BİZ OLALIM; BİR OLALIM. "MODERN VE GELENEĞİN ARASINDAKİ GERİLİMDEN," ANCAK BU YOLLA KURTULURUZ... BİZ OLALIM; BİR OLALIM. "MODERN VE GELENEĞİN ARASINDAKİ GERİLİMDEN," ANCAK BU YOLLA KURTULURUZ...
 Siyasetin doğası gereği bir siyasi partinin hedefi ülkeyi yönetmektir. Liderinin hedefi de devletin âli makamlarına oturmak olmalıdır. Parti ve liderlerin bunun için hem entellektüel hem de siyasi enerjilerini ortaya koyması gerekiyor.Kalabalıkları ateşleyecek bir heyecana ve enerjiye sahip olursanız, sinerji ortaya çıkar. Bir siyasi parti bu sinerjiyi yaratabilirse iktidar olabilir. En azından iktidar olma “ihtimali” vardır. Aksi bir tavır, yani yenilgiye entellektüel gerekçe hazırlamak yığınlarda “kabullenme” psikolojisine yol açar. Tabanı bu psikolojiye iterseniz oyunu baştan kaybedersiniz. Milliyetçiler açısından diğer bir tehlike ise el’an “muzdarip” olduğumuz durumdur: Kendini “aklama” gayreti. Acı ama gerçek, Milliyetçi camia otuz küsür yıldır kendisini “aklama” faaliyeti içerisinde.

Milliyetçi hareket, birilerine “katil”, “kontrgerilla” veya “kavgacı” olmadığını ispat için harcadığı enerjisinin onda birini iktidar projeksiyonunu anlatmaya ayıramayan bir harekete dönüştü. Diğer siyasi kanatlardan gelen “kasıtlı” nitelendirmeler Milliyetçileri “meşgul” etmeye, onlarda “suçluluk” psikolojisi yaratmaya matuf. MHP “muarızları” ndanMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye gelen en önemli övgünün “MHP’lileri sokaktan çekmek” olmasıbile “karşı” nın MHP’lilere bakışını gösteriyor: Suçlu ve ıslaha muhtaç.... Bu “suçlama”, MHP’nin üreteceği muhalefeti “pasifize” etme anlamında çok güzel kullanılıyor. Kimi Milliyetçiler bu bakışı kabul ederek “sokağa inmedik” diye sevinirken kimileri de nereden çıktığı belli olmayan “iç savaşçı” imajını düzeltmek için uğraşıyorlar. Tıpkı “ılımlı İslam” projesi gibi “ılımlı MHP” projesi yaratmak isteyen çevrelere cephane taşır gibi “MHP gelirse içi savaş çıkar” iddiasının olduğunu iddia edip bunu çürütmek için mücadele derdine düşenlerin varlığı bu “projenin” başarılı olduğunu gösteriyor.

Politik muhataplarımızdan biri düne kadar Kızıl devrimin taşeronluğunu yaparken, diğeri dünden de yakın “Demokrasi küfürdür!” fetvası ile dolaşırken birilerinin hâla “sandık demokrasisi yönünde ilerlediğimizi göstermeliyiz” demesi nasıl bir halet-i ruhiyedir? 34 yıl önce kurulan cuntanın mahkemeleri bile MHP’lilerden katliamcı, darbeci ve iç savaşçı çıkartamadı. Biz hâla neyi ispat etmeye çalışıyoruz? MHP’nin sorunu “bizden iç savaşçı çıkmaz, çünkü...” değildir. Bu topraklarda herkes bilir ki MHP 45 yıldır hiçbir kavganın sebebi olmamıştır, mağduru olmuştur. Hiçbir zaman toplumun değerleri ile savaş halinde olmamıştır; onların temsilcisi olmuştur. Bunu bilmemiz, üzerimize vazife olmayan, muhatabı olmadığımız “savunmalarla” vakit kaybetmememiz gerekiyor. MHP “işine”, yani “iktidar” hedefine odaklanmalıdır. Ne “şedit” ne de “ılımlı” bir muhalefet kompleksi ile değil, “özüne güvenen”, “mâkul, sahici ve millete doğru” bir siyaset tarzı ile yollara düşüp iktidar aramalıdır

Selcan Büyükyörük
Editör: TE Bilisim