1699 Karlofça Antlaşması itibariyle Osmanlı sınırları içinde yer alan Balkan ülkelerinin bugünkü toplam nüfusu: "80 milyon" Kafkasya ve Kırım'ın bugünkü nüfusu ise "30 Milyon"dur.

Ortadoğu'daki, Osmanlı'dan ayrılmış Arap ülkelerinin toplam nüfusu: "150 milyon" Kuzey Afrika ülkelerinin toplam nüfusu: "130 Milyon"dur.

Bugünkü ölçülerle toplamda 300 Milyona varan bu rakama bakarak, Türklerinbundan 300 yıl kadar önce kendi nüfuslarının 5 katı büyüklüğünde bir nüfusu yönetmeye çalıştıkları söylenebilir.

Yani o günkü rakamlarla7-8 Milyon Türk, 35 milyonluk bir imparatorluğu, iki yüzyıl boyunca ayakta tutmaya çalışmıştır.

Üstelik Osmanlı sarayı, Anadolu'nun devletine sadık Türk evlatlarını, ciddi bir gelecek kaygısı duymaksızın, ne yazık ki "hor" kullanmıştır.

Atatürk de bu konuya büyük bir ısrarla dikkat çekmiş ve "son 45 sene içinde sadece Yemen isyanlarında mahvolan askerlerimiz ve dönmeyen evlâtlarımızın sayısını 1,5 milyon olarak vermiştir. ("Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri" C.II, s. 121)

Bu sayının bugünkü karşılığı "7,5 milyon"dur.

Demek ki, şu fakire ait olan: "Osmanlı Devleti'nin dağılıp yıkılmasının en önemli nedeni, Türk nüfusunun azlığıdır!" tezi yanlış bir iddia değildir.

Dünkü 2071'e yönelik "fütürist yazı" dabundan kaynaklanmıştır.

Yüksek Lisans tez çalışmamı takip eden son otuz yıldır"Türkler Galiçya'dan Yemen'e cephelerde kırılırken çölde ve yaylada gezinenlerin hangi demografik mesafeleri, nasıl kat ettiklerini" takip ediyorum. 

Ve milletimi, bazen kalemin ucuyla bazen de sözle, hadisle uyarıyorum:

"Evleniniz, çoğalınız, çünkü ben ahiret günü ümmetimin çokluğuyla övüneceğim!"

Eğer daha seküler bir çağrıya kulak vermek gerekirse, sözü "5 çocuklu Türk annelerini madalyayla ödüllendiren" Atatürk'e bırakıyorum:

"Yemen'i, Suriye'yi, Irak'ı, Afrika'yı muhafaza edebilmek için ölen Türklerin sayısını düşünürken, toplamı milyonlara baliğ olacaktır. Şimdi biz, bunu telâfi etmek istiyoruz…

Bunun için icap ederse ve aramızda uzmanyoksa, nerede varsa oradan bulupgetireceğiz!

Bu memlekette nüfus beslenememekten ölüyor değildir; fakat bu halkı yegâne öldüren cehalettir… (Arı İnan, "Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 1923 Eskişehir-İzmit Konuşmaları" s. 53, Ankara, 1982)

Atatürk'ün özel gayretleriyle Türkiye'nin nüfusu, önce Fener Rum Patrikhanesinin etkisi altından çıkamayan gayrimüslim nüfus Yunanistan'a gönderilerek bir miktar "özdeş" kılındı. 

Onların yerine getirilen Mübadillerle birlikte 12,5 Milyonluk sağlam bir nüfus tesis edildi.

Bu siyasi hareketleri takip eden sıhhi tedbirlerle % 99'u Türkleşen Türkiye nüfusu, 1938'de 17,5 milyona yükseldi.

Sonra bu tempo sayesinde 35 yılda bir ikiye katlanarak 1970'te "35 Milyon"a, 2005'te "70 Milyon"a ulaştı.

Ancak savaştan çıkmış halkın bütün fakirliğine rağmen Atatürk zamanında elde edilen nüfus artış hızı, hiçbir zaman yakalanamadı.

Bugün Türkiye'deki 80 milyonluk nüfusun, 18 yasından küçük kesimi "25Milyon"dur.

TUİK verilerine göre 1935'te  % 45 olan 18 yaş altı (çocuk) nüfus oranı bugün % Türkiye genelinde % 30 olmakla birlikte bu oran "batıda % 20'nin altına düşmekte; doğuda ise % 40'ın üstüne çıkmakta"dır.

Çocuk nüfus oranının en yüksek olduğu il ise "% 48,8" ile Şırnak'tır. Bu ili, "% 48" ile Şanlıurfa, "% 46,3" ile Ağrı izlemektedir.

Çocuk nüfus oranı en düşük olan ilk 3 il ise Tunceli (%18,2), Edirne (%19,7) ve Çanakkale'dir. 

"5 ve daha fazla" çocuklu hane halkı oranının en yüksek olduğu üç il: Şırnak, Hakkari ve Siirt'tir."Çocuksuz hane" sıralamasın ilk iki sırayı alan iller ise Sinop ve Çanakkale'dir.

Bu iki ilin ortaközelliği, o zamanlar Sinop'un bağlı olduğu Kastamonu'nun "2.425" Çanakkale'nin ise "1.788"şehitle Çanakkale cephesinde ilk sıralarda yer almalarıdır.

Şırnak ve Hakkari'nin toplam şehit sayısı ise sadece Kastamonu'nun Güzlük köyünün verdiği "25"şehit sayısının altındadır.

Etnik çözülmeyi, çoktan Milliyetçiliğin yerine koymuş olan devletkurumları bugün, rakamlarıAB ülkeleriyle kıyaslamakta ve "en fazla çocuk nüfusu Türkiye'de görüldü" diye övünmektedir.

Oysa İzmir'in nüfus piramidi İtalya'ya benzerken Şırnak'ınki Nijerya'yı andırmaktadır.

PKK, o çocukları "Ertuğrul'un ocağından eşkıyanın kucağına" devşirmek için her yıl ortalama 100 tane okul yakmaktadır. 

Saatler sonra enkaz altından kurtarılan bebekler Saatler sonra enkaz altından kurtarılan bebekler

Bölücülük veya bölgecilik yapmıyoruz. Hem hak ve adaleti arıyor, hem de uyarıyoruz:

Sadece sınırları değil, bin kilometrelik çevresi de Türk'ün kanıyla sulanmış bu vatanın geleceğine Mehmetçik kanı dökerek hâkim olmak isteyenlerebu fırsatı vermeyeceğimizibir kez daha haykırıyor ve…

"Ya devlet başa ya kuzgun leşe" çağrımızı son kez tekrarlıyoruz!

Editör: TE Bilisim