Koray Aydın: "Başarısız olan gider" ilkesini hayata geçireceğiz.

MHP Genel Başkanlığı için adaylığını açıklayan Koray Aydın, SES Gazetesi Muhabiri Mustafa Yayla’nın sorulanı yanıtladı.

"MHP’ye lider seçilirseniz öncelikli hedefiniz ne olacak?" sorusuna hedefinin partiyi iktidara taşımak olduğunu belirterek cevap veren Koray Aydın "Siyasette “başarısız olan gider” ilkesini hayata geçirmeliyiz. " dedi.


İşte röportajdaki o bölüm:

“MHP’ye lider seçilirseniz öncelikli hedefi ne olacak? Muhalefette başarılı olmak mı? İktidar ortağı ya da tek başına iktidar olmak mı? Birkaç seçim kaybederse istifa edecek misiniz? Yoksa sözünün gereğini yerine getirmeyen diğer siyasiler gibi mi davranacaksınız?”

Siyasette partilerin bir numaralı amacı iktidar olmaktır. Bizim amacımız da elbette ki MHP’yi tek başına iktidar yapmaktır. 2012 Kurultayımızdaki ana sloganımız “MHP’de Son Karar, Değişim ve İktidar” şeklindeydi. İktidar olabilmek için MHP’nin temel fikir, ilke ve politikalarını muhafaza ederek, büyüme, gelişme ve ilerleme yönünde atılması gereken adımları cesaretle atmak gerekmektedir. Bizim değişimden kastımız, yönetimde değişimdir. MHP bu yönetimle, bu iletişimle, bu yaklaşımla, bu söylem ve politikalarla ülkücülerin ve milletimizin arzu ettiği iktidarı yakalayamaz diyoruz. Yıllardır sürdürülen bu politikaların sonucu, girdiğimiz seçimlerle test edildi, başarısız olduğu görüldü. Biz kimsenin emeğini ve gayretini de inkar etmiyoruz. Bugüne kadar Genel Başkanından en sade üyesine, oy verenlerine kadar herkese çalışma ve gayretlerinden dolayı teşekkür ediyoruz. Ancak soruda da belirttiniz. Siyasette “başarısız olan gider” ilkesini hayata geçirmeliyiz.

Akp’ye oy ver (!) Fevzi KÜÇÜKKAHVECİ kaleminden.. Akp’ye oy ver (!) Fevzi KÜÇÜKKAHVECİ kaleminden..

Röportajın tamamı ise şu şekilde:

MHP Genel Başkan Adaylığınızı açıkladınız. Öncelikle hayırlı olsun. İlk soru olarak aday olmaya nasıl karar verdiniz? Koray Aydın neden aday oldu? MHP’yi nasıl bir süreç bekliyor?

İlginize ve iyi dileklerinize teşekkür ediyorum. Olağanüstü kurultay çağrımda da belirtmiştim. Şayet seçimli olağanüstü kurultayımızın toplanması mümkün olursa Genel Başkan Adayı olmamız mümkün hale gelecektir. Partimizin 1 Kasım seçimlerinde aldığı kötü sonuçların ardından, yapılması gereken seçimli bir olağanüstü kurultayı toplamaktı. 7 Haziran’dan 1 Kasım’a uzanan koalisyon görüşmeleri süreci ve nihayet seçim sonuçlarının hesabı en üst düzeyde görülmeden MHP tabanının ve partimize oy veren milyonların ikna olması mümkün değildir. Partimizin en üst düzey karar organı da Büyük Kurultay’dır. 

Seçimlerden sonra MHP’de MYK, Milletvekilleri ve İl Başkanları toplantıları yapıldı. Sizce bu toplantılar yeterli değil midir?

Yapıldı ancak bu toplantılar usulen yapılmış birer toplantı olarak kaldılar. Toplantılarda MYK üyelerimiz, Milletvekillerimiz veya İl başkanlarımız görüş ve değerlendirmelerini ortaya koyma ve konuşma yapma imkanı bile bulamadılar. Toplantıların ardından kamuoyuna yönelik, ülküdaşlarımıza yönelik resmi bir açıklama bile yapılmamıştır. Ben şahsen inandıklarımı ülkücü edep ve terbiyeye uygun şekilde ifade etmekten çekinmeyen bir karaktere sahibim. 

Bu açıklamaları Milletvekili seçilseydiniz de yapacak mıydınız?

Üzerine basarak söylüyorum Trabzon’dan Milletvekili seçilseydim de bu görüşlerimi kamuoyuna açıklayacaktım ve olağanüstü kurultay çağrısı yapacaktım. Ben 12 Haziran 2011 seçimlerinde Milletvekili seçildiğimde de hemen ertesi gün “MHP’de yeniden yapılanma gerekir” diye açıklama yapmıştım. Bu açıklama hem yazılı, hem de görsel olarak basının arşivinde vardır. İnternette küçük bir aramayla kolayca erişmek mümkündür. 

Demek oluyor ki MHP’nin 2012 yılında yapılan olağan büyük kurultayında Milletvekili iken Genel Başkan Adayı oldunuz?

Doğrudur, Milletvekili iken 4 Kasım 2012 tarihinde yapılan MHP’nin 10. Büyük Kurultayı’nda Genel Başkan Adayı oldum. Bu gün 1 Kasım seçimlerinin tablosu, 12 Haziran seçimlerinden, daha ağırdır. Bu şartlar altında yapılması gereken ülküdaşlarımızın duygu ve düşüncelerine tercüman olmak, MHP ve Ülkücü Hareket’in önünü açmaktır. Herkes ne yapacaksa şimdi yapacaktır. Daha önce de yaptığım gibi kurultay çağrımı yaptım ve sürece öncülük edebileceğimi ortaya koydum.

Bildiğimiz kadarıyla tüzük kurultayında aday olmanız mümkün değil. Peki süreç nasıl yürüyecek?

Öncelikle seçimli bir olağanüstü kurultayı inşa etmemiz gerekiyor. Partimizin tüzüğüne göre olağanüstü kurultaylarda seçim yapılamıyor. Öncelikle yapılması gereken tüzükteki bu ibareyi kaldırmak ve seçimli olağanüstü kurultayı mümkün kılacak bir değişikliği hayata geçirmek. Tüzüğümüze göre olağanüstü kurultayı toplamaya
Genel Merkezimiz yetkili. Ayrıca kayıtlı üst kurul delegelerinin beşte birinin noter onaylı talebiyle de olağanüstü kurultayın toplanması mümkün. Bizim öncelikli talebimiz, imza toplamaya gerek kalmadan Genel Merkezimizin bu sürece öncelik etmesi ve partimiz MHP’nin önünü açmasıydı. Şimdi adı geçen Genel Başkan Adayı arkadaşlarımızla birlikte olağanüstü kurultay için imza kampanyası başlattık. Birkaç hafta içinde toplanan imzaları birleştirerek Genel Merkezimize sunacağız. Sonra da Genel Merkezimizin kararı bekleyeceğiz.
Olağanüstü kurultay talebinin reddedilmesi halinde çağrıyı yapan üst kurul delegelerimizin haklarını vekalet verdikleri avukat arkadaşlarımız savunacak ve sürecin sonuna kadar takipçisi olacağız. 

Geçmiş kurultay sürecinde sizin adaylığınızda şahsınıza destek veren parti yöneticileri il ve ilçe başkanlarının bir kısmı görevlerinden alınmıştı. Görevden almalara sessiz kaldığınız ve kendilerine sahip çıkmadığınız şeklindeki iddialara nediyorsunuz?

MHP’nin 4 Kasım 2012 tarihinde yapılan 10. Olağan Büyük Kurultayı’nda bütün arkadaşlarımızla birlikte oldukça zorlu bir dönemde kader birliği yaptık, özverili ve gayretli çalışmalar yürüttük. Genel Başkan seçilemedik ancak 441 gibi oldukça ciddi bir oy aldık. Kurultayın ardından yapılması gereken; ülküdaşlık hukuku çerçevesinde Genel Başkanımıza oy veren ve vermeyen ayrımı gözetmeksizin herkesin kucaklanmasıydı. Ancak bu yapılmadı ve sorunuzda da ifade ettiğiniz gibi bize destek veren birçok il teşkilatı kapatıldı, arkadaşlarımız
görevlerinden alındı. Görevden almalara sessiz kaldığımız şeklindeki iddialar kesinlikle gerçek dışıdır. Ben gerek televizyonlara yaptığım açıklamalarda ve gerekse halen kendi resmi internet sitemde de yayınlanan açıklamalarımda görevden almaların yanlış olduğunu ve vicdanları yaraladığını açık ve net bir
şekilde ifade ettim. “Hiçbir gerekçe gösterilmeden yapılan görevden alma ve teşkilat kapatmalar, tüm ülküdaşlarımızın gönüllerini kırmıştır” dedim. Bu sözlerimi veya “tasfiyeler vicdanları yaraladı” ifadesini tırnak içinde
internetten aratırsanız açıklamalarımın tamamına erişebilirsiniz. Görevden alma süreçleri de dahil beraber yola çıktığımız arkadaşlarımla sürekli istişare halinde oldum. Atılması gereken adımları attım, görüşmeleri yaptım.
Arkadaşlarımızla halen görüşüyorum, arkadaşlığımı da sürdürüyorum. Hayatım boyunca yola çıktığım arkadaşlarımı, yarı yolda bırakmadım, sebepsiz yere, mevki ya da makam için yollarımı ayırmadım, ayırmam da. Bazı arkadaşlarım kendilerince değişik gerekçelerle bizimle yollarını ayırmış olabilirler. Bu durumu da siyasetin doğası gereği normal karşılıyorum. Kimseye kırgın ya da değilim. Aramızdaki ülküdaşlık hukuku sürdüğü sürece biz zaten arkadaşız ve bir aradayız demektir.

Bu süreçte bildiğimiz kadarıyla Genel Başkanlığa aday olan Sayın Meral Akşener ve Sayın Sinan Oğan ile birlikte hareket ediyorsunuz. Şu ana kadar ne kadar imza toplandı? Kurultay için yeterli imza oldu mu?

Olağanüstü kurultay çağrısı için belirlediğimiz ortak metin ve ortak vekaletnamelerle imza toplama ve tek elden Genel Merkezimize verme çalışmasını sürdürüyoruz. Ülküdaşlarımızın ve üst kurul delegelerimizin ezici çoğunluğunun arzusu, aslında imza toplama sürecinin de münferit değil tek elden yürütülmesi ve hızlıca sürecin bitirilmesidir. Şu ana kadar yeterli sayının üzerinde imza toplandı. Amacımız yeterli sayının çok üzerinde, kamuoyunda da karşılık bulacakimza sayısına ulaşmaktır. Önemli olan imzaların ayrı ayrı toplanması değil,
toplanan imzaların sayısıdır. Bu süreçte delege arkadaşlarımız olması gerektiğigibi sadece tüzük değişikliği için toplanacak olağanüstü kurultay için imza vermeli, bir de aday tercih etmeye zorlanmamalıdır. Aday tercih etme zaten zamanı geldiğinde büyük kurultay sandığında gizli oyla gerçekleşecektir. Genel Başkanlık seçimi bu imza toplama sürecinin dışında tutulmalıdır ve bu süreç kişiselleştirilmemelidir. Tüzüğümüz değişip, seçimli kurultay mümkün hale gelince Genel Başkan Adayı arkadaşlarımızın yarışmasından daha doğal bir durum olmaz. O zaman başka aday arkadaşlarımız da ortaya çıkabilir. Delegelerimiz verdikleri oylarla mutlaka bazı arkadaşlarımızı öne çıkaracak ve bir Genel Başkan seçecektir. Ancak o zamana kadar bu sürecin kırmadan, dökmeden, partimize zarar vermeden, birlikte ve başarılı bir şekilde yönetilmesi gerekiyor.

Ege’deki durumunuz nedir? Beklediğiniz desteği aldınız mı?

Ben 2012 Kurultayı’nda Genel Başkan Adayı olduğumda ziyaretlerime ilk olarak Ege’den, başlamıştım. Ege bölgesinin yenilenmeye, gelişmeye ve ilerlemeye açık olduğunu biliyorum. Tabii diğer bölgelere haksızlık edemeyiz, bugün Anadolu’nun ezici çoğunluğu MHP’de bir yönetim değişikliğini arzu ediyor. Bu arzuya, bu isteğe ve gerçeğe kayıtsız kalamayız. Ancak Ege’nin bu süreçte ayrı bir havası olduğunu düşünüyorum. Şimdi benim şu ilden şu kadar, bu ilden bu kadar destek aldık gibi bir şey söylememe gerek yok. Basınımız, sizler yazıyorsunuz. İmza veren delege arkadaşlarımız kendileri de paylaşıyor. Önemli olan çok ciddi bir imza sayısıyla kurultay talebinde bulunmaktır. Ben Ege’nin de diğer bölgelerimizin de hareketimize gereken desteği verdiğini ve vereceğini
görüyorum.

Koray Aydın, Meral Akşener ve Sinan Oğan isimlerinin birlikte hareket etmesi, MHP tabanında büyük bir
heyecan yarattığı gözle görülüyor. MHP’lilerin merak ettiği, sürecin sonuna kadar bu birliktelik nasıl sonuçlanacak? Ayrı ayrı mı? Yoksa bir isim de birleşerek mi, kongreye gidilecek?

Daha önce de belirttim, önceliğimiz tüzük kurultayını toplamak ve seçimli olağanüstü kurultayı mümkün kılacak değişikliği yapmak ve nihayet seçimli olağanüstü kurultayı yapmaktır. Önümüzde ciddiyetle ve samimiyetle yönetilmesi ve yürütülmesi gereken bir süreç var. Tabanımızda ve MHP’ye gönül veren milyonlar arasında bir heyecan olduğu aşikâr. Biz de o beklentilere uygun olarak samimi bir iş yapıyoruz. Seçimli olağan kurultayın mümkün olması halinde kurultay gününe kadar adı geçen arkadaşlarımız dışında başka adaylar da çıkabilir. Siyasetin doğası gereği aday olan arkadaşlarımız arasında birleşmeler olabilir. Seçimli kurultayın vakti saati geldiğinde delegelerimiz tercihlerini ortaya koyacak ve kimin nerede olacağını tayin edecektir. 

Daha önceki kurultaylarda aday olan Sayın Ümit Özdağ hakkında ajan ve hainlikle suçlanmıştı ki, şu an partinizin Genel Başkan Yardımcısı. Keza daha önce Genel Başkan Yardımcısı olan Yıldırım Tuğrul Türkeş Ak Parti’ye geçerek Başbakan Yardımcısı oldu. Sizinle ilgili de Bakanlık dönemizde ki bazı iddialar ortaya atıldı. Bunlarla ilgili
neler söylemek istersiniz?

Bahsettiğiniz arkadaşlarımızla ilgili ayrıntılı bir değerlendirme yapmayı uygun bulmam. Burada önemli olan iddialar değil gerçeklerdir. Ümit Bey şu anda MHP Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yapmaktadır, gerçek budur. Tuğrul Bey de şu anda AK Parti Milletvekili ve Başbakan Yardımcısı’dır. Benimle ilgili iddiaların tamamı Yüce Divan sıfatıyla beni yargılayan Anayasa Mahkemesi tarafından çürütülmüştür. Anayasa Mahkemesi’nde hakkımdaki iddiaların tamamından, mahkemedeki 11 hâkimin oybirliği ile aklandım. Hesabını verme yönüyle sıfır
kilometre bir siyasetçi olarak milletimizin, MHP ve Ülkücü Hareket’in hizmetindeyim. Şimdi hesap verme sırası hazineyi yağmalayan, gece sabaha kadar kamyonlarla taşıdıkları milyon dolarları sıfırlayamayan, evlerinde sıra sıra
para kasalarındaki milyon dolarları önce “polisler koydu” diye inkâr edip, sonra da rüşvet paralarının üstüne bir de devletten faiz alan, hesap vermemek için devlette tahrip edilmedik kurum bırakmayan, adaletin canına okuyan ve hukuku yerle bir eden AK Parti iktidarındadır. Kimse bu hesabın kapandığını sanmasın, AK Parti yaptıklarının hesabını verecek, bu hesap görülecektir.

MHP Genel Başkanı olduğunuz takdirde; Ülkücü ve Milliyetçi Harekete gelecek tasavvurunuz nedir? Gençlerle, kadınlarla, Ülkü Ocakları, MHP teşkilatları ve basınla ilgili proje ve çalışmalarınız nelerdir?

Bu sorunuz esasen ayrı bir röportajın, hatta röportajı da aşan ayrı bir programın konusudur. Biz MHP için, Ülkücü Hareket için ve bütün milletimiz için yapacaklarımızı açık ve net bir şekilde basın ve kamuoyu ile paylaşacağız.
Özetle ifade etmem gerekirse gençlerin ve kadınlarımızın MHP’de siyaset yapmasının önünü sonuna kadar açacağız. Ülkü Ocakları, Gençlik Kolları ve MHP teşkilatları arasında tam bir işbirliği ve koordinasyon sağlayacağız. Yaptıklarımızı ve yapacaklarımızı her zaman basınımızla paylaşacağız, MHP ve Ülkücü Hareket’in her kademeden sözcülerinin sayısını artıracağız, yerelden-ulusal basına her daim sesi gür çıkan bir MHP inşa edeceğiz.

Şimdi de partililerinizden aldığımız soruları size yöneltmek istiyoruz. Dolayısıyla soruları onların ağzından size yöneltiyorum. İlk sorumumuz şöyle: “MHP Sadece Türkçülük üzerine mi siyaset yapacak? Yoksa Alparslan Türkeş’in fikirleri doğrultusunda Türk İslam Ülküsü doğrultusunda bir siyaset mi yapacak? Ülkü Ocakları’nı aktif hale
getirecek misiniz?”

Bu konudaki görüşlerimi daha önce de ifade etmiştim. Bu vesileyle bir kez daha özetlemek istiyorum. MHP’nin sadece Türkçülük üzerine siyaset yaptığı tezi doğru değildir. MHP Türk milliyetçiliğini siyasetinin merkezi yapmış bir partidir. MHP’nin savunduğu temel düşüncelerinin ana omurgası kaynağını Türkİslam Ülküsü’nden alan ülkücülüktür. Kurucu liderimiz Başbuğ Alparslan Türkeş’in ortaya koyduğu “Türklük bedenimiz, İslamiyet ruhumuzdur” düsturu her ülkücünün olmazsa olmazıdır. Özünü koruyarak, çağı kucaklayacak “milliyetçi, mukaddesatçı ve demokrat” bir MHP’yi hep birlikte inşa etmek azim ve kararındayız. Ülkü Ocakları, MHP’nin temel düşüncesine adını veren bir kuruluşun adı olarak elbette ki daha aktif hale gelecektir. Ülkü Ocaklıların, 12 Eylül öncesinde olduğu gibi MHP Gençlik Kolları ile birlikte MHP’ye yönetici yetiştiren bir okul olabilmesi için mutlaka yeniden yapılandırılması ve önünün açılması gerekecektir.

“Genel başkan olursanız teşkilatları tam anlamıyla harekete geçirecek ne gibi değişiklikler olacak ve halkla topyekûn nasıl iletişime geçecek hangi denenmemiş unsurlardan yararlanacaksınız?

Milliyetçi Hareket Partisi’nin adına yaraşır şekilde harekete geçmesi ve siyasetin gündemine damgasını vurması ülküdaşlarımızın ve bütün milletimizin ortak beklentisidir. Bu amaçla tepeden tırnağa teşkilatlarımız dinamik bir şekilde yeniden yapılandırılacaktır. Öncelikle çok büyük bir kampanya ile üye kayıt seferberliği başlatılacak, MHP Türk milletinin gönül coğrafyasında mümkün en geniş tabana sahip olacaktır. Milletvekili ve Belediye Başkanı adayı
belirlenirken bütün üyelerin katılımıyla hakim denetiminde yapılacak önseçim esas olacaktır. Genel Merkez kontenjanı sınırlandırılacaktır. İçinde bulunduğumuz bilgi ve iletişim çağının bütün gerekleri hayata geçirilecek.MHP’nin fikir, proje ve politikaları en uygun kitle iletişim araçlarıyla
milletimize aktarılacaktır. Tabiri caizse 7 gün 24 saat, tam bir saat sistematiği ile işleyen bir MHP inşa edilecektir.

“MHP’ye lider seçilirseniz öncelikli hedefi ne olacak? Muhalefette başarılı olmak mı? İktidar ortağı ya da tek başına iktidar olmak mı? Birkaç seçim kaybederse istifa edecek misiniz? Yoksa sözünün gereğini yerine getirmeyen diğer siyasiler gibi mi davranacaksınız?”

Siyasettepartilerin bir numaralı amacı iktidar olmaktır. Bizim amacımız da elbette ki MHP’yi tek başına iktidar yapmaktır. 2012 Kurultayımızdaki ana sloganımız “MHP’de Son Karar, Değişim ve İktidar” şeklindeydi. İktidar olabilmek için MHP’nin temel fikir, ilke ve politikalarını muhafaza ederek, büyüme, gelişme ve ilerleme yönünde atılması gereken adımları cesaretle atmak gerekmektedir. Bizim değişimden kastımız, yönetimde değişimdir. MHP bu yönetimle, bu iletişimle, bu yaklaşımla, bu söylem ve politikalarla ülkücülerin ve milletimizin arzu ettiği iktidarı yakalayamaz diyoruz. Yıllardır sürdürülen bu politikaların sonucu, girdiğimiz seçimlerle test edildi, başarısız olduğu görüldü. Biz kimsenin emeğini ve gayretini de inkar etmiyoruz. Bugüne kadar Genel Başkanından en sade
üyesine, oy verenlerine kadar herkese çalışma ve gayretlerinden dolayı teşekkür ediyoruz. Ancak soruda da belirttiniz. Siyasette “başarısız olan gider” ilkesini hayata geçirmeliyiz. Bazen “takım tutar gibi parti tutma” yaklaşımı
örnek gösterilir, ama bu yanlış bir örnektir.

Bu “takım tutar gibi parti tutma” tabirinin neresi yanlış? Bu konuyu biraz açar mısınız?

Mustafa Bey bütün samimiyetimle söylüyorum keşke insanlar takım tutar gibi partilerini tutsalar. Çünkü burada esas olan kulüp başkanı değil, kulüp yönetimi değil, teknik direktör değil,  takımın kendisidir. İnsanlar yenilse de yense de takımlarını tutarlar ve asla vazgeçmezler. Ama şunu da hepimiz biliyoruz üst üste 8-9 maç kaybeden takımın
başkanını da, teknik direktörünü de, yönetimini de hiçbir güç orada tutamaz. Birkaç maç kaybedince taraftarlar isyan bayrağını çeker, önce teknik direktör gider, ardından kötü gidişat devam ederse sıra yönetime ve başkana gelir. Başaramayan gider, başaran gelir. İşte futboldaki bu yazılı olmayan genel geçerkuralı siyasette de uygulanabilir hale getirmeliyiz. Bunun yolu da partilereüye olanların, oy ve destek verenlerin her an denetleyebildiği,
başarısızlıkların hesabını sorabildiği, her şeyin kurala bağlandığı, keyfilikten uzak bir parti kurmaktan geçer. Nasıl taraftarlar için asıl olanbaşkana ve yönetime değil takıma sadakat ise, partililer içinde önemli olan davaya ve partiye sadakattir. Kişiler gelip geçici, partiler ve davalar kalıcıdır. Ben sözünün eri bir siyasetçiyim. Daha önce ne söz verdiysem harfiyen yerine getirdim. Gayet açık söylüyorum, liderleri başarıları korur, başarısız olan gider.

“MHP ve Ülkücü Hareketiçin çile çekmiş, bedel ödemiş, şimdiki yönetimi eleştirdiği için veya farklı davranıp sivrilince ihraç edilen geçmişte davaya büyük hizmeti olup bu yönetime ters düşen dava arkadaşlarımız ve hatta BBP ile bağlar kurulup birliktelik sağlama girişimleriniz olacak mı? MHP’den dışlananlar ve hatta İhraç edilenler yeniden kucaklanacak mı?”

Hayatının bir döneminde yolu MHP ve Ülkücü Hareket’le kesişen bütün ülküdaşlarımızla kucaklaşmak azim ve kararındayız. Başbuğumuzun dediği gibi “Türk milliyetçileri ve ülkücüler her şeye rağmen birleşmelidirler”. “Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır” düsturuyla kardeşlerimizi kucaklamak ve yeniden gönül seferberliğini başlatmak istiyoruz.  

“Ülkü Ocakları’nın bu günkü yapısı hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu konuda yapacağınız bir çalışma bir yol haritası var mı?”

Ülkü Ocakları, Türk gençliğinin en büyük kuruluşu, Türk milletinin gururu, MHP’nin her kademeden müstakbel yöneticilerinin okulu ve temel direği olacaktır.

“Parti yönetiminde danışma, şura ve parti içi demokrasi mekanizmasını kurma ve işletme konusunda
neler düşünüyorsunuz?”

Türkiye’de partilerin kendilerini demokratikleştirmeden, ülkeyi demokratikleştirmeleri mümkün değildir. Her vesileyle ifade ediyorum, son olarak kurultay çağrımda da belirttim. Ülkücüler Türk töresinin gereği olan kurultaylarını toplamalı ve Yüce dinimiz İslam’ın gereği olarak orada istişare etmelidir. Danışma, meşveret, istişare ve parti içi demokrasi çağrı ve temennilerde kalmayacak, MHP’nin tüzüğüne işlenerek kural haline getirilecektir.

“Ön seçimle aday belirlemesi hayata geçecek mi? Yoksa tepeden ben aday yaptım siz seçeceksiniz
mi diyeceksiniz?”

MHP’de Milletvekili ve Belediye Başkan adayı olma süreçleri kurala bağlanacak, burada önseçim esas, Genel Merkez kontenjanı ise istisna olacaktır. Genel Başkan’a yüzde 5 ile yüzde 10 arasında tüzükle belirlenecek bir kontenjan hakkı tanınacak, geri kalan Milletvekili adayları, hâkim denetiminde, bütün üyelerin katılacağı önseçimle belirlenecektir. Partililer, ülkücüler ve milletimiz kendi Milletvekili adaylarını önce kendileri belirleyecektir. Böylece sevdikleri, tercih ettikleri ve belirledikleri adayları, Milletvekili seçtirmek için daha fazla gayret edecekler ve istekli olacaklardır.

“MHP’de özgür düşünce partiye hâkim olacak mı? Yoksa tartışılmaz lider-doktrin-teşkilat anlayışı ile mi devam edecek ?”

Tekrar üzerine basarak söylüyorum, kişiler geçici, davalar ve kurumlar bakidir. Bu sözümüzden MHP’nin lideri önemli değildir anlamı çıkarılmamalıdır. MHP Genel Başkanı, MHP ve Ülkücü Hareket’in ayrılmaz bir parçasıdır. MHP’nin liderinin görev, yetki ve sorumlulukları da tüzüğün kuralları ve davamızın gerekleriyle belirlenmiştir. İl kongrelerinde seçilen Üst Kurul Delegesi toplamından oluşan MHP Büyük Kurultay’ının iradesi, Genel Başkan’ın ve Genel Merkez’in ve dolayasıyla bütün teşkilatların iradesinin üzerindedir. Genel Başkanı belirleyen, partinin Merkez Yönetim ve Merkez Disiplin Kurulu’nu tayin eden irade, işte bu MHP Büyük Kurultay delegelerinin iradesidir. Dolayısıyla ülkücü edep ve terbiye içinde görüşlerimizi ortaya koyarız, eleştirilerimizi yaparız, nihayetinde demokrasinin gereği olarak oylama yapar ve bir karara varırız. O karar biz katılmasak da hepimizin müşterek kararı olur ve o karara uyarız. MHP’yi olması gerektiği gibi ortak akılla yönetmek, ortak çalışma kültürünü
yerleştirmek ve ortak başarıya ulaşmak hedefimizdir. Bu konudaki sloganımız “ortak akıl, ortak gönül, ortak çalışma ve ortak başarı” olacaktır.

Bize zaman ayırıp, görüşlerinizi paylaştığınız için şahsım ve Ses Gazetesi adına teşekkür ediyorum. Siyasi hayatınızda ve çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

Görüşlerimi aktarma fırsatı verdiğiniz için ben de size ve gazetenize çok teşekkür ediyorum. Aracılığınızla bütün okurlarınıza, bütün Egeli ülküdaşlarımıza ve vatandaşlarımıza selam, sevgi ve saygılarımı gönderiyorum.

Editör: TE Bilisim