Milliyetçilik ve milliyetçi iktidar açısından eskiden beri bir iddia vardır. Bu iddiaya kısaca değinelim.

Milliyetçilik, ağırlığı olan bir ideolojidir. Milliyetçiliğin hem dışarı da hem içeride ağırlığı vardır. Ağırlıktan kastımız, milliyetçilik zordur. Milliyetçiliğin hasmı çoktur, rakibi fazladır, antipati oluşturabilir. Bu sebeplerle kolay kolay milliyetçi iktidarlar iş başına getirilmezler.

Buna karşılık her ülkede milliyetçi partiler kurdurulur, bu partiler vasıtasıyla derin devletler reel hükümetlerin söyleyemediklerini bu partilere söyletirler. Bir nevi toplumu iç ve dış konularda zinde tutma işlevi görürler.

Türkiye’de ki milliyetçi hareket içinde bu tür bir iddia eskiden beri ileri sürülmüş, milliyetçi hareketin devletin derin mahfillerinde “sınırlı sorumlu kooperatif” gibi çalışacak olan bir parti olarak hazırlandığı dile getirilmiştir.

Son dönemde MHP’nin muhalefet yapmaya karar verdiği dönemlerde ki, uyarılarının doğru çıkmasına ve buna karşın iktidarın hemen her konu da çuvallamasına rağmen MHP’nin toplumda karşılığı olmayan çıkışlar yaparak iktidardan kaçması aynı iddiaların tekrar konuşulmasına sebep oluyor.

Türk siyaset tarihine kısaca göz gezdirdiğimiz de MHP’nin bile isteye iktidardan kaçtığı fikri haklı çıkmış gibi görünüyor.

Başarı ve iktidar talep eden milliyetçi dip dalganın ısrarla partiden ihraç edilmesi ve bu insanlara karşı nobran bir dil kullanılması ister istemez, sadece ülkücülerin değil “başarı talebi”nin milliyetçi partiden dışlanmaya çalışıldığını gösteriyor.

Bir an için bu iddiayı doğru olarak ve devlet aklı tarafından menfaatimize olarak uygulandığını düşünelim.

O halde sonuca bakmak gerekecektir. Milliyetçi iktidarın sivrisinekleri ışığa yönelmesi gibi düşmanlıkların Türkiye’ye yönelmesine sebep olacağını savunanları bir an için haklı kabul edersek, mantık açısından bugün itibarıyla tam tersi durumun olması gerekmez miydi?

Halbuki, öyle değil… Milliyetçi olmayan sahte ümmetçi bir iktidar ile eskisinden daha fazla ve kuvvetli düşmanlarla karşı karşıya kalmadık mı? Sivrisinekler ampülün etrafına doluşmadılar mı?

Demek oluyor ki, bu iddia koskocaman bir yalandır.

Doğrusunu da bu yalandan çıkartabiliriz. Eğer, milliyetçiler iktidarda veya iktidar ortağıysa ideolojileri gereği maceraya girişmeden ülke, devlet ve millet menfaatini önceleyeceklerdir. Çünkü evladını seven evladını tehlikeye atmaz.

Ayrıca, günümüz milliyetçi partilerin yükseliş devridir. Hindistan’dan Hollanda’ya kadar son yıllarda milliyetçi partiler her seçimde toplumsal karşılıklarını yükseltiyorlar.

Bu şartlar altında masa altından mesaj vermek için MHP’yi marjinalleştirmeye gerek yok. Kurdurursunuz marjinal başka bir parti, o görevi o parti üslenir.

Bu arada bir davaya ömürlerini vermiş liyakatlı ve çilekeş insanları da daha fazla üzmemiş olursunuz.

Bilmem, Balgat sakinlerine anlatmayı başarabildik mi?