PKK HEYKELİNİN YIKILMASI YETMEZ, DİKENİ DE DİKTİRENİ DE YIKMAK GEREKLİDİR


Diyarbakır’ın Lice ilçesinde dikilen bölücülük heykeli, AKP hükümetinin bölücülerle yıllardır yaptığı dansın zirve noktasına ulaştığını ilan etmiştir. Hükümeti ve devletin yetkili organlarını yöneten AKP hükümetinin Türk vatanına ve devletine meydan okuyan bu ihanet gösterisine günlerce seyirci kalması kaygı vericidir.


Günlerce kamuoyuna izlettirilen ve toplumda bir teslimiyet duygusu uyandıran bu ihanet gösterisinin ardından, nihayet Başsavcılığın kararıyla güvenlik güçlerimizin bu bölücü sembolü yerle bir etmesi geç kalmış ancak yerinde bir uygulama olmuştur.

Ümit Özdağ ‘Türk Çernobili’ diyerek faciaya karşı böyle uyarmıştı: Acil durum ilan edilmeli Ümit Özdağ ‘Türk Çernobili’ diyerek faciaya karşı böyle uyarmıştı: Acil durum ilan edilmeli


Türkiye bir aşiret devleti gibi yönetildiği ve ne yazık ki devletin en önemli ve hayati kurumlarının dahi bir kişinin talimatları dışında inisiyatif alamadığı bir ortamda, bölücülük fikri ülkemizin bir bölgesini teslim almış vaziyettedir. Devletin güvenlik güçlerinin rutin güvenlik kontrollerinden dahi geri çekildiği ve PKK’nın bölgede bir devlet gibi hareket ettiği her gün gelen yeni haberlerle teyit edilmektedir. Yol kontrolü yapan, vergi toplayan, gençleri askere alan bir yapı, devlet değil ise eğer devlet içinde palazlanan yeni bir devletten başkası değildir.


Türkiye’nin bir bölgesini AKP ile girişilen sözde barış süreci karşılığında teslim alan bölücü örgüt, hâkimiyetini pekiştirmek için her türlü psikolojik yöntemi kullanmaktadır. Askeri kışladan indirilen Türk bayrağı, o bölgedeki hâkimiyet iddiası için bölücülerin attığı bir işaret fişeği, bir yoklamadan başka bir şey değildi. Bunun karşılığında AKP hükümetinin yapabildiği ise bu hain girişime gerekli tedbiri almak yerine kışlayı Diyarbakır’dan Eskişehir’e çekmek, yani bölgeden biraz daha çekilmek olmuştur.


Bölücü örgütün kanlı elebaşısının Suriye’de iken hiç olmadığı rahatlığa İmralı misafirhanesinde kavuşturulması, süreci bu noktaya getiren en önemli hatalardan bir başkasıdır. Örgütünü dilediği gibi yönetme imkânına sahip hale getirilen, dilediği herkesle haftalık olağan görüşmelerini yürütebilen bebek katili Apo, devletin istihbarat örgütü ve hükümet yetkililerini etkileyebilme gücüne eriştiğinde zaten işin rengi değişmiştir. AKP hükümetinin verdiği tavizlerle o artık bir terör örgütü lideri olmaktan çıkmış, Türkiye hükümetinin bizzat muhatap aldığı ve kendisi için yasa çıkarılan bir statüye kavuşmuştur.


Diyarbakır Lice’de dikilen heykele gelene kadar devleti kör ve sağır vaziyette tutan AKP hükümeti, bölücüleri verdiği tavizlerle şımarttıkça şımartmıştır. Türk devletinin ve milletinin birlik ve bütünlüğüne 30 yıl önce ilk kurşunu sıkan bir hainin heykelini Türk toprağına dikecek noktaya gelinceye kadar bu devleti yönetenler ya uyumuş ya da ihanet etmiştir. Devletin yönetenler nasıl bir zafiyet içerisindedirler ki kendi sınırları içerisinde dahi bir ucubenin planlanması, yapımı ve törenle açılması sırasında uyumuştur. Önemli olan milletin birliğine kast etmiş bir hainin heykeli yıkmak değil, daha en baştan dikilmesini önlemektir.


Milliyetçi Ülkücü Hareket’e göre, devlete ve millete ihanet affedilemez bir suçtur. Bölücü zihniyet devlet katında kabul gören ve siyasi hesaplarla pazarlık yapılacak bir güç değil, her görüldüğü yerde ezilmesi gereken bir ihanet hareketidir. AKP hükümetinin tavizleriyle devlet kurmakta Barzani ile yarışır hale gelen PKK’nın 30 yılda katlettiği onbinlerce askerimiz, polisimiz, öğretmenimiz ve vatandaşımızın yanı sıra verdiği yüzlerce milyar dolarlık zararın üzerine Lice’de yapılan heykel tüy dikmekten başka bir anlam taşımamaktadır.


Bölücülüğün heykelini yıkmak, bu ülkenin birlik ve bütünlüğü için hala bir ümidin yaşatıldığını göstermektedir. Ancak önemli olan sadece bir heykelin yıkılması değil, bu ihaneti anıtlaştıran zihniyeti dikeni de diktireni de yıkmaktır.


Editör: TE Bilisim