Diyebiliriz ki Türkler'in siyasi ve medeniyet tarihinde; unutulan,unutturulan,çoğu gerçekleri bilinmeyen ya da şüpheli bir çok mesele henüz gün ışığına çıkarılamamıştır...
Oysa ki,ülkemizin içinde bulunduğu durumda neredeyse Türk'ün varlığını inkar eden,alt kimlikli bir etnisite statüsüne sokan,siyasi kaos neticesi yetişen gençlik buhranlı bir gençlik olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yetişen nesil; köklerini tanımayan, milli meselelerden uzak ,kozmopolit, vurdumduymaz,evrensel değerler adı altında küreselciliğe teslim olmuş bir geleceğin istikbali de olamayacağı açıktır. O halde istikbalin KÖKLERDE aranmasının zorunluluğu gelecek için bir elzemdir.İstediğin kadar teknoloji ile kalkınabilirsin fakat; kalkındığın teknolojiyi elinde ve tekelinde tutacak ve milli hamle ile daha da ileriye götürecek,milli ruh ve şuur olmadıkça bu gücü elde tutmak zorlaşacaktır. 
Milli irade hamurunda yoğrulmadan oluşmuş güç ,kısa sürede kendisinden daha üstün güç karşısında tutunamayacağı ve silineceği ortadadır.Tarih bunun sayısız misalleri ile doludur.

Bir milletin geleceği o milletin yetişen neslinin tarih bilinci ile orantılıdır.Türk milletinin geleceğine,milli benliğine,bölmek isteyenlere ve değerlerine düşman olan kim veya kimler varsa, gençliğe bunlarla mücadele esasları öğretilmelidir. Düşmanlarının merhametlerine sığınarak ayakta kalmanın mümkün olamayacağı da öğretilmelidir.
Türk Milleti tez zamanda mutlaka,kendi projelerini ve yeni bir MEDENİYET PROJESİNİ uygulamaya koymalıdır.Bu proje geçmişten geleceğe bir inşa projesi olacaktır.Kökleri Orta Asya'da, filizleri Kafkasya ve Ortadoğu'da açan, gövdesi Anadolu'da kök salmış, dalları Balkanlar ve Avrupa'da yeşeren, kendisiyle barışık, insanlığı kucaklayan, mazlumları koruyan,zulmedenlere siper olan bir ''Kelimetullah'' anlayışının inşası olmalıdır..
Medeniyet projemiz,toplumsal bağışıklığı artıran, milli bünyemizi hedef alan saldırıları bertaraf eden, kültür köklerimizden beslenen bir anlayışın eseri olacaktır.

Siyasallaşan İslam, milliyetsiz dincilerin ve aslında azınlık ırkçılarının tekelinden kurtarılarak, arı, duru,temiz,saf kaynaklarına rücu edilip; Kur'an Kerim ruhuna ve Resullah'ın sünnet çizgisine çekilmelidir.İslam dünyasında yeniden İHYA, TECDİT ve İÇTİHAT ruhunu etkileyecek hamle fikirlerin ortamı güçlendirilmelidir.Tarihten getirdiğimiz derin köklerimiz üzerinde inşa edilecek; çağın ve insanların sorununu okuyan ve bu değerler üzerinde yükselen bir proje çalışması Üniversitelerimizde akademisyenler tarafından tartışmaya açılmalıdır.
Ortadoğu coğrafyasında ki kaosun önlenmesi, çok uluslu şirketlerin milletleri sömürmesini önüne geçilmesi ,küresel istilacıların ve kültür erozyoncularının siyasi buhranlarla insanlık alemini sömürmesini engellemek adına yeni bir NİZAM' I ALEM ÜLKÜSÜ ile yeni bir medeniyet projesini insanımızın ve insanlığın gündemine alternatif olarak sunmanın çareleri tartışılmaya başlanmalıdır.

Çözüm üretilecek yeni bir ruhla kültür medeniyetimizin hayat damarları ancak; ESKİ DERİN KÖKLERİMİZE sahip çıkılmasıyla mümkün olabilecektir.

AV.Faruk ÜLKER