Ünlü antikomünist ama Rus milliyetçisi Alexander Soljenitsin yıllarca Sovyetler Birliğinin komünist rejimine muhalefet etmiş, bu sebeple sürgüne gönderilmiş bir Rus aydınıdır. Bizim gençliğimizde ismi Kırım Türklerinin sürgüne uğrayan lideri Mustafa Cemiloğlu (Mustafa Abdulcelil Kırımoğlu) ile birlikte veya değiş tokuş halinde Türk ve Dünya gündemine düşerdi.

Kendisinin Rus milliyetçisi eğilimleri bilindiği için Komünist Ruslar tarafından hem Rusya’ya muhalefet edip hem de nasıl Rus milliyetçisi olduğuna dair sorgulanırdı. Soljenitsin’in bu eleştiriye cevabı ezber bozan nitelikteydi. Ünlü Rus aydını Sovyetler Birliği’nin komünizmi yayma sevdasının Rus milletine büyük zarar verdiğini, dünyanın en ücra noktalarına bile yapılan masrafların Rusya’ya bir dönüşünün olmadığını söylemekteydi. Sovyetler Birliği’ni oluşturan cumhuriyetlerin ayrılması ve Rusya’nın kendi başına kalması gerektiğini savunuyordu. Ona göre Sovyetler Birliğinin varlığı Rus kimliğini eritmekteydi.

Sovyetler Birliğinde iktidara gelen Mihail Gorbaçov glasnost ve prestorika yani açıklık ve değişim/yeniden yapılanma sloganını ortaya atarak bunun gereğini yapmaya başladı. Bir süre sonra Sovyet cumhuriyetleri ardı ardına özgürlük taleplerini dillendirmeye ve meydanları doldurmaya başladılar. Her şey birkaç yıl içinde olup bitmiş ve Sovyetler Birliği parçalanmıştı. Değişimden bahsettiğiniz an bu son kaçınılmaz olacaktı.

Sovyet Kızıl Ordusu çok güçlü olmasına rağmen bu dağılma ve parçalanma sürecine Bakü baskını hariç sert tepki göstermedi. Sovyetler Birliği dağıldı ve Rusya dahil 15 devlete ayrıldı. Rusya Soljenitsin’in yolundan giderek orak çekiçli bayrağı terk edip tarihi Rus bayrağını aldı.

Bize göre Rus derin devleti Sovyetler Birliğini tasfiye etmeye karar vermişti. Ancak en önemli sorun hukuki olarak karşılarında duruyordu. Çünkü böyle bir tasfiyeye yol açmak ve göz yummak idarecilerin yargılanmasına sebebiyet verebilirdi. Eğer kurucu devlet lağvedilir yerine yeni bir rejim oluşturulursa onun hukuku da yeni kurulan rejimin hukuku olacağı düşüncesinden hareketle komünizme elveda denilerek Rusya Federasyonu oluşturuldu. Yürürlükte ki hukuk düzeni rejim ile birlikte değiştiği için bu değişimi sağlayanlarda yargılanmaktan kurtulmuş oldular.

Abdullah Öcalan ne diyor? Hepimiz özgür kalacağız, affa bile gerek kalmayacak çünkü yeni bir rejim gelecek diyor. 

Çözülme sürecine rağmen Türk topraklarından silahlı teröristlerini çekmeyen, üstelik asker, polis, korucu ve sade vatandaşlarımıza saldırmaya devam eden, bir gece de ülkeyi yangın yerine çeviren, sonra kazdığı hendekler, yığdığı silahlar ve devşirdiği teröristlerle asker-polis-korucu-vatandaş şehit etmekten çekinmeyen bir terör örgütüne karşı göz yumanlar ve üstelik yeniden görüşmelere başlamayacaklarına dahi inanmakta zorluk çektiğimiz kişileri görünce Gorbaçov ve Sovyetler Birliği örneği imdadımıza yetişiyor.

Girilen yol ve kurulan kirli ittifak Türkiye’de rejim düşmanı olan unsurların rejim ile birlikte rejimin hukukunu da değiştirmeye çalıştıklarıdır. Ancak hiçbir şeyi iyi düşünüp taşınmadıkları ve hep oldu-bittiye getirdikleri gibi bu hususunda önünü, arkasını pek düşünmedikleri görülüyor. Çünkü Türkiye Rusya değildir. Rusya ele geçirdiği ülkelerde milli olmayan bir sınıf devleti oluşturmuş ve bu devletin halk nazarında ki kredisini tükenmişti. Türkiye ise Rusya’nın dönüşmeye çalıştığı ulus devleti ondan önce elde etmiştir. Hiçbir ülkenin toprağında da işgalci değildir. Birilerinin Kuzey Kürdistan dediği topraklar tarihte Artuklu, Danişment, Ahlatşah, Çubuk, Mengücek, Dulkadir, Saltuk veya Türkmenya’dır.

Evet! Batı dünyası Türkleri pek sevmez. Atatürk’ü de sevmez. Ama onlar Fatih’i, Atilla’yı, Alpaslan’ı hülasa bütün Türk büyüklerini sevmez. Ancak batı dünyasının bütün bunları sevmemesi Türkiye’de sahte ümmetçi bir rejimi istediği anlamına gelmez. İşine geldiği müddetçe kullanacağı, Türkiye’nin birliğini bozana kadar katlanacağı bir araç elde ettiği anlamına gelir.

Sovyetler Birliğinin parçalanmasına Rus halkı önemli bir direniş göstermedi. Türkiye’nin bölünmesine de Türk milletinin direnmeyeceği bir ortam oluşturulmaya çalışılıyor. Bütün gayretler ve manipilasyonlar bunun için sergileniyor. Ama arzu edilen ortamı sağlayamayacaksınız.

Kuvvetler ayrılığının korunduğu başkanlık belki tartışılabilir, ama güvenmediğimiz siyasi figürlerin başkanlığı bu kadar önemsemeleri ister istemez kulağımıza kar suyu kaçırıyor.

Sicili gayrimilli olanların değiştireceği rejim Gorbaçov’un değiştireceği rejime benzeyebilir. Rusya’nın bölünmesi belki onların hakkıydı ama Türkiye’nin bölünmesi bizim hakkımız değil…