Sadettin Tantan’dan tarihi uyarı! Sadettin Tantan’dan tarihi uyarı!
Adana Baro Başkanı Avukat Mengücek Gazi Çıtırık, mahkemenin 17-25 Aralık soruşturmasında takipsizlik kararı vermesiyle yolsuzluğun Türkiye’de vakayı adiyeden sayılacak hale geldiğini söyledi.

Konuyla ilgili açıklamasında, Türkiye’nin bundan bir yıl önce güne İstanbul'da başlayan ve üç koldan yürütülen ‘Rüşvet, kara para aklama ve yolsuzluk operasyonu’ ile sarsıldığını hatırlatan Çıtırık, "Soruşturmada kimler yoktu ki; Başbakan'ın oğlu, bakanlar, bakan çocukları ve hükümete yakın iş adamları... Onlarca isim gözaltına alındı. Soruşturmaya konu olan yolsuzluk miktarı öyle büyüktü ki milyar dolarlarla ifade ediliyordu." dedi.

25 Aralık’ta operasyonun ikinci dalgasının geldiğini belirten Çıtırık, her iki soruşturmaya ilişkin ortaya onlarca ses kaydı, para, para görüntüleri, ifade ve itiraf saçıldığını kaydetti. Evinde, ayakkabı kutularında 4.5 milyon dolar ele geçirilen dönemin Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın ‘İmam hatip yapılacaktı, bağış parasıydı’ gibi çelişkili açıklamalar yaptığını belirten Çıtırık, "Yine dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlunun evinde yapılan aramada 1.2 milyon TL bulunmuştu. ‘Ev satmıştı onun parası denildi’ fakat hiçbir zaman o paranın ne olduğu kanıtlanamadı. Bugün 17 Aralık. O büyük fırtınalar koparan operasyonun yıl dönümü. Geriye bol belge, bol hukuksuzluk, kocaman bir tartışma, davanın takibinde ısrar kaldı fakat bu yolsuzluktan suçlanan kimse kalmadı. Çünkü 17 Aralık soruşturması hakkında takipsizlik kararı verildi. Soruşturma adeta sıfırlandı. Böylece iş adamı Rıza Sarraf, iki eski bakan çocuğu ve Halk Bankası’nın eski genel müdürü dahil 53 şüpheli hakkındaki takipsizlik kararı kesinleşti." şeklinde konuştu.

Anayasa’daki düzenlemelere rağmen yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına gölge düşürecek şekilde karar verilmesinin vicdanları bir kez daha kanattığını vurgulayan Çıtırık, demokrasi ve hukuk devletinin en önemli güvencelerinden birinin kuvvetler ayrılığı ilkesi olduğuna işaret etti. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkelerinin zedelenmesinin vatandaşın adalete olan güven duygusunun sarsılmasına yol açtığını dile getiren Mengücek Gazi Çıtırık, şöyle devam etti: "12 Eylül 2010 Anayasa değişikliğine dair referandumla yargı, rejimi dönüştürebilmenin ve iktidar mücadelesinin aracı haline gelmiştir. Birey-yurttaşın isteği 'üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü'nün yaşama geçirilmesidir. Toplum, temiz siyaset ve temiz siyasetçi istemektedir. Rüşvet ve yolsuzluk, ülkemizde her dönem yaşanmıştır. Önemli olan bu kirliliğe bulaşanların yargı aracılığıyla tespit edilerek, gerekli cezaları almalarıdır. Yargı organlarının görevlerini yaparken hiçbir güç, kişi, kuruluş engel olmamalıdır."

İktidarın, bu soruşturmadan yapmış olduğu düzenlemelerle elini çekmediğini aktaran Çıtırık, yürütmenin, yargının görev ve yetkisi alanına giren bir soruşturmaya müdahale etmemesi gerektiğini açıkladı. Hukuk devletinde idarenin her türlü eylem ve işleminin yargı denetiminde olduğuna dikkat çeken Çıtırık, "Görevden almalar soruşturma devam ederken ve gerekçesi kamuoyundan gizlenerek yapılmıştır. Böylelikle bu tür işlemlerde yurttaş nezdinde soru işaretleri oluşacaktır. Barolar olarak biz hukukun siyasetini yapmaktayız. Devam eden soruşturmada kimsenin yargılanması veya yargılanmaması gerektiğini söylemiyoruz. Olması gerekenleri söylüyoruz. Cumhuriyet tarihinde eşi görülmemiş rüşvet, kara para aklama ve yolsuzluk soruşturmasını siyasi iktidar-cemaat arasındaki çatışmaya indirgememek gerekir." diye konuştu.

İktidarın soruşturmanın başlatılmasından, operasyonun kendilerine bildirilmemesinden rahatsızlık duyduklarının altını çizen Çıtırık, "Hükümetin bu açıklamaları, 18. yüzyıl Fransa’sını hatırlatmaktadır. Ayrıca bireylerin kişisel tercihlerine ve Anayasa, AİHS'de güvence altına alınmış özel hayatın gizliliğine herkesin saygı göstermesi gerekir. Siyaseti kaset savaşlarına indirgememek gerekir. Kaset savaşlarını doğru bulmamaktayız. Pazarlıkçı ve tehditkar bir anlayışı sergileyen kasetler üzerinden yapılan siyasete son verilmelidir. Kamuoyu vicdanını yaralayacak bir şekilde yargıya siyasi müdahale yapılmamalıdır. Son söz olarak hukuk bir gün herkese lazım olacaktır." ifadelerini kullandı.

Editör: TE Bilisim