Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner’in en mahrem yerde yaptığı konuşma çarşaf çarşaf yayınlandı. Bavul bavul “İrtica İle Mücadele Eylem Planı” dokümanları medyaya ve mahkemeye servis edildi. Kasetler dolusu özel namahremler, siyaseti AKP lehine etkilemek için yayınlandı. Bütün bunların hiçbirisinin AKP iktidarı üzerine gitmedi ve dosyalar adeta sümen altı edildi. Başbakan şimdi çıkmış “devletin de mahremi vardır, ailelerin de mahremi vardır. Buna dokunduğunuz anda yargı gereğini yapmak durumundadır” diyor.
AKP, büyütüp beslediği, koruyup kolladığı Frankenştaynlar tarafından ısırılmaya başlayınca, namahrem ve özel hayat aklına geldi. Tayyip Erdoğan, “bu kampanyayı yürütenleri, içeride ve dışarıda açıklamaya başlarsak, ülkemizde yer yerinden oynar”  diye işin içine bir de gizem katıyor. Başbakan Erdoğan, Gezi olaylarını “faiz lobisinin” yaptığını açıkladığında yer yerinden oynamamıştı.
AKP iktidarı sayesinde Türkiye’de hiçbir olay ya da gelişme yeri yerinden oynatamaz haldedir. AKP zihniyeti, Türkiye’de insanların duyarlılıklarının büyük bir kısmını alıp götürmüştür. Türkiye, AKP iktidarıyla birlikte her şeye açık ve hiçbir şeyin sürpriz olarak görülmediği bir ülke haline gelmiştir. 
Türk toplumu, uyutucu ve uyuşturucu medyanın, büyüklere çözüm masalları anlatan programların ve Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarının uyutucu etkisi altına alınmıştır. Televizyonlardaki konuşmalar ‘Hasan Sabah’ın Alamut Kalesi’nde halka yedirdiği afyon etkisi yapmaktadır.
AKP iktidarı halkın bilincinde, olmayanların olduğu, akla gelmez sanılan şeylerin başa geldiği ciddi bir imaj değişimi meydana getirmiştir. AKP’nin on bir yıllık iktidarı sürecinde yepyeni ve daha önce hiç akla gelmeyecek kelimelerle dolu bir dil icat edilmiştir.
Bu süreçte demokrasi, barış ve “anneler ağlamasın” söylemleri altında kitle katliamı yapan “dağdaki teröristler için ağlamayan insan değildir” denilebilmiştir. Teröristlerin işledikleri cinayetlere değil, onlara yapılanlara dikkati çekerek “bana da aynı şeyler yapılsaydı ben de dağa çıkardım” denmiştir. Eli kanlı Marksist terör örgütü elebaşısının imajını düzeltmek için “bir zamanlar dininde diyanetinde bir adam” olduğundan dahi söz edilebilmiştir. Teröristbaşının sözleri Diyarbakır meydanında bütün Türkiye’ye okunmuştur. Başbakan Erdoğan, Diyarbakır’a Barzani’yi çağırmış, orada “Kürdistan” dan söz etmiştir. Kimseden ses çıkmamış, yer yerinden oynamamıştır.
Dahası Türkiye’nin Genelkurmay Başkanı, “silahlı terör örgütü kurmaktan” müebbet hapis cezasına çarptırılmıştır. Kimsenin kılı dahi kıpırdamamıştır.
Türk askerinin başına Süleymaniye’de çuval geçirilmiştir. Tayyip Erdoğan, nota verecek misiniz sorusuna; “Ne notası. Bu müzik notası değil” demiştir. Tayyip Erdoğan’ın sözlerine kimse aldırmamıştır!
“Kim ki onunla ya da örgütüyle görüşüyor diyorsa şerefsizdir”   denilmiştir. Bu sözün üzerinden çok geçmeden bütün görüşmeler kanıtları ve konuşulanlarıyla birlikte ortalara saçılmıştır. Bunu “İmralı’yla hükümet görüşmedi. Devlet görüşüyor” diyerek Başbakan Erdoğan geçiştirmiştir. Millet bunlardan ancak bu beklenir demiş olacak ki buna da ciddi bir tepki vermemiştir.
Başbakan Erdoğan, terör örgütü mensuplarıyla görüşen BDP’lilere yönelik olarak “Fezleke hazırlayıp, gereğini yapmazsak Allah da bu halk da bizi affetmez” deyip, terör örgütü elebaşısıyla bizzat BDP’li vekilleri kendisi görüştürmüştür. Yer yerinden oynamadı, kıyamet de kopmadı. 
Onca olan bitene tepki vermeyenler, Başbakan Erdoğan’ın “İrtica ile Mücadele Eylem Planı”nın altına attığı imzayı kimin ortaya çıkardığına niye tepki versin ki? Korkmayın Sayın Başbakan, sizin “İrtica İle Mücadele Eylem Planı” nın altındaki imzayı hangi “faiz lobisinin” kampanya haline getirdiğini açıklayınız. Yer yerinden oynayacaksa da bırakın oynasın!