindiremeyen sureti haktan görünüp Ülkemizin yeni siyasi kıblesi AB olmasını fırsat bilerek özgürlük demokrasi insan hakları gibi evrensel kavramlar üzerinden dünyanın en kanlı cinayet şebekesini bu şerefli milletin karşısına çıkardılar.

ABD ve AB terör gerekçesi ile dünyayı yakıp yıkıp işgal ederken bizi bu alçak PKK kanlı örgütü ile muhatap ettiler. Terörle mücadele eden ülkemizi suçlayarak olmadık psikolojik operasyonlarla savunma reflekslerimizi kırıp hırpaladılar. Millet ve devlet olarak direncimizi kırdılar. Savunma reflekslerimizi dumura uğrattılar ve bunu barış demokratik paket olarak müzakere etmeye mecbur ettiler. Şimdi bize son seçenek diye dayatılan her türlü oldubitti, PKK ya mecbur edilme, isteklerine boyun eğme aslında tarihi intikamı almak değil midir?

İşgal kuvvetlerinin dün cephede yapamadığını bugün ülkeyi terörle diz çöktürerek hayata geçirmenin nihai hedefi Ermenistan ve Kürdistan kurdurmak değil midir? Taşnak çeteleri, Asala ve PKK’nin bu hedefler için kurulduğunu görmemek yok saymak veya inkar etmek gaflet dalalet hatta ihanet değil midir?

Bu asırlarca devam eden tarihi haçlı misyonu, şark meselesi ve Türk milletini Anadolu da boğmak kefen biçmek değil midir? İşte dünün işgal kuvvetleri azınlıklar üzerinden başaramadıkları istila ile netice alamadıkları Kürdistan ve Ermenistan kurdurmayı bugün PKK ile hayata geçiriyorlar.

Haçlı emperyalistlerinin manivelası kanlı taşeronu Ermenilerin kurduğu PKK örgütü eliyle ülke bölünmeye çalışılmıyor mu? Türk milleti yeni düşman algısını iyi yapmalı, gelecek hesabını bu parametreler üzerinden değerlendirerek barış narkozunu son akıl olarak mecbur ettirilen siyasal iktidarı uyarmalıdır.